Kertenkeleler cirit atıyor, kefaller zıplıyor yılan balığı iskelede yürüyor, doğal hayat turizme hazırlananlardan daha meşgulKaplumbağalar, neden karşıdan karşıya geçer? Çin Mabet Ağacı’nın hareketli spermleri olabilir mi? Yavru Caretta Carettalar, büyüyüp yumurtlamaya hazır olunca, doğdukları sahile mi dönerler? Yılanbalığı, göç ederken yolculuğunun bir kısmında karadan da ilerler mi gerçekten? Böyle bir yolculuktu işte... Kırk yılda bir aklıma gelebilecek bu soruları, doğanın coştuğu Dalyan’da, gerçekten merak ettim.Dalyan’ın, deniz mi göl mü, her defasında beni yanıltan, sazlıklarla dolu labirentlerinde, ne gök, ne yer, ne de su yerinde duruyor. Halkın ‘şerbet akıyor’ dediği, çam ağaçlarının gübresiyle yağan, bereketli yağmurların ardından, doğa yeniden coşuyor, Kaunos harabelerinde çeşit çeşit kertenkele cirit atıyor, kefaller zıplıyor, yakalanan yılan hayat mücadelesi verirken yuttuğu balığı olduğu gibi çıkarıyor, Caretta Carettalar, İztuzu’nda yumurtlamalarına yakın kanalda dolaşıyorlar... Doğal hayat burada, turizm sezonunu açmaya hazırlanan Dalyan halkından çok daha meşgul.YEDİ YAŞINDA, ÖRDEKLERİ GÜVERCİNLERİ VE SERASI VARİtiraf ediyorum, Dalyan kanıma girdi... Happy Caretta Hotel’in sahipleri Münir ve İlknur’la tanıştıktan sonra, bu daha da ıstıraplı bir hal aldı. Yedi yaşında, tavukları, ördekleri, güvercinleri ve bir de serası olan kızları Bigem’den, doğa üzerine dersler aldım, kauçuk çizmeler giyip, Münir’le birlikte sazlıkların arasındaki bataklıklarda teke (çalı karidesi) süzdüm, İlknur’un arabasına biner gibi teknesi Mık Mık’a atlayıp, tek başına açılmasını sonra da ailesini doyuracak kadar balıkla dönmesini izledim... ‘Duyuyor musun, kızım teneffüse çıktı şimdi’ diyor Münir, göl kenarında otururken. Burada yaşam, gölden insana, insandan göle yansıyor. Dalyan’da, sazlıkların arasında, pancar motorunu durdurup, deniz kırlangıçlarını dinlemek de mümkün, ilkokul müdürünün öğrencilerine konuşmasını duymak da... Turist dolu bir tur teknesi geçerse kanaldan, peşinden de torununu okula götüren ninenin küreklerine asıldığı bir kayık geçebilir...Teknenin içinde, kanaldan Akdeniz’e doğru ilerliyoruz. Bilal Kaptan,
Balık Kapısı’ndan geçerken, Dalyan’da işlerin nasıl yürüdüğünü anlatıyor; ‘denizde yaşayan kefaller, yumurtlama dönemlerinde, daha emniyetli ve ılık buldukları göle gelirler. Yumurtladıktan sonra, tekrar denize dönmek istediklerinde, bu kapı kapatılır ve hepsi balık havuzlarına yönelirler. Yılda 400- 450 ton kefal yakalanır. Burada, bütün balıkçılık Dalko’nun (Dalyan Kooperatifi) denetiminde. Üyelerine, yılda 20’şer kilo bedava balık dağıtır, hasılattan da pay verir. Bizde teknesi olan, aynı zamanda pansiyonculuk yapar, bar işletir, arıcılık yapar ya da zeytini vardır...’