Güncelleme Tarihi:
SHOOTER
TETİKÇİ
Yön: Antoine Fuqua
Oyn: Mark Wahlberg, Danny Glover, Kate Mara, Michael Pena
Tür: Dram-Gerilim-Aksiyon
Süre: 124 dk.
Amerikan hükümeti sınırları dışında yanlış işler yapar, yeri gelir cepheye sürdüğü askerini satar, yolda bırakır, hatta üzerine basar diyen bir filmle karşı karşıyayız.
Ve artık Amerika’nın kendi çıkarları için kimsenin gözünün yaşına bakmadığını söyleyen bu tür yapımlar hiç şaşırtmıyor bizleri.
Çünkü Amerika’ya övgüler düzen kahramanlık filmleri kadar, ülkenin kimi politikacılarının ipliğini pazara çıkaran filmler de çekiliyor. Hatta son zamanlarda ikinci gruba ait filmlerin sayısı ilkini geçer bile oldu.
Şu sıralar özeleştiri daha çok satıyor anlayacağınız.
Tetikçi daha ilk sahnesinden sakınmıyor sözünü.
Yönetmen Antoine Fuqua’nın şık açılış sahnesinde iki keskin nişancı Afrika’da, ne olduğunu sonradan anlayacağımız bir amaç uğuna savaşırken bir anda kendilerini düşman ateşi altında ve yapayalnız buluyorlar.
Uğruna savaştıkları adamlar arkalarında bile bakmadan ayrılıyorlar bölgeden.
Swagger (Mark Whalberg), üzerlerine açılan yaylım ateşinden kurtulurken arkadaşı onun kadar şanslı olamıyor.
KÖPEĞİNİ ÖLDÜRENLERE ÖLÜM
Sonrasında Swagger’ı dağ başındaki evinde, köpeğiyle birasını paylaşırken buluyoruz.
Swagger’ın köpeğiyle ilişkisi sıcaklık katmış filme. Pek çok filmde oyuncuların rol icabı sahibi olduğu köpeklerle mecburi ve zorlama ilişkilerini izlemiş biri olarak Mark Wahlberg’in özellikle bu sahnede övgüyü hak ettiğini düşünüyorum. Hissederek okşadığı köpeğinin yediği sandviçin diğer yarısını ağzına atıp, onunla birasını ve ekmeğini paylaşarak bu sahnedeki sevgiyi, dostluğu çok iyi geçiriyor bizlere.
Filmin ilerleyen sahnelerinde intikamdan bahsederken karşısındakine “Galiba anlamıyorsun, bu adamlar köpeğimi öldürdü” dediğinde de bu laf havada kalmamış oluyor.
VATANSEVERİ TUZAĞA DÜŞÜRMEK DAHA MI KOLAY?
Neyse, Amerikan ordusunun en iyi keskin nişancılarından biri olan Swagger’ın dağ başındaki huzurlu yaşamı büyük yerden gelen bir teklifle yeniden altüst oluyor. Swagger ordu lafını duymak istemese de, başkana düzenlenecek bir suikaste yardım etme çağrısını geri çeviremeyecek kadar vatansever biri.
Ne var ki tuzağa düşüyor Swagger. Ve kendini suikastin piyonlarından biri olarak buluyor.
Gerisi intikam almak için çaba harcayan bir yalnız kahraman hikayesi.
KEANU REEVES İYİ Kİ OLMAMIŞ
Swagger rolü için önce Keanu Reeves düşünülmüş. Ancak rol onun tarafından geri çevrildikten sonra Mark Wahlberg’e gitmiş ve bence bu gelişme filmin hayrına olmuş. Köstebek’teki (The Departed) rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Altın Küre ve Oscar’a aday gösterilen Wahlberg, etkileyici fiziğiyle göz doldurması bir yana ölçülü ve başarılı performansıyla da filmi sırtında taşıyan isim oluyor. İçi kaynasa ve öfkeyle dolu olsa da duygusuz ve sakin gözüken keskin nişancı tiplemesi çizmesi işin doğasına son derece uygun.
Rapçiyken sinemaya geçen Wahlberg, karakterini o kadar iyi çözümlemiş ve rolüne o kadar iyi oturmuş ki, sanki Swagger’ı oynamak için yaratılmış dedirtiyor.
Tetikçi’nin, Swagger’ın imkansızı başardığı ve yer yer Rambo filmlerini hatırlatan klişe sahneleri yok değil. Film, senaryo incelikleri açısından, benzer türdeki Bourne serisinin eline de eline su dökemiyor. Ama ne gam, intikam almayı aklına koymuş adamımız kötülere günlerini gösterme, kendi deyimiyle “oyun evlerini başlarına yıkma” konusunda son derece kararlı. Önüne çıkan engelleri devirdikçe daha da zevkle izleniyor.
KESKİN NİŞANCIDAN ATIŞ TÜYOLARI
Washington Post’un Pulitzer ödüllü film eleştirmeni olan Stephen Hunter’ın romanından uyarlanan film derin devlet, komplo teorileri, entrika konusunda da hayli donanımlı. Bu anlamda hem kendi hükümetlerinin politikasından bıkmış Amerikan izleyicisine hem de yurtdışındaki seyircilere istediklerini veriyor.
Filmin silahlardan anlayanlara, atış poligonlarında vakit geçirenlere enfes sahneler vaat ettiğini de söylemeden geçemeyeceğim. Mesafe ne olursa olsun her attığını vuran Swagger’ın, atış sırasında rüzgarın yönü, hızı, nem oranı vs. üzerine yaptığı hesaplar ve silahlar üzerine verdiği bilgiler konuya ilgisi olanların mutlaka ilgisini çekecektir.
Yönetmen Antoine Fuqua, özellikle araba takip, silahlı çatışma ve aksiyon sahnelerinde başarılı. Temponun düşmeye başladığı yerlere gerekli aksiyonu yerleştirerek izleyenlerin 2 saatlik filmi sıkmadan izlettiriyor.
Karlı dağlarda çektiği, sürprizlerle dolu müthiş bir hesaplaşma sahnesine imza atarak da gönlümüzde bir kez daha taht kuruyor. Finale yaklaşırken gelen bu etkileyici sahne eminim sizin de uzun süre aklınızdan çıkmayacaktır.