Güncelleme Tarihi:
Antalya Havalimanı’na 5 dakika uzaklıktaki Perge antik kentinde sıradan bir gün... Kazı ekipleri, güneşin altında rutin çalışmalarını sürdürüyor. Önünden bir su yolu geçen tarihi hamamın çevresinde devam eden kazı sırasında birden olağandışı bir şey fark ediliyor. Toprağın altında beliren şekil bir at heykeline ait. Kazı ekibi buraya yoğunlaşıyor. Tam 1900 yıllık olduğu tespit edilecek heykel, titiz bir çalışmayla topraktan çıkartılıyor... Arkeoloji dünyasının 2014’teki en büyük keşfine böylece şahit oluyoruz.
Perge antik kenti adeta gizli kalmış bir cennet. Türkiye’nin yeni Efes, Bergama ya da Troya antik kenti olma yolunda hızla ilerliyor. Şehir merkezine sadece 17 kilometre uzaklıkta. Şimdilik yılda 250-300 bin misafire ev sahipliği yapıyor. Ama yakın zamanda bu sayının milyonlara ulaşması bekleniyor. Çünkü tiyatrosu, stadyumu, anıtlarıyla insanları büyüleyen antik kentte her geçen gün önemli bir tarihi eser daha keşfediliyor.
1900 yıllık at heykeliyle birlikte bulunan, çıplak erkek heykeli ve tanrıça başı da bunlar akropolisin önemli son üç keşfi. Arkeoyoji uzmanları, kazı çalışmalarının son üç yıldır Antalya Müzesi tarafından sürdürüldüğü Perge’nin, kısa süre içinde Efes ve Troya’ya rakip olacağı görüşünde.
ESKİ ZAMANLARA BÜYÜLÜ BİR TUR
At heykeli, su yolunun az ilerisinde bulunduğunda kazı ekibinde büyük bir heyecan yaşandı.
Perge’nin tarihi milattan önce 1275’e kadar uzanıyor. Şehir önce bugünkü akropolise kurulmuş, daha sonra tepenin güney eteklerine doğru yayılmış. Şehrin simgesi sayılan iki kuleyse Helenistik dönemde inşa edilmiş. Roma döneminde ise şehir adeta anıtlarla dolmuş: Tiyatro, stadyum, hamamlar, anıtsal çeşmeler ve agora bu dönemde inşa edilmiş. Hıristiyanlık döneminde ise şehir de büyük kiliseler inşa edilmiş ve Perge metropolitlik merkezi haline gelmiş.
Bugün antik kentin güney kapısından girerseniz Helenistik dönemde yaılan o iki kule karşılaşırsınız. Büyük İskender’in şehri zaptetmesinden sonra yapıldığı düşünülen kulelerin yüksekliği 13 metre. Bu kulelerin restorasyonu halen devam ediyor. Doğudaki kulenin hemen yanındaysa muhteşem bir agora bulunuyor. İki kulenin önünden başlayan yanları sütunlu, ortasında iki metre genişliğinde su kanalı bulunan cadde başlıyor. Caddenin her iki kenarında ise dükkânlar var. Mozaikli yolda yürürken büyülenmemeniz mümkün değil. Hayal gücünüzü kullanıp eksik parçaları birleştirdiğinizde kendinizi tarih öncesi çağlarda buluyorsunuz. Kulağınızda caddenin ortasından akan suyun sesi ve satıcıların canhıraş bağrışları canlanıyor. Cadde kentin en kuzeyinde Nymphaeum (çeşme) anıtı ile son buluyor. Çeşme anıtının üzerindeki başı kırık heykel o haliyle bile bir azamet sembolü gibi güneşin altında parıldıyor.
At heykeli (MS. 2. yüzyıl)
İnce grenli beyaz mermerden yapılmış başı hafif kendi soluna dönük, ince işçilikli bir heykel. Gövde uzunluğu 110 cm, yüksekliği 85 cm. Heykelin ön ayaklarının tamamı, arka ayaklarının ise baldır kısmından aşağısı kırık. Yüz damarları belirgin şekilde tasvir edilmiş olan atın, dili ve gemi de görülmekte.
Çıplak erkek heykeli (Dioskur 2. yüzyıl)
Yüksekliği 159 cm, genişliği 62 cm, kalınlığı 29 cm olup merkezinde bir deniz yıldızı bulunmakta. Burun, ağzı ve çenesi kırık. Vücut kasları belirgin olup sağ kolun omuz altından sol kolun dirsek altından (2 parça) sağ bacak diz altından, sol bacak kalçadan eksik. Sol omzu üzerine atılmış bir pelerin bulunmakta.
Tanrıça başı (MS. 2. yüzyıl)
Kazı başkanı Demirel: Muhteşem heykellerin nasıl durduğunu henüz bilmiyoruz
Antalya Müzesi Müdürü ve aynı zamanda kazı başkanı Mustafa Demirel heykeli nasıl bulduklarını anlatıyor: ‘‘Batı caddenin sonlandığı hamamın önündeki arkeolojik kazılar sırasında bulundu. Havuzun hemen batı ucunda şu anda tam olarak mimarisini tespit edemediğimiz bir anıt açığa çıktı. Tabii anıtın hemen arkasında sol tarafta gördüğümüz podyumla anıt arasında muhteşem diye tabir ettiğiniz at heykeli çıktı. Milattan sonra 2. yüzyıl ortalarına tarihleyebileceğimiz atın gövdesiyle kaidesi iki ayrı parça halinde bulundu. Şu anda restorasyon çalışmaları devam ediyor. Onun yanında bir tane de erkek heykeli çıktı. Bunların tabii aynı şekilde anıtın en üstünde yan yana durup durmadıklarını, şu anda net olarak karar vermiş değiliz. Çalışma tamamlandıktan sonra konu netleşecek. Sol ön ayak, sağ ön ayak ve sağ arka ayakta biraz eksik parçalarımız var. Kazılar sürüyor eksik parçaları da tamamlayacağımızı düşünüyorum. Müzemizde at heykeli yoktu. Bu çok önemli eseri koleksiyonumuza eklemiş olduk.”