Güncelleme Tarihi:
İhracat oranı bakımından ABD'den sonra ikinci sırada yer alan Türk dizi ve film sektörü, son yıllarda Türkiye'nin büyüyen sektörlerinden biri haline geldi.
Elif Dağdeviren, ülke tanıtımı ve ülke markalaşması gibi kavramların gelişimi ve sürdürülebilirliği için de büyük önem taşıyan Türk yapımlarının yurt dışındaki ilgisini değerlendirdi.
"Beyza’nın Kadınları", "Dondurmam Gaymak", "Cenneti Beklerken" ve "İftarlık Gazoz" gibi filmlerin de yapımcılığını üstlenen Dağdeviren, "Dondurmam Gaymak" filminin tanıtımı için 2007'de Los Angeles'ta 4 ay boyunca kaldığını ve o dönemde henüz Türk sinemasının ve dizilerinin tanınmadığını ifade etti.
"Türkiye'nin konumu da öyküleri bakımından başka bir ilginçlik taşıyor"
Dağdeviren, Türkiye'nin yurt dışında iş birlikleri yapması adına birçok çalışma yürüttüğünü belirterek, "Herkese, 'Siz konularınızı tükettiniz. Yani Batı sınırınıza kadar, Avrupa'nın Drakula'sını 26 kere yapmak suretiyle. Öbür taraftan Doğu sınırına geldiniz. İran sinemasını keşfettiniz ama daha Anadolu'yu hiçbiriniz keşfetmediniz.' demiştim. Daha sonra biraz televizyonlar sayesinde burada öykücülük keşfedilmeye başlandı ve Anadolu, yeni bir nefes oldu dünya sineması için." diye konuştu.
Dizi ve filmlerde içeriğin önemine işaret eden Dağdeviren, şunları kaydetti: "Netflix, Amazon gibi yeni çıkan platformlarla içerik çok hızlı tüketilen bir şey oldu. Bu manada Türkiye'de bizim dezavantaj olarak gördüğümüz, yapımcıyı çok zorlayan, saatlerce bitmek bilmeyen diziler, yurt dışında bölüp bölüp satılmaya başlanmış oldu. Ayrıca Türkiye'nin konumu da öyküleri bakımından başka bir ilginçlik taşıyor. Hem Batıyız, değiliz hem Doğuyuz ama değiliz. Onun için Türkiye dünyadaki her yerden ayrılan bir ülke ve bunu ekranda görmek enteresan."
Dağdeviren, Kore uyarlaması Türk yapımlarının orijinallerinden daha çok dünyaya satıldığına dikkati çekerek, "Yanlış hatırlamıyorsam bugün en çok istatistiki olarak satılan 'Kadın' dizisi bir Kore uyarlaması olarak başladı. Kore ile yaptığımız görüşmelerde onlar da çok şaşkın. 'Neden Türk dizisine dönüşünce içerik satılıyor' diye. Çünkü empati çok kıymetli bir şey. Kore içerikleri çok güçlü. Üstelik Kore devleti dizilerin müziğini ve içeriğini çok destekliyor. Dünyaya çıkması için çok yatırım yapıyor. Dolayısıyla çok çalışılmış içerikleri, biz Batı dünyasının empati kurabileceği yüz ve hayat tarzıyla sunduğumuz vakit, iyi bir bileşim oluyor." ifadelerini kullandı.
Elif Dağdeviren, dünyada fenomen haline gelmiş Türk oyuncular aracılığıyla filmlerin veya dizilerin izlenildiği yorumuna katılmadığını vurgulayarak, "Fenomen olmuş oyuncuyla işi kolay satabilirsiniz ama uzun vadede izlenmesini sağlayamazsınız. Bu şekilde harcanmış birçok proje var. Eğer oyuncu yan kadrosuyla ve karşısında oynadığı kişiyle doğru sinerji kuruyorsa, o zaman iyice starlaşıyor. Mesela Burak Özçivit, Tuba Büyüküstün kendilerini geliştirmiş oyuncular ve doğru projeleri seçiyorlar. Eğer yanlış bir proje, yanlış bir kastla oynasalar onlar da yok olabilirler." değerlendirmesinde bulundu.