Güncelleme Tarihi:
Serginin adı niçin ‘Ay Diyaloğu’? Ay imgesi eserlerinizde neyi simgeliyor?
- Ay ile yaşamın merkezine oturttuğum kadını özdeşleştirdim. Zorluklara karşı etrafını aydınlatan, yüzyılların ilerisindeki içsel öngörüsüyle kadını, karanlığa karşı duran ve yol gösterici olan ay gibi yüceltiyorum. Ay ve kadın arasında sürekli bir diyalog oluşturuyorum.
Sanatsal üretiminizin karakteristik özelliklerini nasıl açıklarsınız?
- Kadın sanatçı olarak tuval ve boyaların yanı sıra iplikleri ve kumaşları da kullanıyorum. Kadınları anlatırken kadına dair her malzeme eserime girebilir. Bu şekilde daha fazla kimlik verdiğime inanıyorum. Erkek sanatçılar da iplik, kumaş ve dikiş öğelerini kullanıyor ama ben daha kadın haliyle, doğaçlama kullanıyorum demeliyim. Benim amacım kadını anlatmak. Kadınları anlatırken en derinimdeki duyguları yansıtmaya çalışıyorum. Eserin oluşum süreci maceralarla doludur aslında. İç dürtüleriniz sizi yönetir ve bir yol çizer. Siz de o yolu takip ederek, anlatmak istediğinizi elinizdeki malzemelerle ortaya çıkarırsınız.
Sizin de “ait olduğum” dediğiniz Arap Körfezi’nin bir parçası olan abayeyi, teklik ve çokluk kavramları üzerinden varoluşsal bir tartışma zemini olarak kullanıyorsunuz. ‘The Inside Out’ serisini çalışırken aklınızda ne gibi sorular vardı? Bu seriyle izleyicilere neler düşündürmek istiyorsunuz?
- Kadın her yerde kadın. Ben kadın hakkı değil, insan hakkına inanıyorum. Ben de bir kadın olduğum ve daha derin yansıtabileceğime inandığım için konum hep kadınlar. Yoksa ezilmiş bir kadın işlenmiyor eserlerimde. Tam tersine son derece dik, sağlam, topluma önderlik eden, gökyüzündeki ayın görevini toplum içinde üstlenmiş kadını anlatıyorum ben. Kadın, ana olarak erkeği de yetiştiriyor. Analık yaradılışın en kutsal yanı. Allah tarafından analık görevi verilmiş kadın, içsel kuvvetle de donatılmış. Yani kadın son derece kuvvetli. Ülkemi, geleneklerimi seviyorum. Ait olduğum Arap körfezindeki geleneksel giyim tarzını sanat objesi haline getirdim. Hangi coğrafyada yaşadıklarının önemi olmaksızın kadınların benzerlikleri kadar, benzeşmeyen yanları da var. Aslında benim eserlerim her kadını bir kılan hallerin yansıması. ‘The inside out’ serisiyle her kadının benzer yanları kadar, ayrı hikâyelerini de anlatmak istedim. Abayeleri aracı kıldım, sadece abaye giyen kadını değil.
SÜREKLİ SORGULANAN KADIN HÂLÂ ÇÖZÜLEMEYEN BİR SIR
‘The Line of Fate’ serisindeyse abayenin ardını göstererek, tenin üzerine işlenmiş dövmeler, semboller kullanıyorsunuz....
- Şiir, düzyazı, müzik, resim ve felsefe gibi yaratıcılık alanlarındaki kadınlar hakkında pek çok görüşler ve tanıklıklar var. Bunlardan bazıları derin ve olgun, diğerleri önyargılı, taraflı ve sınırlı. Bütün bu cümbüşe rağmen, sürekli olarak sorgulanan kadınlar kapalı ve anlaşılması zor bir sır olarak kalmaya devam ediyorlar. Benim sergimdeki bütün eserler de kadını çözmeye, anlamaya yönelik. Dövmeler kadının estetik bir simgeye dönüşünü temsil ediyor. Dövmenin ve sembollerin ifade gücü aracılığıyla, kadının ruhsal ve estetik olgunlaşma sonucu değişerek kaderden kadere dönüşümünü anlatıyorum.
Serinin adı niçin ‘The Line of Fate’ (Kader Çizgisi) peki?
- Bu seride kadının değişimi anlatılıyor. Ölümlü varlıklar olarak, kadersel-kaçınılmaz bir değişimden söz ediliyor. O yüzden bu isim verildi.
Kadın bedenini eserlerinin başrolüne taşıyan, kadını anlamaya çalışan bir kadın sanatçı olarak, Türkiye’deki mevcut iktidarın kadın bedeni üzerinden yürüttüğü siyaseti nasıl görüyorsunuz? Türkiye’deki halkın kürtaj tartışmalarında ‘Kadının bedeni kadının kararı’ sloganıyla yürüttüğü protestoları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Elbette beden kadının bedenidir. Ama cenin meydana geldiği andan itibaren yaşaması da ona Allah tarafından verilmiş temel bir haktır. O hakka saygı göstermek, korumak da öncelikle biz kadınların görevidir.
Kendi ülkenizde sanatınız nasıl karşılanıyor?
- Ülkemde sevilen bir sanatçıyım. İstanbul’da açılan bu sergim için hem Katar basını hem de tüm sanat kurumlarımız beni çok desteklediler. Commercial Bank of Qatar sponsorluğumu yaptı. Açılışıma Katar’dan gelen epey kişi oldu.