Ayıptır söylemesi Türkiye’ye hiç gitmedim

“The Humbling” filminde depresyona giren bir tiyatro oyuncusunu canlandırıyorsunuz. Siz hiç yaşamınızda depresyonu tattınız mı?

- Şükürler olsun ki depresyonla tanışmadım. Depresyon kelimesini kullanmayı da sevmiyorum. Üç tane evladım var. Onlar bana hayat veriyor. Harika bir yolculuğun içerisindeyim. Yaşamak çok güzel. Ama doğrusu depresyona giren karakterleri bana oynatmaları de manidar aslında...

Yaşamı çok sevdiğinizi bulduğunuz her fırsatta tekrarlıyorsunuz...

- Hayatımın karanlık bölümleri olduğunu inkar edemem. Herkes gibi ben de zaman zaman krizler yaşadım. Ama yaşadığım ortamı içime sindirmesini biliyorum. 74 yaşındayım ve gençliğe tapıyorum. Coşku, benim gıdam.

“Çocuklarım bana hayat veriyor” dediniz. Baba olmak nasıl bir duygu?

- Muhteşem. Üç çocuğum beni aydınlatıyor, bana ışık saçıyorlar. Nereye gitsem yanımdalar. Çok ama çok şanslıyım.

Ağustos ayında aramızdan ayrılan Robin Williams’ın ölümü için neler söyleyeceksiniz? Onunla “Insomnia” filminde birlikte rol almıştınız...

- Öğrenince çok kötü oldum. Sette ürkek, utangaç ve aşırı sessizdi. Biz onun ruh halini anlayamamışız maalesef.

YAPMA AL, SEN SİNEMASIZ YAŞAYAMAZSIN

Hiç sinemadan emekli olmayı düşündünüz mü?

- Bu sabah Venedik’te yine aynaya baktım. Gözümde bir alerji var, kendimi bulanık gördüm. Ve evet, işi gücü bırakmayı düşündüm. Zaten her sabah düşünüyorum. Kalkıp aynaya bakıyorum ve “Tamam, bugün sinemaya veda ediyorum” diyorum. Ama sonra o tutkuya yenilip “Off yapma, sen sinemasız yaşayamazsın. Uçağını inişe geçirmenin zamanı henüz gelmedi” diyerek bu tür düşünceleri kafamdan kovuyorum.

“The Humbling” filminin kahramanı tiyatro oyuncusu Simon Axler repliklerini unutuyor. Sizin başınıza böyle bir şey geldi mi?

- Gelmez mi! Birden kafanız boşalıyor. Ne diyeceğinizi değil, nerede olduğunuzu bile unutuyorsunuz. Hiçbir oyuncu kusursuz değildir.

Bu filmdeki rolünüzle Oscar’a aday olur musunuz sizce?

- Yönetmen Barry Levinson bunu kafama sokmaya çalışıyor. Oscar ödülünü kim istemez? Elbette aklımın bir kenarına bu arzuyu yerleştirdim.

Çok sayıda film çevirdiniz, sizin için ayrıcalığı olan bir karakter var mı?

- “Scarface”teki (Yaralı Yüz) Tony Montana. Harika bir karakterdi. Sonra “The Godfather”daki (Baba) Michael Corleone. “Serpico” filmindeki karakter de beni etkilemiştir.

51. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne ‘onur konuğu’ olarak davetlisiniz. Katılacak mısınız?

- Ben festivalleri severim. Üstelik ayıptır söylemesi Türkiye’ye hiç gitmedim. Neden olmasın ki? Menajerlerim bu konu üzerinde çalışıyorlar. Umarım tarihleri alınmış başka etkinliklerle çakışmaz.