İztuzu kumsalına geldiğimizde, kanal Akdeniz’e açılıp, özgürlüğüne kavuşuyor. Bu anın en sadık şahidi, gece gündüz İztuzu Telekom İstasyonu’nda görev yapan, Muşlu Suphi Bey. Köyceğiz- Dalyan deltasının akla sığmaz manzarası, bir zaman sonra ‘sıkıcı’ olmuş onun için. Halk arasında ‘Radar’ olarak bilinen bu kartal yuvasında yaşayan ve bir hafta boyunca aşağı inmeyen Suphi Bey, uzaktan gördüğü kara parçasını önce Marmaris sanmış, sonra Rodos olduğunu öğrenmiş. Aramızdaki tel örgülere rağmen, bu rüzgarlı kaya parçasının uzandığı olağanüstü coğrafyaya karşı, sıradan hayat bilgileri alışverişinde bulunuyoruz. Münir’le otelin iskelesinden kaya mezarlarını seyrediyoruz. Dolunaya kadar orada kalıp kalamayacağımı soruyor. Otelde sabah çıkıp akşam dönen, sürüngen meraklısı, yabancı bir grup kalıyor. Yalnız küçük bir sorun var; her sabah temizlik sırasında, bu grubun odalarında, yastıkların kılıflarının çıkarılmış olduğunun farkına varıyor. Yenileri konuyor, ertesi sabah kılıflar yine yok. Münir’in bu muammayı çözmesi bir düzine yastık kılıfına biraz da zamanına mal oluyor. Sonradan, bu grubun, buldukları canlıları, yastık kılıflarına doldurarak otele getirdiklerinin farkına varıyor. Birçok pansiyonda, henüz yaz olmadan, Dalyan kalabalıklaşmadan, buranın doğal hayatını incelemeye gelen ve haftalarca kalan yabancılar var. Kilometrelerce yürüyor, pansiyonlarına daha önce hiç görmedikleri canlılarla dönüyor, büyük bir coşkuyla bunları inceliyor ve doğaya tekrar salıyorlar. KAUNOS ASLANI VE KÖYCEĞİZBundan iki bin yıl önce, Kaunos’u temsil eden ve bugün Köyceğiz’in sembolü olarak meydandaki çay bahçesinin girişinde duran, Kaunos
aslan heykelinin önünden geçerek, göl kıyısına doÄŸru ilerliyorum. Aslan, saÄŸ pençesiyle, Kaunos’a düşman medeniyetleri temsil eden öküz kafasını eziyor. Bugün KöyceÄŸiz’deki bu sakin yaÅŸam, bir zamanların ünlü liman kenti Kaunos’ta olup bitenlere bir ipucu olamayacak kadar uzak.1940’lı yılların sonuna kadar, böylesine güzel bir doÄŸanın bedeli olarak, Dalyan ve çevresi sıtmayla yaÅŸamak zorunda olan bir bölgeydi. Kaunos da tarihi boyunca sıtmadan çok çekti. Sıtmanın kökü kazındı ama sivrisineklerinki kazınamadı. Kabullenmeseler de Kaunoslular’ın kendilerine ‘yeÅŸil benizli’ dedirtecek kadar hasta görünmelerinin nedeni de buydu. Hellenistik devrin arp ustalarından Stratonikos’a mal edilen küçük bir öykü, bu acıyı ve halkın kabullenmeyiÅŸini anlatıyor. Stratonikos, Kaunos sokaklarında, ‘yeÅŸil benizli’ insanların yürüdüğünü görünce; ‘insanların ömrü de yapraklarınkine denkti’ demiÅŸ. Halk, bunun kendileriyle alay etmek olduÄŸunu söyleyince de karşılık vermiÅŸ; ‘etrafta cesetler dolaşırken, bu kente hastalıklı diyerek, o denli küstah mı olmalıydım.’KöyceÄŸiz Gölü kıyısında, çimenlerin üzerine oturmuÅŸ bir grup öğrenci, saz çalıp türkü söylüyorlar. Göl, sabah olduÄŸu kadar çarÅŸaf gibi deÄŸil artık. Kordon’da aÄŸaçlar sallanıyor, balıkçılar oltalarını zaptetmekte zorlanıyor, bisikletliler yalpalaya yalpalaya ilerliyorlar. KöyceÄŸiz Naip Hüseyin Lisesi öğrencileri, dersleri boÅŸ kalınca, her zaman yaptıkları gibi, gölün kenarında toplanmışlar. KöyceÄŸiz’in, genç ruhları tatmin edecek, en çok yaÅŸam belirtisinin olduÄŸu yer, bu kıyılar. Kızlı erkekli bu grubun çoÄŸunluÄŸu, her sabah servise binerek, yaÅŸadıkları civar köylerden geliyor. Onlara göre, bu gölün kıyılarında yaÄŸmur da güzel, güneÅŸ de. GEZGÄ°N PALMÄ°YEBir baÅŸkasının, tamamıyla yabancı dünyasına adım atmanın en iyi yanı, sıfırdan baÅŸlamanın