Hüseyin GÜNDOĞDU
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2006 00:00
Eğer bugün rock dünyasına ismini altın harflerle yazdırmış bir efsaneden, Pink Floyd grubundan söz ediliyorsa bunda Roger Waters ve David Gilmour’dan önce en büyük paye Syd Barrett’e aittir.
Pink Anderson ve Floyd Council adlı blues müzisyenlerinin isimlerinden esinlenerek 1965’te grubu kuran Syd Barrett, geçen cuma günü 60 yaşında öldü ama o, yıllar önce, daha 22 yaşındayken grubu öksüz bırakmıştı.
Çocukluk arkadaşı David Gilmour ve Roger Waters ile birlikte Pink Floyd’u 1965’te kuran; besteci, solist, gitarist olarak liderliğini yapan Barrett’in müzik yaşamı uyuşturucu yüzünden kısa sürdü. Babasını 14 yaşındayken kaybetmenin travmasını üzerinden atamayan Syd’in kullandığı aşırı dozda LSD davranışlarını etkiliyor, çalışmasını engelliyordu. Konserlerde çalamayacak hale gelen, tek bir akora basarak bütün konseri geçiren Barrett, 1968’de gruptan ayrılmak zorunda kaldı. Bir köşeye çekilip 38 yıl daha yaşadıktan sonra şeker hastalığı yüzünden geçen cuma günü Cambridge’te hayata gözlerini yumdu.
Onu kaybetmiş olmaktan dolayı çok üzgün oldukları bildirilen Roger Waters ve David Gilmour, zaten yıllar önce ondan ayrılmayı da kabullenememişlerdi. Unutulmaz "Wish You Were Here" (Keşke Burada Olsaydın) şarkısını Syd Barrett için yazmışlardı. Bir başka klasikleri olan "Shine On You Crazy Diamond"ı da Barrett’a ithaf etmişlerdi. Barrett, gruptan ayrıldıktan sonra David Gilmour ve Roger Waters’ın desteğiyle "The Madcap Laughs" ve "Barrett" gibi solo albümler yapmıştı. Ancak gerçek adı Roger Keith Barrett olan Syd, kısa süre sonra doğum yeri olan Cambridge’in banliyösünde inzivaya çekilmişti. Ölümünün ardından, önceki gün Pink Floyd adına yapılan açıklamada söylendiği gibi Syd, grubun ilk döneminde yol gösteren bir ışıktı ve ardında, hala ilham alınan bir miras bırakmıştı.