Beirut: Bir başkadır benim İstanbulum

Güncelleme Tarihi:

Beirut: Bir başkadır benim İstanbulum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2016 11:18

Henüz 17 yaşında Balkan müziğine ilgi duyup alternatif rock duruşuna ayar çeken Amerikalı Zach Condon’la grubu Beirut’un bu akşam Küçükçiftlik Park’ta vereceği konser öncesi konuştuk. Zach; Gezi Protestoları sırasında tanıştığı bir Türk kızına aşık. Dolayısıyla İstanbul’a da… Grubun son albümünde ise Kadıköy sokaklarını anlatan ‘Fener’ adlı bir parça var. 

Haberin Devamı

Bir Amerikalı olarak Balkan Müziği’ne olan ilginin kökenleri 17 yaşına kadar uzanıyor. Galiba erkek kardeşinle Avrupa seyahatine çıkmışsınız ve sana olanlar olmuş… ‘Ben, bu müziği yapmak istiyorum’ dediğin anı hatırlıyor musun?

Aslına bakarsan Avrupa seyahati için para biriktirirken izlediğim filmlerden etkilenmiştim öncelikle… Amerika’daki ilk işim; bağımsız filmler oynatan bir sinema salonundaydı ve çok genç yaşta dünyanın en ilginç filmlerini izledim. Avrupa’ysa müthiş bir deneyimdi. Birçok nefesli grubunu tanıma şansım oldu ve neden Amerika’da yeterince tanınmıyor bu gruplar diye düşündüm her seferinde. Punk rock ya da hardcore dışında bir şeyle ilgilenmeyen arkadaşlarımın da bu sound’un ne kadar güzel, karmaşık ve heyecan verici olduğunu anlamalarını istedim. Aslında o zamanlar geleneksel müzikle ilgilendiğim söylenemezdi. Ama nefesli gruplarını tanımak benim müzikal ufkumu genişletti. Yine de New Mexico, Santa Fe’li bir çocuk olarak ilhamdan fazlasını aldım dersem ayıp olur.

Haberin Devamı

Â

Beirut: Bir başkadır benim İstanbulum

 

İki yıl önce İstanbul’da çaldığınızda konser tıklım tıklımdı; sağanak bir yağmur vardı ve herkes dans ediyordu. O geceyi nasıl hatırlıyorsun?

İlk aklıma gelen; sahnede elektrik çarpmasına dair yaşadığım korku! Ortam; dediğin gibi çok güzeldi ve yağmur yağdığı için önce üzüldüm. Ancak sonra bunu kimsenin umursamadığını fark ettim. Yağmur hepimizi coşturdu. Ben mekan boşalır diye düşünmüştüm ama herkes dans etmeye devam etti. Harikaydı!  

İstanbul’la aranda süregelen bir ‘aşk’ ilişkisi var. Hatta İstanbul için ‘ikinci evim’ diyorsun, İstanbul’da uzun zamanlar geçiriyorsun. Bu şehri senin için özel yapan nedir; burada bu kadar çok hayranınız olması seni şaşırtıyor mu?

Evet İstanbul gibi büyük ve önemli bir şehirde büyük kalabalıklara çalmak benim için sürprizdi. Ama daha önemlisi şu; ben Kadıköy’de dolmuş kuyruğunda beklerken ya da bir mekanda yemek yerken yanıma yaklaşıp son derece sıcak muhabbetlere giren insanlar oluyor. İşte o zaman çok gururlanıyorum. İstanbul hakkında söylenmemiş bir şey söylemem güç. Ancak bu şehir benim her anlamda hayatımı değiştirdi; İstanbul’da yaşadığım deneyimler benim için dönüm noktası oldu. 

Haberin Devamı

Â

Beirut: Bir başkadır benim İstanbulum

 

O zaman konuyu biraz açalım… Zor zamanlar geçiriyordun, bir nevi tükenmişlik sendromu yaşamaktaydın ve İstanbul’a geldin. O sırada Gezi protestoları başladı. Ve sen o günlerde hayatının kadınıyla tanıştın. Bir Türk kızı… Neler söyleyeceksin o günler hakkında?

Söylenecek o kadar çok şey var ki… Kadıköy’de bir akşam hatırlıyorum. Her akşam olduğu gibi saat 9’da tencere, tava sesleri; otomobil kornalarına karışmış. Bir şehir hep bir ağızdan tepkisini gösteriyor. Sokaklarda dostluk ve dayanışma… Bir müzisyen için çok anlamlıydı bunları yaşamak. Büyük bir kalabalıkla birlikte Boğaz Köprüsü’ne yürüdük. Yanımızdan geçen arabalardan ‘Bir Başkadır Benim Memleketim’ çalıyordu. 

Haberin Devamı

İstanbul’da beni etkileyen çok şey var. Mimari, camiler, minareler, Boğaziçi, Marmara Denizi; sanki seni hep dua etmeye çağırıyor gibi. İnanır mısın Amerika’ya döndüğümde yemekleriniz hep burnumda tütüyor. Tüm bu güzelliklerin dışında olup, bir yandan içine çekebilmek o kadar şahane ki…

Kız arkadaşımla nişanlandık. Şimdi İstanbul gerçekten ikinci evim ve nişanlımın ailesi de ikinci ailem oldu. Çok mutluyum. 

Sence Türk dinleyicilerinizin Amerikalı ya da Avrupalı olanlarla en temel farkı nedir?

Müzikle ilgili heyecanları... Bunu Avrupa’da ve Amerika’da her zaman bulamıyorsunuz. Bazı şeyler daha mekanik işliyor oralarda. Örneğin New York’ta insanların konserde keyifli zaman geçirmesi için büyük mücadele vermek zorundasınız artık. 

 

Haberin Devamı

Beirut: Bir başkadır benim İstanbulum

 

Beirut’un, son album ‘No No No’da özgüveni artmış sanki. Uzun ve sıkıntılı bir hazırlık dönemin olmuştu…

Sorun şu ki; kendime aşırı güveniyordum. Öte yandan şarkı yazarken devamlı olarak ‘ya hayranlar beğenmezse; ya eleştirmenler beğenmezse’ şeklinde paranoyalar yaşıyordum. Sürekli bir şeyler kaydedip çöpe atıyordum. Bir nevi hastalık halini almıştı. Artık benden iyi bir şarkı çıkmayacağına inanmıştım. Bir şarkı yazmanın, kaydetmenin güzel yanlarını ve keyfini hatırlamam uzun zaman aldı. Ama başardım. 

Son albümde ‘Fener’ adlı bir parça var ve bunun Kadıköy ve Fenerbahçe’ye gönderme olduğunu biliyoruz…

Haberin Devamı

Evet aslında şarkının adı Türkçe olmayacaktı. Ama İstanbul’dayken o kadar çok melodi kaydettim ki Amerika’ya döndüğümde içinden Kadiköy ve Fenerbahçeli anılar geçen bu melodilere haksızlık etmek istemedim ve şarkının adını ‘Fener’ koydum. Ayrıca Türk müzisyenlerle çalışmak gibi bir hayalim de var… 

Bu akşam yaz turnesine İstanbul’dan başlıyorsunuz; son söz olarak ne dersin?

İnanır mısın tam bir yıldır bu günü bekliyorum.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!