Güncelleme Tarihi:
Çınarcık Çadırkent'inden hüzzam makamında bir şarkı yükseliyor. ‘‘Gecenin matemini, aşkıma örtüp sarayım...’’ Beste Selahattin Pınar. Söz Mustafa Nafiz Irmak. Buğulu sesin sahibi, 62 yaşındaki Gülbin Acar. 26 yıl önce bıraktığı sahnelere dönmeyi hayal eden, yapayalnız bir sanatçı.
‘‘Rüyalar görüyorum. Sesimi duyan ünlü isimler sahneye çıkarıyor beni. 'Bu yaşta bu ses!' diyorlar. Rüyalarımda keşfediliyorum.’’ Üsküdar Musiki Cemiyeti mezunu Gülbin Acar, ünlü Lunapark Gazinosu'nda sahne aldığı günleri unutmamış. 26 yıl boyunca, eşinin kendisini çekip aldığı sahneleri özledi durmuş. Bugün, Çınarcık Birinci Bölge Çadırkent'inde, kahverengi prefabrike konutunda tek başına yaşıyor. Elinde kalan son sahne kıyafetini çıkarıp kokluyor arada bir. 'Sahnelerin kokusu sinmiş üstüne' diyor. 'Buram buram o günler kokuyor.'
Eşini dört yıl önce kaybetmiş. Tek gelir kaynağı, babasından kalan 67 milyon liralık maaş. Şeker hastası. Kalbi var.
‘‘Eşimin maaşını alabilmek için eksik primleri ödemem gerekiyormuş. Ele güne muhtaç yaşarken, nereden para bulacağım? Ben de, yeniden baba soyadını aldım; babamın maaşını kendime bağlattım.’’
Yaşam çok uzunmuş
Eşinin vefatının ardından, güç bela sürdürmeye başlamış yaşamı. Çay bahçelerinde şarkılar söylemiş masalara, dimdik. Ama deprem, o şansı da almış elinden. ‘‘Sanatçıyım ben. Şarkı söylemekten başka ne iş yapabilirim ki? Son dört yılım, sefalet içinde geçti. Ramazan ayında dağıtılan erzağı biriktirdim, tüm sene için. Fitreleri kabul ettim. Zamanın en büyük gazinolarında, önümde açılan şişe şişe şampanyaları, odama gönderilen çiçekleri sildim gözümden. Onları gecelere, hayallerime sakladım.’’
Geçmiş yaşamı, ışıltılı sahne hayatı unutulur gibi değil. Tam 26 yıl sonra yeniden yaşıyor o günleri. ‘‘Evlendikten sonra eşimle avunuyordum. Şimdiyse, o 26 yıl silindi. Yeniden sahneleri özlüyor, o günlerle avunuyorum. ’’ En ünlü isimlerle aynı sahneyi paylaşmış, usta saz üstadları ona çalmış. Nuri Sesigüzel, Cahit Peksaray, Barbaros Erköse, Şükran Ay, Yıldıray Çınar, Selami Şahin, Mediha Demirkıran, Hayko, Hayri Engin, Melahat Pars, Feridun Darbas, Ercüment Batanay... Tek tek sayıyor isimleri.
Kulis arkası yaşananları anımsıyor ardından. ‘‘Sahne sıram geldiğinde bir bakardım elbisem kesilmiş. Bir başka gün sanatçı hanımlardan biri iki numara büyük ayağıyla ayakkabımı giymeye çalışmış, 'Ne güzel, bir de ben deneyeyim' diye. Amacı belli. Ayakkabılarım patlasın da sahne alamayayım. Ama terlikle de olsa, çıkardım sahneye... ’’
Yaşam çok uzunmuş
Aşk üstün gelmiş şöhrete. 1973 yılında gelen evlilik teklifini çok düşünmemiş. ‘‘O zaman yapamadım, kaldıramadım şöhretin getirdiklerini. Aldığım çirkin teklifler, evliliğe doğru sürükledi beni.’’ Hocaları yalvarmış 'Evlenme' diye. Dinlememiş. ‘‘Geri dönüp bakıyorum da 'Değer miydi?' diye sormaktan kendimi alamıyorum. Yaşam meğer çok uzunmuş. Yeni anladım. ’’Sefalet sağlığını almış elinden. Ama sesini alamamış.
‘‘Deprem zamanı kira olan evim hasar gördü. Yalova Avşa gemisinde kaldım üçbuçuk ay. Acı dolu bakışlar önceleri yaraladı yüreğimi. Ama umutlarım, bir de hala ilk günkü gibi koruduğum sesim tüm servetim oldu. Onlar ayakta tuttu beni.’’ Prefabrike konuta yerleştirildiği ilk gün hıçkıra hıçkıra ağlamış. ‘‘Depolarda yaşadım. Gemi köşelerinde süründüm. Ama hiç ağlamadım. Hep umutluydum. Ama prefabrike eve gelip de yerleşince kendimi terkedilmiş hissettim. Sahne kapılarının artık bana sonsuza kadar kapandığını hissettim. ’’
Çınarcık'ın çok uzak olduğunu bilse de, keşfedilmeyi beklemekten vazgeçemiyor. 26 yıl önce, tam da şöhrete bir adım kalmışken ayrıldığı dünyalara geri dönmek istiyor. En sevdiği makam hüzzam makamından başlıyor söylemeye. ‘‘Gecenin matemini, aşkıma örtüp sarayım...’’