Güncelleme Tarihi:
◊ “Elma Dersem Çık” adlı gösterinizi yurtdışında da sahnelediniz. Gösterinin bu kadar ilgi göreceğini tahmin ediyor muydunuz?
- 10 yıl öncesinin hayaliydi bu süreç ve yıllarca hayalime uygun stratejileri korumaya çalıştım. Ama 25 ülkede yüzlerce şehre gideceğimi, dünya turnesine çıkacağımı tahmin etmemiştim.
◊ Peki gösteriyi sahneden sinemaya taşıma fikri nasıl oluştu?
- Aslında sinema diyalogları iki sene önce “Üzümlü Kek” adlı romanımla başladı. Kitabı film yapmak istediler ve senaryo çalışmalarına start verdik. Amerika’dan geldiğimde şimdiki yönetmenim İzzet Başlak bir anda “Romanı bekletiyoruz. Bir fikrim var, konuşalım” dedi. Buluşmamızda “Neden dünya çapında bu kadar izlenen seminerlerini sinemaya vermeyelim?” dedi ama ben tabii pek üstünde durmadım. Bir hafta sonra Mars Sinemaları aradı, görüştük, çekimler yapıldı ve şimdi buradayız.
◊ İnsanları sinema salonlarına çekmek çok zorken, seyirci sizin filminizi neden izlemeli?
- Seminer ücretlerim pahalı geliyor ciddi bir kesime. Sinema biletleri çok daha uygun. Bir de salondan çıktıklarında sanal iletişimden ister istemez birkaç saat uzak kalacaklar, çünkü uzunca bir süre dinlediklerini birbirileri üzerinde deneyecekler. Çok gülüp, çok düşünecekler. Biraz yavaşlayıp, biraz hızlanacaklar. Ama izlerken ilginç bir şekilde kendi hayatlarında yolculuk edecekler. Ben herkese kendisini anlatıyorum.
TÜRKLERİN CANI ÇOK SIK SIKILIYOR
◊ Sizi takip edenlerden en çok hangi soruyu alıyorsunuz?
- “İşim, ilişkim ve ailem var ama derin bir yalnızlık yaşıyorum. Bunu sadece sana yazıyorum. Neden böyleyim?”
◊ Türklerin en büyük stres sebebi nedir?
- Türklerin canı çok sık sıkılıyor. Bu da ciddi stres yapıyor. Üç sebebi var. Birincisi, hedefsizlik can sıkar. Sadece para kazanmak için hedefleri var ve ilginç, kazandıkça daha çok sıkılıyor canları. Çünkü büyük resme bakmak istemiyorlar.
İkincisi, çaresizlik duygusu can sıkar. Bu duygu bazen teslim olmayı, akışa bırakmayı, özeleştiri yapmayı ve bazen haddini bilmeyi gerektirir. Her şeyi çözemeyiz. Ama çaresizliği güçsüzlük ve başarısızlık zannettikleri için strese giriyorlar.
Üçüncüsü, heyecan eksikliği can sıkar. İş, aile veya özel hayat, sosyal yaşamdaki süreçler ve kişiler heyecan vermiyorsa stres başlar. Ya yanlış seçimler yapıyoruz ya da geçmişten kaçıyoruz. Başkalarında eleştirdiğimiz çoğu şeyi gizli gizli yapıyoruz. Hiç huzur ve sakinlik adına çabalamıyoruz. Oysa insan sakinleştikçe gerçeği bulur.
BİZDE ANNE-OĞUL İLİŞKİSİ CİDDİ PROBLEMLİ
◊ İlişkilerde en çok yapılan hataları da soralım size...
- Sevebilme beceriksizliğimiz. Güzel ve faydalı sevebilen insanlar, öncelikle kendilerini sevebilen, değerli gören kişilerdir. Bu yüzden diğerinden sevgi almaya değil paylaşmaya ihtiyaç duyarlar.
