Güncelleme Tarihi:
“Keşanlı Ali Destanı”nda artık siz de varsınız. Öncelikle bize canlandırdığınız karakterlerden bahseder misiniz?
- İştar Gökseven: Ben ıhsan ıhya Onaran’ı oynuyorum. 55 yaşında, hırslı, istediği şeyleri elde etmek için her yolu mübah sayan, vaktiyle daha zengin olmak için cinayet işlettirmek dahil her türlü yasadışı yolu göze almış biri. Sevgi ilişkisi kurduğu tek bir kişi yok. Üzerine titrer göründüğü oğlunu bile incitmekten çekinmiyor. İstanbul’un kenar mahallelerinden birinde yokluk içinde büyüyen, daha çocukken para için inşaatlardan demir çalan ıhya, asıl servetini daha büyük çaptaki de kirli işlerden elde ediyor. İstanbul’un ileri gelen ailelerinden şekercioğlu’nun kızı Perihan’la evleniyor. Sınıf atlama hırsıyla, karısının ailesi üzerinden kendini cemiyete kabul ettirmeye çalışıyor. Bu nedenle oğlunu en iyi okullarda okutuyor, bir dediğini iki yapmıyor.
Simay Küçük Tuna: Benim karakterim de 50’li yaşlarında... Perihan, İstanbul’un önemli ailelerinden birinin tek kızı... Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde okurken vapurun 1. mevkiinde karşılaştığı ıhsan Bey’e aşık olup evleniyor. ıyi kalpli, çevresinde olan bitenleri pek algılayamayan, oğlunun hastalığına çok üzülen, gelininin onları terk edip gitmesi yüzünden kahrolan bir kadın. Aynı dernekte çalıştığı Letafet Hanım’a gittiğinde Zilha ile karşılaşıyor. Onun, eski gelini Nevvare’ye olan benzerliği Perihan Hanım’ı şoke ediyor. Kocasından gizli, Zilha’ya iş teklif ediyor ve onu yetiştirmeye başlıyor. Madam Olga’nın yardımı ile yetiştirdiği ve çok sevdiği Zilha’yı yeni imajı ile köşke yerleştirmesi, Perihan Hanım’ın kocasıyla kendi arasındaki tüm dengeleri alt üst ediyor.
İhsan İhya Onaran, ilerleyen bölümlerde birinci köprü projesi için Sineklidağ’ı yıkma planları içinde olacak sanırım...
- İştar Gökseven: Evet. Ama Sineklidağ olarak da görmüyor orayı; bir virane olarak bakıyor. Muhtara da çok iyi niyetli geliyor bu proje. Yani aslında para olsun da ne olursa olsun diye düşünüyor. Rant neredeyse, adam orada.
BU SETTE HUZUR VAR
Çekimlere başladınız... Nasıldı sete dair ilk izlenimleriniz?
- Simay Küçük Tuna: Çok iyi bir enerji var sette. Ben huzur buldum. Tam da böyle bir set istiyordum, denk geldi. Bir kere herkes işini sessiz sedasız yapıyor. Acele, bağırış çağırış, kıyamet yok. Mesela yemekhaneye girdim, 60-70 kişi var içeride, büyük bir sükunet içinde yemek yeniliyor. Ben çok işitsel olduğum için bunlara dikkat ediyorum. Sinirli bir insan sesi duyduğumda bile rahatsız olurum.
- İştar Gökseven: Evet aynen öyle... Sette tam anlamıyla huzur var.
Bu dizide yer almanız teklif edildiğinde ilk ne düşündünüz?
- Simay Küçük Tuna: Ben hemen kabul ettim. Çok istediğim halde konservatuvarda okurken bu tekst bana hiç denk gelmemişti. Dizi başladığında bu projede yer almak geçmişti içimden... Ama o sıralar “Bir Günah Gibi” adlı dizide oynuyordum.
- İştar Gökseven: Bana “Keşanlı Ali Destanı”ndan üçüncü kez teklif geldi. Daha önce kabul edememiştim.
Çünkü siz de “Leyla ile Mecnun”da rol alıyordunuz. Dizide Leyla karakteri öldü, peki sizin rolünüz devam edecek mi? Yoksa tamamen bu diziye mi daklandınız?
- İştar Gökseven: Evet, elde olmayan nedenlerden dolayı Leyla öldü. Ben hâlâ kadroya dahilim ama söz konusu “Keşanlı Ali Destanı” olunca yönetmenimiz bu projede de yer almama izin verdi. Her oyuncunun hayali olan bir tiyatro teksti sonuçta. ışin içinde Çağan Irmak da var. Bu arada biz Çağan’la o oyunculuk yaparken birlikte çalışmıştık.
Hangi projede?
- İştar Gökseven: “17:45” adlı bir filmde birlikte oynamıştık. şimdi o yönetmen koltuğunda, ben oynuyorum.
DİZİ SETİNDEN TİYATRO SAHNESİNE
Dizinin yanı sıra tiyatroda da var mısınız?
- Simay Küçük Tuna: Evet, benim “Temiz Ev” adlı oyunum sürüyor. Güzel bir Amerikan komedisi. Ilık ılık bir kadın oyunu da diyebiliriz. Orada doktoru oynuyorum. Kocası 67 yaşındayken göğüs kanseri bir kadına aşık oluyor, “Benim ruh eşim bu” diyor. Kocasının ruh eşine doktor olarak o bakıyor... Değişik bir oyun.
- İştar Gökseven: Benim de “Vahşet Tanrısı” adlı oyunum devam ediyor. Üç yıldır sahneliyoruz. Ama bu sene bitiririz gibi geliyor. Seneye de bir tiyatro projemiz var. Bir de geçen sene Ülkü Duru ile “Bay Hiç” oyununu oynamıştık.
Bu arada Ülkü Duru sizin eşiniz... Ama bunu çok az kişi biliyor sanırım...
- İştar Gökseven: Doğru, bizim evli olduğumuzu bilmezler. 22 senedir evliyiz.
Peki eşle aynı projede yer almanın avantajları ve dezavantajları neler?
- İştar Gökseven: Tabii ki zorlandığımız taraflar oldu. Ülkü çok çalışkandır, ben biraz tembelimdir. O devamlı prova yapılsın ister. Ben “Bir dur Allah aşkına ya” diye sitem ederim mesela... Başka bir sıkıntı olmuyor.