Güncelleme Tarihi:
Dört gün boyunca attığınız her adımda, girdiğiniz her odada, döndüğünüz her köşede, her dakika ve her saniye: Galaksiden düşmüş bir figüran ve fondan yükselen John Williams imzalı, o meşhur senfonik müzik. Panel, festival ve hayran buluşmaları formatından çok öte. Tek cümlede, ‘dünyanın en kalabalık ailesinin senede bir gün bir araya gelişi’ bu.
Bu yılki ‘buluşmanın’ önemi büyük, anlamı başka: 40’ıncı yıl kutlaması, prensesin arkasından tutulan yas ve yeni film ‘The Last Jedi’ ile ilk tanışma aynı anda, dört günlük maraton süresince iç içe. Ve bunun doğal bir sonucu: Dünyanın dört bir köşesinden Orlando’ya uçan 70 bin kişi, George Lucas ve Harrison Ford dahil, seriye dahil olmuş neredeyse tüm yönetmenler, oyuncular ve teknik ekip.
Luke Skywalker: Gerçek ailem bana böyle sahip çıkmadı!
Bu buluşmaları kaçırmayan hemen hemen her hayranın eski ve efsane kadroyla birebir ‘askerlik’ hatırası var. Bir gece öncesi, yeni yönetmen Rian Johnson gece üçe kadar kalabalığın arasında imza dağıttığını, sohbet ettiğini biliyoruz. Luke Skywalker’ı canlandıran Mark Hamill, “Gerçek ailem bana bu kadar destek çıkmadı, sürekli yanımda olabilmek için böylesine çaba harcamadı” derken kalpten konuşuyor; hiçbir oyunculuk metodunun yetmeyeceği ‘duygusallıktan çatallaşmış bir ses’ bu. Belki daha önce babanızda duymuşsunuzdur. O da şanslıysanız... Omuzlarına dokundukça, hikâyelerine düştükçe daha da iyi anlıyorsunuz ki sıradan bir hayranlık meselesi değil bu. Kuşaktan kuşağa atlıyor, aile fertlerini birbirine yakınlaştırıyor. “Oğlumun okula gitmesine izin vermedim. Böyle bir filmi ilk gün birlikte izlememizin okuldaki derslerden daha önemli olduğunu düşündüm. Daha sonra birlikte 30 kez daha izledik... Sadece o yaz!” diyor oğluna Luke adını vermiş 60’larındaki bir kadın. Anne-oğul, sektirmeden tüm kutlama haftalarında, en ön sıralarda.
Filmden ilk detaylar
En heyecanlı ve kalabalık oturumun başlığı: ‘The Last Jedi’. Tek odak noktası, aralık ayının son haftası gösterime girecek filmle ilgili paylaşılacak detaylar. #StarWars’u dünya çapında ‘en çok paylaşılan’ etiket haline getiren o ‘fragman’ ve o ‘poster’ geliyor; kalabalık heyecandan perişan.
İlk kilit ipuçları Lucas Film’in tepesindeki isim Kathleen Kennedy’den gelecek ama önce bir teşekkür notu var: “Geçen seneki ‘Rogue One’ bizim için aslında en kritik süreçti. Desteğiniz için teşekkürler. Doğru yolda olduğumuzu hissettik.” Altmetin: Bu galaksiden düşen hikâyeler bölünerek çoğalmaya devam edecek, hazır olun. Asıl fotoğraf: Gişe hasılatı rakamları ‘Rogue One’ı ‘başarılı’ kılsa da hayran kitle, ‘ana hikâye ve kahramanları’ kadar sahiplenmiş değil.