Bir problem olduğu zaman genelde insanlar sevmeyi bırakıyor. İyi de konu sevgide değil ki, kişilikte, karakterde. Sevgiyi alırsanız bir şey olduğunda intikam için vermezsiniz. Sevgiyi sadece veren olursanız karşınızdakini zalim yaparsınız. Ama paylaşırsanız tatmin olursunuz.
Sevgide ilgi, gelişim, saygı, şefkat ve bilgi gerekir. Bu beş şey eksikse, sadece sevgi en büyük hatadır. Unutmayın zıttı nefret olan şey, her an silaha dönüşebilir.
Türkiye’de anne-oğul ilişkisi de ciddi problemli. Eşleriyle mutlu olmayan çoğu kadın, duygusal yatırımı oğullarına yapıp yüceltiyorlar. Her şeyi yapabileceğine inanan erkekler, özeleştiri yapmayan, empati kuramayan bireylere dönüşüyor. Bu da kadınların birey olmasını engelliyor.
◊ Toplumu en çok birleştiren konular neler sizce?
- Kesinlikle ilk sırada sanat var. Din, dil, ırk, tercih ve renk ne kadar farklı olursa olsun, insanlar dans ederken diğeri ile birleşir, şarkılar dinlerken anlasa da anlamasa da diğeri ile bir olur.
Yardımlaşma inanılmaz etkilidir. İhtiyaç sahiplerine yardım ederken tüm insanlar birleşir. Ötekileştirme azaldıkça birlik beraberlik artar. Ötekileştirme, korkakların baş etme yöntemidir. Kendi muhafaza ettiği düşüncenin zıddına tahammül edemez, çünkü farklı bilgi farklı çaba gerektirir.
Bir şeye aşırı tutunmak ona tapınmak demektir. Tapınanlar tüm duygularını o şeye aktarıp, başka şeylere karşı sertleştiler. O yüzden eğitim ve kitaplar insanları birleştirir.
İLİŞKİLERDE ÖNCELİĞİMİZ GÜZELLİK, PARA VE STATÜ
◊ Duygusal ilişkiler anlamında, Türkleri diğer toplumlardan ayıran en belirgin özellikler neler sizce?
- Cinsellik konusunda korkak ve eksik bilgilerle yetişmişiz. Bu ülkede üç şey çok konuşulur; cinsellik, futbol ve siyaset. Çünkü üçünde de başarısızız. Ayıran özelliklere gelince...
CAN SIKINTINIZI GİDERMEYİ VAAT EDİYORUM
◊ “Elma Dersem Çık” ile izleyiciye neler vaat ediyorsunuz?
- Can sıkıntılarını gidermeyi, güle güle düşüne düşüne geçmişten özgürleşmeyi, özel hayatlarını gözden geçirmeyi vaat ediyorum.
“ÜZÜMLÜ KEK” FİLM OLUYOR
◊ Gösterilerinize dönelim. Ne gibi ön hazırlıklarınız oluyor?
- Sabahları erken kalkmakla başlıyor günüm. Her neredeysem dışarıda kısa bir tur atıyorum. Bilincimin açıklığı yeni yerler ve insanların varlığına bağlı. Gösteriye 1 saat kala salona geçiyorum. Soğuk kahve ve sessizlik, tam bir ön hazırlık benim için.
◊ Yurtdışında yapacağınız gösterilerde ne gibi farklılıklar oluyor?
- Her ülkede aynı konuları anlatıyorum. Sadece kitlenin etnik, kültürel, ekonomik yapısına göre örnek ve metaforları değiştiriyorum.
◊ Bu tarz projelerin devamı gelecek mi?
- Tabii ki. Daha tüm dünya okumadı kitaplarımı! Ocak ayında ilk adımlar başlıyor. “Üzümlü Kek” adlı romanım film olacak, onun çalışmaları başlayacak. Sırada Netflix var daha.