Güncelleme Tarihi:
Hayatımın En Kötü Gecesi’, bir kadının aşağılanması ve uygunsuz kıyafetinden dolayı başına gelen türlü aksilikler üzerinde ilerleyen bir komedi.
Sıradan, iş bulmaya çalışan, nişanlısından yeni ayrılmış, mütevazı haber spikeri Meghan’ın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmiyor.
Meghan, işe alınmadığını öğrendiği ve nişanlısının evi terk ettiği günün gecesinde arkadaşlarıyla kendine gelmeye çalışırken tam anlamıyla dağılıyor.
‘Felekten Bir Gece’ (Hangover) filminde olanların benzeri bu kez tek bir kişinin, üstelik bir kadının başına geliyor.
Meghan’ın sarı elbisesiyle ne kadar etkileyici olduğunu söylemeye gerek yok herhalde, posterden zaten anlaşılıyor.
Ancak gözümüzü alan o elbise aslında Meghan’ın bile değil.
Kafasını dağıtması için onu dışarı çıkarmaya gelen arkadaşlarından uzun boylu olanının üzerindeki sarı mini elbiseyi giyen Meghan, tatsız tesadüfler sonucu telefonsuz, kimliksiz ve beş parasız bir halde, üstelik o sarı mini elbiseyle kendini sokaklarda buluyor.
Dahası önemli bir iş görüşmesine yetişebilmek için yalnızca sekiz saati var.
ZORLAMA SAHNELER
Yönetmenliğini Steven Brill’in yaptığı, başrollerini Elizabeth Banks ve James Marsden’ın paylaştığı ‘Hayatımın En Kötü Gecesi’ zorlama sahnelerini izlerken sık sık ‘neden’ dedirten bir film.
Bir kadının sadece kimliği yok ve üzerinde mini elbise var diye arka sokaklarda çeşitli şekillerde aşağılanmasını, fahişe muamelesi görmesini izlemek pek de eğlenceli değil.
‘Felekten Bir Gece’ye (Hangover) benzetilmeye çalışılmış olmasına rağmen Hayatımın En Kötü Gecesi’ zekâ dolu o serinin gerisinde kalıyor.
Beklentileri çok yüksek tutmamak şartıyla sarı mini elbisesi ile tüm film boyunca göz kamaştıran Elizabeth Banks için izlenebilir. Çünkü Banks, yetersiz senaryoya rağmen elinden geleni yapıp, filmi yukarı çekmeyi başarıyor.