Güncelleme Tarihi:
Nasıl bir annesin?
Herhangi bir konuda karar verdiğim anda o konuda derinleşen bir insanım. Karalıyım ve ciddiyetle yaklaşmayı seviyorum. Dolayısı ile doğamda merak ettiğim konunun altyapısını iyice irdelemek var. Bu durum anneliğim için de geçerli. Anne olmaya karar verdiğimde o konu ile ilgili her şeyi okumaya, araştırmaya ve öğrenmeye çalıştım. Daha sonra bu öğrendiklerimin işime de büyük yararı oldu.
Ne zaman anne olmaya karar verdin?
28-29 yaşlarımda aklıma annelik düştü ve kendi kendime “Acaba bir annenin, çocuğun hayatındaki rolü ne?” sorusunu sormaya başladım. Bir çocuğun ihtiyaçları, anneden beklentileri, anne-çocuk arasındaki bağ gibi birçok konuda araştırmalarım oldu. Ben bunları araştırırken bir anda çizgi film karşıma çıktı. Bu noktada bir çocuğun hangi tip kitle iletişim araçlarına maruz kaldığını da irdelemeye başladım. Yani çok yönlü bir araştırma yapmaya başladım. Bu süreç içinde, çocukların ihtiyaçlarına da yönelme isteğim oldu ve bu kültürün içine doğmuş, bu ülkeyi özümsemiş ve çok seven biri olarak, bizim çocuklarımız için çizgi film üretmeye karar verdim. Aynı zamanda da çocuk sahibi olmaya da karar verdim.
Yani, “Çocuk da yaparım kariyer de” diyen annelerden…
Aynen öyle… Benim kızım şu anda 7 yaşında Pepee de 8 yaşında. Çünkü ben tam hamileliğim zamanında başlamıştım Pepee’yi yapmaya. Iraz dünyaya geldiğinde Pepee çoktan bir biçime kavuşmuştu.
Peki, Pepee’yi yaparken kendi annelik deneyiminden yararlandın mı?
Kesinlikle… Ben hep kendime “Benim çocuğum nasıl olmalı? Ne istiyorum çocuğum için?” diye sordum. İşte bu soru, diğer bütün çocuklar için de istediğimdi. Dolayısı ile kendi çocuğum izlediğinde ona fayda sağlayacak her şeyi Pepee ile buluşturmaya ve diğer çocuklarla paylaşmaya başladım. Pepee’yi de önce kendi çocuklarıma izlettim. Böylece eksiklerini, olması gerekenleri irdelemeye ve ortaya koymaya çalıştım. Bu, bizim daha çok çocuğa ulaşmamızı sağladı.
Çocuklar en çok nelerden şikâyet ediyor?
Anlaşılamamaktan... Etrafıma bakıyorum. Hepimiz öylesine yoğun ve hayat gailesi içinde yaşamaya çalışıyoruz ki, biz o çocuk saflığını, çocuk duygusunu öylesine kaybetmişiz. Ben, yetişkinliğimiz çocukluğumuzun hapishanedir, diyorum. Çünkü bizler, tüm yetişkinler bir zamanlar çocuktuk ve çocuk hislerimiz vardı. Büyüdükçe kaybettik onları… Hapsediyoruz. Oysaki hepimiz çocuktuk. Hepimiz o anlarımızı yaşadık. O saflığı, o sadeliği… Bir yetişkinin çocuğun algısına çıkması gerekiyor. Bu çok güç, ama bunu yapmak zorundayız.
Anne ile çocuk arasında doğuştan kurulan bir bağ var. Bu bağ, baba ile sonradan kuruluyor, ama anne aynı değil. Dolayısı ile çocuğu bağlılığı açısından anne çok önemli. Biz, bu iletişim bağını yetişkin kafasıyla çocuğun algısına çıkamadığımız ve onun gözünden bakamadığımız için ve hayat bizim gözümüzden ibaret olduğu için daha fazla bildiğimizi zannederek bu iletişimi kopartıyoruz en büyük sorun bu. İşte bu nedenle çocuk yalnızlaşıyor, içe kapanıyor. Çocuğun sağlıklı büyüyebilmesi için bu iletişimin hiçbir zaman zedelenmemesi gerekiyor.
Yani, ebeveyn çocuk arasındaki iletişim sorunları yetişkinlerden kaynaklanıyor?
Evet, kesinlikle! Bir çocuğun psikolojik sorunlarını çözebilmek için birincil önemde olan annedir. Baba yine daha sonra gelir. Bunu bilim de söylüyor, günlük hayat tecrübelerimiz de… Buradaki her türlü problemi çözebilmemiz için öncelikle annenin problemlerini çözmemiz gerekiyor.
Ne yapmalı peki?
Annenin, çocuğun bir çocuk olduğunu ve çocukların yetişkinden farklı bir zihne, algıya sahip olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Çocuğu ayrı bir varlık olarak kabul etmemiz gerekiyor. Onun gözünden bakarak, ona sadece doğruları anlatan değil onu kendi yaşantısı içinde doğruya örnek gösteren olması gerekiyor. Örneğin, siz hiç kitap okumadığınız halde çocuğa “Kitap oku çok faydalı” derseniz ondan hiçbir sonuç alınamaz. Sadece aradaki bağ zedelenir. Baskı yapan bir anne, bir baba görüntüsü ortaya çıkar. Bu durum, günlük hayatta her zaman söylenen, ama davranışla desteklenmeyen her şey için söylenebilir bu. Her anne-babanın çocuğunu olduğu hali ile kabul ettiğini ve sevdiğini, davranışlarıyla çocuğuna fark ettirmesi gerekir.
PEPEE'NİN SİNEMA FİLMİ GELİYOR
Çocukların çok sevdiği Pepee ile ilgili olarak Ayşe Şule Bilgiç’in bir sürprizi var. Pepee, Ocak 2017’de sinema filmi ile beyazperdede olacak. Filmin yapımcısı ve senaristi olan Bilgiç “Bu sadece bir çocuk filmi değil. Filmi izleyen yetişkin, çocuk, genç, yaşlı herkesin filmi. Herkese hitap ediyor” diyor. Dokuz tane şarkının yer aldığı filmdeki “Birlik zamanı” adlı şarkı ise dikkat çekiyor. “Tüm Türkiye’yi bu filme davet ediyoruz. Çünkü birlik olmaya da en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Milli değerlerimizi, aile bağlarımızı, sevgiyi yeniden ve hep birlikte düşünelim, tartışalım” diyen Ayşe Şule Bilgiç, Pepee sinema filminin üç ayrı şehirde özel gösteriminin yapılacağını da belirtiyor.