Aydınlar ilk kez Sivas’ta yakılmadı

Güncelleme Tarihi:

Aydınlar ilk kez Sivas’ta yakılmadı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2017 13:28

Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük yazarlardan biri olan Talip Apaydın’ın anılarını derlediği “Akan Sulara Karşı” kitabı yakın dönem tarihimizin önemli kitaplarından biri…

Haberin Devamı

1961 Anayasası tüm çalışanlara sendika kurma hakkı tanıyordu. İşçiler sendikalaşırken, öğretmenler de bu imkândan yararlanarak Türkiye Öğretmenler Sendikası’nı kurdu. Türkiye’nin ilk öğretmen örgütlenmesi olan Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), bir dönemin en güçlü kurumlarından biriydi. Öğretmenlerin sendikal haklarını koruyan bu örgütlenme, Köy Enstitülerinden mezun öğretmenlerin girişimi ile kurulmuş, Türkiye’nin dört bir köşesindeki öğretmenleri bir çatı altında toplamayı başarmıştı. Genel başkanlığını ünlü yazar Fakir Baykurt’un üstlendiği TÖS, sık sık öğretmenleri bir araya topluyordu. TÖS genel kurulu da her iki yılda bir toplanır, sorunlar, yapılacaklar ve beklentiler tartışılır, konuşulurdu. Bu toplantılar her seferinde Türkiye’nin başka illerinde yapılırdı. 1969 yılındaki toplantının Kayseri’de yapılması kararlaştırıldı. Kayseri’de o dönem büyük toplantı salonları bulunmadığından, şehrin en önemli toplantı merkezi Yıldız Sineması’ydı.

Haberin Devamı

Aydınlar ilk kez Sivas’ta yakılmadı

Toplantının yapılacağı günden bir gece önce Fakir Baykurt, Talip Apaydın ve Mehmet Başaran’ın da aralarında bulunduğu bir küme öğretmen akşam yemeği yemiş, uzun uzun sohbet etmişti. İlerleyen saatlerde yakınlardan gelen iki ayrı patlama sesi işittiler. O anda elektrikler kesilmiş, onlar da mum yakıp sohbete devam etmişlerdi. Hiçbiri de bu patlamaların neden olduğunu anlayamadı. Elektrikler gelince ise odalarına çekilip istirahat ettiler. Ertesi sabah toplantıya gitmek üzere hazırlanan öğretmenler daha sabah saatlerinde Kayseri sokaklarında bir tuhaflık hissetmişti. Talip Apaydın bu durumu “Kayseri sokaklarında halk bize yan yan bakıyordu. Ne oluyordu acaba?” sözleri ile anlamlandırmaya çalışmıştı. Toplantı, TÖS Genel Başkanı Fakir Baykurt’un konuşması ile başladı. O gün milli eğitim sorunları konuşulacak, istekler ve dilekler dinlenip, sendika yönetimi seçim ile kararlaştırılacaktı. Toplantı başladıktan bir süre sonra öğretmenler şehirde neler olup bittiğini anlamaya başladılar. Önceki akşam, şehirdeki iki camiye bomba atıldığını öğrendiler. Akşam şehri turlayan felaket tellalları Kayseri halkının kulağına, camileri öğretmenlerin bombaladığını fısıldamıştı. Yıldız Sineması’nda toplantıya hazırlanan öğretmenler ise olanlardan habersiz, çocukları nasıl eğiteceklerini, toplumu nasıl kalkındıracaklarını konuşacaktı. Olanları öğrenince donup kaldılar. Üstelik böyle bir dedikoduya da anlam veremediler. Bunun üzerine, kendilerine karşı bir tertip yapıldığını belirten TÖS Başkanı Fakir Baykurt hemen yetkilileri arayıp toplantının engellenmek istediğini belirterek önlem alınmasını talep etti. Ancak yetkililer önlem alana dek geçen süre içinde kalabalık arttıkça artmış, dışarıdan uğultular gelmeye başlamıştı. Bazı öğretmenler pencerelere bakıp bakıp, endişeli yüzlerle içeri dönüyordu. Süre daralıyordu ve durum git gide ciddi bir hal alıyordu. O an TÖS Yürütme Kurulu Üyesi İsmail Sefa Güner, Mehmet Başaran ve Talip Apaydın’ı yanına çağırarak, onlardan Kayseri halkına hitaben hızlıca bir bildiri hazırlamalarını istedi. Ancak iş işten çoktan geçmişti. Birden pencereden içeri taşlar yağmaya başladı. Camın kenarına gelen öğretmenler sinemanın önünde dev bir kalabalık olduğunu gördüler. Bazılarının ellerinde taş sopa, bazılarının elinde ateşe bulanmış paçavralar vardı. Bu görüntü amaçlarını açıkça gösteriyordu: Sinema yakılacaktı!

