Güncelleme Tarihi:
Programın adı Hit Song Science (HSS), şirketin adı Polyphonic HMI, bir büyük şirketin Berselona merkezli alt-şirketi.
HSS, size bir şarkının ‘tutma şansını’ 20 farklı kriteri dikkate alarak hesaplıyor.
Gülmeyin, Sony Music ve Universal parayı bayılıp, stüdyolarını bu programla donatmışlar bile.
30 yıldır meşhur Billboard listelerine girmeye hak kazanan 1,5 milyon parçayı tarayarak, inceleyerek bir matematik model oluşturmuşlar.
Tabii burada söz konusu olan, sadece ve sadece ticarî başarı (şansı), parçaların kalitesi dikkate alınmıyor.
Şirketin internet sitesine giriyorsunuz, tek parça için 40,74 Avro ki ceman 70 Niyu Törkiş Lira eder, bütün bir albüm için de 4.000 Avra (6.800 YTL) toka ediyorsunuz, şarkınızı gönderiyorsunuz, program 24 saat içinde size bir not veriyor.
> 7 Köşeyi döndünüz
< 4 Yürrü, ense traşını görelim!
Şaka değil. HMİ mesela genç bir Amerikalı şarkıcının ‘Come away with me’ adlı parçasının büyük iş yapacağını bilmiş. Norah Jones’un daha adını bile bilen yokmuş o tarihte. Ardından Maroon 5’i de bu anlamda ‘keşfetmiş’ bu program.
Program, müzik radyolarının ‘playlist’ oluşturmasına da yardım edecekmiş.
Ha, bu arada programın ‘affinity value’ fonksiyonu... melodi hırsızlığını da engelleyecekmiş.
Şirketin başkanı Mike McCready “Tıpta X ışını neyse, müzikte de HSS odur” diye iddialı konuşuyor, “X ışını tıbbın yardımcısıdır ama doktorun yerini tutmaz, kulak ve içgünü çok önemlidir!”
Zaten program şarkı sözlerini ve görseli dikkate almıyor. “Bir şarkının satışını etkileyecek skandalları (Serge Gainsbourg-Jane Birkin ikilisinin erotik ikilisinin şarkısı Je t’aime moi non plus gibi, yahut Sex Pistols’ın God Save the Queen’i gibi), şarkıcının ölümünü (Otis Redding’in Sittin’on the Dock of the Bay şarkısı yahut John Lennon’ın Woman’ı gibi) yahut da bir ölümün ticari malzeme olarak kullanılmasını (Elton John’un ‘Lady Di’ versiyonu Candle in the Wing’i gibi) hesaba katmamız mümkün değil.” Aynı şekilde şarkıya verilecek medya desteğini de...
*
Tabii ki aklıma geldi, bütçem elverseydi, bir iki Türk şarkısını deneyecektim. Vallahi imkanınız varsa siz yapın.
Hani klasik bir fıkra vardır, mükemmel bir bilgisayar geliştirilmiş, her ülkeden ziyaretçiler gelmiş, herkes en akla gelmedik soruları soruyor, bilgisayar şıppadanak cevap veriyor. Bir Türk eğilip kulağına bir soru sormuş, bilgisayar üç beş dakika durmuş, ardından başlamış çalışmaya, ama beş dakika, on dakika, yarım saat, bir saat, bir türlü cevap veremiyor, yüz milyonlarca dolara mal olan bilgisayardan dumanlar çıkmaya başlayınca teknisyenler koşup Türk’ü yakalamışlar:
- Kardeşim sen bu bilgisayara ne soru sordun da kafayı yedi Allah aşkına?
- Bir şey sormadım yahu, ‘Ne var ne yok?’ dedim...
Mesela, sorun bakalım bu kendini İMÇ zanneden bilgisayar programına, şu şarkıların ticari başarısı için ne cevap verecek:
Tutî-i mucize guyem ne desem laf değil / Çerh ile söyleşemem âyinesi saf değil / Ehl-i dildir diyemem sinesi saf olmayana / Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil (Buhurîzâde Mustafa Efendi yani Itrî)
Yine bir gül-nihâl aldı bu gönlümü / Sîm-ten, gonca-fem, bî-bedel ol güzel / âteşin ruhleri yaktı bu gönlümü / Pür-edâ, pür-cefâ, pek küçük, pek güzel (Hammamizade İsmail Dede Efendi)
... demiyorum, bu klasik güzellerin zaten “çok satan” olması ihtimali yok Türkiye’de de, şunları bir deneyebiliriz mesela:
Özlemişsin besbelli tenimi / Sarılmandan belli kıracak mısın belimi / Çok canım acıdı çeksene elini / Özledin mi diye sorsana bir bana / Ama nerede, ayılık var senin hamurunda / Önümüzdeki 10 yıl unutamazsın beni belli daha (Ayşe Hatun Önal)
Yahut:
Kaldıramazsan kaldırırlar gülüüüm / Benim koltuğum mis gibi kokuyor / Anneni bizim eve gönder / Şu koltuğu sizin eve aldır… (Banu Alkan)
Eğer bu program, bu şarkıları tutturursa, işte o zaman helâl olsun derim...