Kennedy’nin yeni yönetmen Rian Johnson ile ilgili övgü cümlelerinden anlıyoruz ki yönetmenliğinden çok yazarlığıyla seriye sihirli dokunuşlarda bulunacak: “Kendine has bir galaksi hikâyesi yazdı. Her karakter çok derin ve karmaşık.” Johnson’ın ‘espri anlayışı yüksek, dik duran, bağımsız ve güçlü bir kadın karakter’ yarattığını anlatıyor, Ray’in akıbetiyle ve seriye sonradan daha da fazla pompalanmış feminizm ruhuyla ilgili ipuçları veriyor. İlk kez paylaşılan posterin tasarımı da Kennedy’nin cümlelerini tamamlıyor: Ray’in taşıdığı ‘güç’, elinde tuttuğu ışın kılıcı sonsuzluğa yükseliyor, göğü ortadan ikiye ayırıyor; Kylo Ren (Adam Driver) ile Luke Skywalker’ı (Mark Hamill) taraflara bölüyor.
Yeni yönetmen, aynı galaksi
Şurası kesin: Yeni film, yönetmen koltuğundaki değişikliği derinden hissettirecek, serinin üzerindeki gişe kaygılı Hollywood paketi biraz olsun dağılacak. ‘Güç Uyanıyor’un yönetmeni Jay Jay Abrams, ‘Silikon Vadisi’ merakı, ‘Wall Street’ zekâsıyla günümüze uyarlanması gereken Hollywood serilerini (‘Star Wars’, ‘Star Trek’, ‘Görevimiz: Tehlike’) diriltmekte ‘uzman kişi’ye dönüşmüş bir isim. Yeni ‘kaptan’ Johnson ise Abrams’a nazaran romantik, sanatçı ruhlu ve hafif bohem. Carrie Fisher ile yaşadığı yaratıcı deneyimleri paylaşmayı tercih ediyor: “Evine gider, caz dinler, şiir karıştırır, saatlerce elimdeki senaryo üzerine konuşurduk. Bir gecede ancak dört satır diyaloğun üzerinden geçebildiğimiz zamanlar olurdu.”
Galaksi, prensesinin yasında
70 bin nüfuslu Star Wars Cumhuriyeti’ndeki değişimi kalabalığının kılık kıyafetinden, konuştuklarından okumak mümkün: 5-9 yaş arası kızlar, kostüm ve karakter konusu da artık ikiye ayrılmış; bir kesimde saçlar yandan örgülü, beyazlar içinde prenses hali; diğerinde Daisy gibi kararlı bir bakış, keskin bir ışın kılıcı ve kahve tonları. (Sanki Natalie Portman’ın yolu bu galaksiden hiç geçmemiş.) Ray’e ‘güç’ veren İngiliz aktris Daisy Ridley zamanın ruhunu, kalıcı popülerliğin sırrını iyi yakalamış; bir tür ‘Adele’ havasında/ruhunda: Stratejik duruşlara, Instagram’lık pozlara düşmüyor, kalabalığa arkadaşlarıyla konuşuyormuş gibi dokunuyor, sadece hissettiği zaman gülüyor. Ve tüm bunları bir İngiliz nezaketiyle yapıyor. Yeni filmle ilgili en büyük bombayı da o bırakıyor: “Son filmin son sahnesinde gördüğünüz o buluşma sahnesi var ya... Tüm tahminleri unutun. Asıl gerçek, yazılanlara ve tahmin edilenlere hiç benzemiyor.”
Biliyorum, bunu söylememen gerek ama...
Yanlış yere çekilmeye, milyon dolarlık pazarlık stratejisini zedelemeye çok açık bir cümle. Yine de bu saatten sonra lafını böyle bir kitleden sakınacak hali yok. “Star Wars, aslında 12 yaş kitlesi için çekilmiş bir filmdi” diyor George Lucas, ‘40 yıl’ panelinde. 40 yıl gecikmeli itirafına devam ediyor: “O zamana kadarki hayatı aile ve evinin çevresiyle sınırlıyken, hayatın kendisiyle ve dünya gerçekleriyle tanışmalarına bir adım kalmış çocuklara ‘dış dünyayı’ hazırlamak üzerine bir film çekmek istedim.”
Galaksinin Koruyucuları Geri Döndü - Sinefil