Haberin Devamı

Aydınlar ilk kez Sivas’ta yakılmadı

Dışarıdaki kalabalık içeriye taş, sopa, yanan paçavralar atmaya başlayınca içerideki onlarca aydın öğretmen telaşa kapıldı. Kadın öğretmenler ağlamaya başladı, çığlıklar havada uçuşuyordu. Birçok öğretmen içeri atılan cisimler tarafından yaralandı. Bu esnada sadece taş, sopa ve ateşe bulanmış bez parçaları değil, dışarıdakilerin nefret dolu bağırtıları da içeri dolmaya başladı: “Komünistlere ölüm, işinizi bitireceğiz!”

Kalabalığı oluşturanların çoğu gençlerdi! Yani o öğretmenlerin eğitmeye çalıştığı kişiler… Yalana dolana inanmış, öğretmenlerini öldürmek için toplanmışlardı. Olaylar hız kazanırken Fakir Baykurt ortalığı sakinleştirmeye çalışıyor “Oturun arkadaşlar, Atatürk’ün öğretmenine kimse bir şey yapamaz. Biz, bu kışkırtılan çocuklar için çalışıyoruz. Onları eğiteceğiz, oturun...” diye sözler söylüyordu, ama nafile… Taşlar, sloganlar içeri yağmaya devam etti. Gazyağına batırılıp tutuşturulmuş paçavralar içeri atılıyordu. “Hepsini yakın, öldürün!” diyenler bir yanda, içeri atılan yanan parçaları ceketleri ile söndürmeye çalışan öğretmenler diğer yandaydı. Yani ölüm ile yaşam çok ince bir çizgideydi! Dışarıda mahşeri kalabalık, içeride ise yangın yerine dönmesi muhtemel bir bina! Öğretmenler kendilerini kapana kısılmış gibi hissediyordu. Bu kargaşa ve korku anları bir saatten fazla sürdü. Ta ki askeri bir birlik gelip de kalabalığı dağıtana dek…

Haberin Devamı

O an aydınlar şehirden kovulmuştu. Askeri cemselerle şehrin dışına taşındılar. Eğer biraz daha geç kalınsaydı, bu değerli aydınlarımızdan birçoğu o tarihten sonra hayatta olmayacaktı belki de... Talip Apaydın ‘Akan Sulara Karşı’ kitabında o anları anlatırken “İçeri taşlar yağmaya başlayınca gidip baktım. Gördüğüm o kalabalığı hiç unutmam!” diyor ve ekliyor: “Şunu anlıyorduk ki gerici güçlerle savaşım kolay değildi. Gericiler, hele baştaki yönetimi de yanlarına aldıysa, ülke adım adım karanlığa sürüklenecekti. İki yüz yıl durup dururken geri kalmamıştık biz.”

Aydınlar ilk kez Sivas’ta yakılmadı

Talip Apaydın
Akan Sulara Karşı
Literatür Yayınları
160 sayfa
18 TL

BAKMADAN GEÇME!