bazen ne kadar hoÅŸ olabileceÄŸini hatırlamak, galiba. Dr. Ragıp Esener’in, 12 yıl içinde 60 dönümlük bir bataklıkta yarattığı ve çoÄŸunu ilk kez gördüğüm subtropik ve tropik bitkiler arasında böyle hissettim. KöyceÄŸiz Gölü kıyısından Ekincik Koyu’na doÄŸru yol alırken, yolun alışıldık manzarasından sivrilen, uzun bir palmiye aÄŸacı göze çarpar. Gezgin Palmiye’dir bu... Genel cerrahlık yapmaya baÅŸladığı ilk yıllarda, dört sene boyunca Zambiya ve Ä°ngiltere’de görev yapan Ragıp Bey’in kurduÄŸu Palmiye Merkezi’nin tabelası bu palmiye aynı zamanda. ÇeÅŸitli nedenlerle üç kere yer deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, sonunda buraya yerleÅŸmiÅŸ. Dondurucu soÄŸuklara, göl taÅŸkınlarına ve kavurucu sıcaklara raÄŸmen, Ragıp Bey bu vahayı canlı tutuyor. Onu dinledikçe, buradaki bitkilerin her birinin aslında birer karakter olduÄŸunu düşünüyorum; ‘Gövdesindeki baÅŸtan aÅŸağı gül dikenine benzer dikenleri görüyor musun? Bu aÄŸaçlara, Maymun Çıkamaz deniyor. Bunlar da Sikas; 300 milyon yıldır hemen hemen hiç deÄŸiÅŸime uÄŸramamışlar. Yeryüzündeki en eski bitkilerden olduklarından, bunlara ‘yaÅŸayan fosiller’ deniyor. Tekila içkisi bu bitkiden yapılıyor. Starliçe, Güney Afrika kökenli ve erkeklere verilen tek çiçek...’ Yürüyoruz... Dünyada hareketli sperme sahip, iki bitkiden biri olan Çin Mabet AÄŸacı’nın, Mısırlılar’ın kağıt yaptığı Papirüs’ün, dünyanın en dayanıklı palmiyesinin yanından geçiyoruz. Ragıp Bey, yere eÄŸilip limon otu koparıyor. Kısa bir süre sonra, limon çayını önüme koyuyor ve ‘DoÄŸu Afrika’da bu çaydan içilirse, sivrisineklerin gelmeyeceÄŸine inanılıyor’ diyor. Hayat fışkıran Dalyan, günbatımının ardından, mavileÅŸmek üzere... Happy Caretta’nın yanındaki pansiyondan akordeon sesi geliyor. Bigem, kulağıma eÄŸilip, ‘Alman bir kadın bu, her sene gelip çalar’ diye fısıldıyor. Sonra, mandalina aÄŸacına doÄŸru koÅŸarak bir yaprak koparıyor. Anladığımdan emin olmak için, göstererek, ‘eze eze kokla’ diyor. AğırlaÅŸan oltaların ucundan, zil sesi geliyor. Yakalanan yılan balığı, iskelede yürüyor... BEN OLSAYDIM BUNLARI YAPARDIMDolunayda, Happy Caretta’nın iskelesinden, kaya mezarlarının suya yansımasını izlemekÄ°ztuzu’nda, denizin tuzlu suyundan çıkıp kanalın tatlı suyuna girmekBir akÅŸamüstü, Kaunos antik kentine yürümekKöyceÄŸiz Gölü’nde sazlıkların arasındaki doÄŸal yaÅŸamı izlemek ve dinlemekÄ°ztuzu Plajı’nda, 5.5 km. boyunca yürümekRadar’a çıkıp, Dalyan- KöyceÄŸiz havzası üzerinde uçuyormuÅŸ gibi hissetmek Kanaldan Akdeniz’e açılıp, Delik Ada koyunda denize girmekDalyan’da su yüzüne çıkıp nefes alan Caretta Carettaları izlemek Zakkumlar açtığında, bisikletle Dalyan’dan Ä°ztuzu Plajı’na gitmekAyışığında, yakamozların içinde, kürek çekmekPalmiye Merkezi’nde, daha önce hiç görmediÄŸiniz bitkilerin hikayelerini öğrenmekGünlük aÄŸaçlarıyla çevrili Yuvarlak Çay üzerindeki salaÅŸ, çardak lokantalarda alabalık ya da tandır yemekÄ°lk rafting denemesini, Dalaman Çayı’nda yapmak Ä°ki kıyı arasında yolcu taşıyan köylü kadınların kayığında, karşıya geçmekBir gece, sadece yöre halkının bildiÄŸi tenha bir çamur banyosuna girmek.Â
button