Kestanekarası Fırtınası

Güncelleme Tarihi:

Kestanekarası Fırtınası
Oluşturulma Tarihi: Eylül 24, 2004 00:00

Bu haftasonu hava bozuyor. Yağış, cumartesi Ege ve Akdeniz, pazar günü ise batı bölgelerin büyük kısmını içine alacak. Yağışlar, özellikle Ege ve Marmara bölgelerinde su baskınlarına neden olabilecek şiddette. Bu iki bölgeyi etkileyecek sert lodosa karşı da dikkat diyoruz.Saatli Maarif geçtiğimiz hafta tüm meteoroloji camiası ile beraber yanıldı ama bu sefer yanılacak gibi değil. Kestanekarası Fırtınası diyor! Gerçekten de bu haftasonunda hava bozuyor. Cumartesi Ege ve Akdeniz, pazar günü ise yağış batı bölgelerin büyük kısmını içine alacak. Yağışlar sağanak şeklinde. Bu yağışlar, özellikle Ege Bölgesi ile Marmara’da su baskınlarına neden olabilecek şiddette. Ege ve Marmara’yı etkileyecek sert lodosa karşı da dikkat diyoruz. Yağışlı sistemin ömrü yeni haftayla beraber dolmaya başlıyor... *Yaz ayında bir ağaç altında hamakta sallanarak uyumak ya da, bir orman içerisinde sabah kahvaltısı yapmak. Ne kadar keyifli değil mi? Ağaç; ‘Yaşamsal desteğin yanında size bu seviyede bile bir keyif unsuru bile oluyorum, beni yok ederseniz mahvolursunuz’ diyor... Bu mahvoluş öyle böyle değil, gerçek mahvoluş. Okuyanlar hatırlayacaktır, yazılarımın birinde değinmiştim, kuzey kutbundaki buzullar ana kütlesinden kaybediyor, küresel ısınma ile % 10’unun kaybetmiş durumda. Mevsimsel olarak buzullar aralıklar ile büyüyor ya da küçülüyor, ancak bahsettiğim bunların dışında, buzullar ana kütlesinden kaybediyor. Ağaçların faydalarından ve yok edildiğinde meydana gelen zararlara değinecekmiş gibi başlayıp neden buzullardan bahsettiğimi merak ettiğinizi sanıyorum, ancak adım adım konuya geleceğim. Küresel ısınmanın vereceği zararlardan bahsederken aklımıza birincil olarak seller, çölleşme, dolayısı ile açlık geliyor. Ama olayın başlangıç noktasına gittiğimizde en büyük zarar ve tehlikelerden biri buzulların erimeye başlaması. Buzulların erimesi, bazı bölgelerin sular altında kalmasından tutun da, tatlı-tuzlu su degesini, dolayısı ile okyanuslardaki genel su dolaşımını bozmasına, büyük iklimsel değişikliklere neden olmasına kadar gidiyor. Orman içlerini bilirsiniz, yaz aylarında serinlemek için gittiğimiz ormanlar, güneş ışınlarının toprağı ısıtmasını engelleyerek bölgeyi serin tutar. Tabii ağaçlar aynı görevi, Sibirya’da yapmıyor mu? Tabii alt kısımları buzullarla kaplı olan Sibirya topraklarının üzerindeki ormanlar da, güneş ışınlarının toprak yüzeyi ve alt katmanlarını ısıtmasına engel oluyor. Daha doğrusu ‘engel oluyordu’ dersek belki daha doğru olacak, zira ticari olarak değerlenen Sibirya ormanlarına modern baltalar girdi ve dünyanın buzdolaplarının muhafızlarını öldürmeye başladı. Benim söylediğim bir şey vardı ‘Küresel ısınma aslında dünyanın yaşantısında var’ diye, ama hayır!!! Dünyanın yaşantısını biz bu hale gitiriyoruz, kendimizinkini ise bozmak bir yana yok ediyoruz... *İçiniz kararmasın, yine bir fıkra: Gökgürültülü, sağanak yağışlı bir sonbahar günü, Azerilerin ‘yağmur öyle yağıyor ki, tut ucundan çık göğe’ tabirine uyacak bir sağanak yağış var dışarıda. Üçüncü Boğaz Köprüsü’nün açılışı yapılacak, yapım işini Japon, Amerikan ve Türklerden oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılış yapılacakkurdele kesmek için makas ele alınıyor, bir gümbürtü, köprü yıkılıyor... Japon, ‘Gitti bütün emeklerim’ der dizlerini döver. Amerikalı, ‘Gitti çeliklerim, tonlarca çelik mahvoldu’ der çeker intihar eder.Türk, ‘İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum’ deyip derin bir oh çeker... Not: Gökgürültülü, yağışlı günde niye açılış yapılıyor? demeyin, meteoroloji ile bağlantıyı ancak böyle kurabildim :))))
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!