Güncelleme Tarihi:
Hepsi, sinema filmi kıvamında 90 dakika çekilen büyük prodüksiyonlu diziler için. Ama bir gümbürtüyle yayına giren dizilerin birçoğu da sessiz sedasız yayından kalkıyor. Bazıları da beklentinin altında kalıyor. Dizileri izletmenin formülünü bilemeyeceğim ama insanları bir diziden soğutmanın yollarını kesin biliyorum. İşte 7 maddede insanları bir diziden soğutmanın yolları.
Evet en kesin formül bence bu. Esas kız ve oğlan hiç buluşamasın. Kız tam sevdiği adama evet diyecekken, fettan bir kadın aralarına girsin. Kızı aldattığını düşündürsün. Sonra ülkeyi terk etsin. Çocuk arkasından giderken trafik kazası geçirsin, 2 ay komada kalsın. Esas kız bunu duyunca geri dönsün. Tam geldiği anda odada fettan kadını görsün. Ağlayarak çıksın. Allahım içimiz bayıldıkça bayılsın. 10 bölümü böyle sürdürsün senarist.
Her bölüm ayrı bir dramla bitsin. Anne oğlunun peşinden koştururken trafik kazası geçirsin, çocuk annesi öldü sanıp intihar etsin, kadın morgdan canlı çıksın, baba hapse düşsün, kız kardeş kötü yola düşsün ve herkes ağlasın. Aman ha sakın bir bölüm yüz güldürürsünüz falan. Bir mutluluk, neşe falan olur dizide sakın yapmayın.
Her gün her saniye dizinin tanıtımı dönsün. En büyük reklam yatırımını o diziye yapın. Şöyle dev kadro, böyle büyük isimler falan.
İsmi lazım değil bir dizimizin tekrarını Eylül'ün ilk haftasında yaklaşık 8 kere falan gördüm. Gündüz kuşağı, hafta sonu gündüz kuşağı, gece 22:00 - 00:00 arası her fırsatta mutlaka yayınlayın.
Çok tutan dizinin hemen benzerini yapın. Dönem dizisi tuttuysa, yeni bir şey üretmeyin hemen siz de bir dönem dizisi yapın gitsin. Yok efendim villalar, zengin hayatlar tuttuysa siz de hemen bir cemiyet hayatı dizisi yapın. Senaryo da hemen hemen aynı dinamikler olsun. Yıldız oyuncular yerine bir nebze daha az ünlüleri toplayın. Böylece seyirci gözünde de "Biz kötü bir taklidiz" imajını başarıyla yaratırsınız.
Dizi tuttu, kemik bir kitlesi oldu diye yıllarca sürdürün diziyi. Artık oyuncular bile diziye değil de devlet dairesine çalışmaya gelir gibi gelsinler. Öyle düzenli, öyle uzun sürsün yıllarca. 90'ların Yalan Rüzgarı fenomenini aratmasın. Diziden çıkmak isteyen oyuncu olursa dizide öldürün hem en az 3 bölümlük malzeme çıkar. Yerine yeni bir güzel kız sokun gitsin. Dizideki oğlan da yeni gelen kızın kollarında teselliyi bulsun, sonra onla da bir cilveleşme, biraz çekim hop sevgili olsunlar.
Kuşkusuz bu konuda "Doktorlar" bir fenomen. Dizinin tekrarı neredeyse dizinin asıl yayın döneminin 4 katı kadar gösterildi. O kadar uzun sürdü ki, internette hakkında sayfalarca şikayet yazıldı. Hatta bir yaz ayında, Show Tv neredeyse "Doktorlar"dan başka bir tek haber bülteni göstermişti.
"Bana artık Hicran de"nin başrolünde çok sevdiğim Aslı Enver var. "Dramın dibine vuracağız herhalde yine, tutar mı bilmiyorum" diye düşünmüştüm. Dün ilk bölümü yayınlandı. Ben çok beğendim. Aşırı dramdan hoşlanmasam da gerçekten çok güzeldi.
Flashback'ler güzel ve kararındaydı. Merak uyandırdı ama sıkmadı. Konuya dair hafif ipuçlar verdi ama emin oldurmadı. Ve ilk bölüm gerçekten kilit bir noktada bitti.
Oyunculara dair:
Aslı Enver Kavak Yelleri'yle hayatımıza girdi ve yıllarca da zihnimize öyle kazındı. Ama o ergen genç kız kitlesinden kurtuldu. Kendisini dram ağırlıklı olsa da farklı rollerde kanıtladı. Hep naif ve şeffaf bir hali var. Bu da seyircinin hoşuna gidiyor bence.
Ancak anlamadığım bir şey var, daha önce yakından da gördüğüm için söylüyorum bu kadar güzel bir kız özellikle son iki dizide çok farklı görünüyor. Ya ışıktan, ya makyajdan bilemiyorum. Ama tanımakta zorlandım dizinin reklamını ilk gördüğümde. Gerçekten güzelliğine haksızlık oluyor.
Bir diğer dikkat çeken isim ise Elif Ceren Balıkçı. 9 Haziran 1998 doğumlu, henüz 16 yaşında. Merhamet dizisinde, Özgü Namal'ın çocukluğunu oynadığı rolüyle dikkat çekti. Orada da yaşına göre inanılmaz iyi bir oyunculuk sergilemişti. Dizide devamlı olacak mı bilmiyorum ama geleceğini çok parlak görüyorum. Sanırım yönetmenler, yapımcılar da öyle görüyor ki burada da zor bir sahne için onu seçmişler.