Güncelleme Tarihi:
Heraklitos’un meşhur sözüne gönderme yapan ‘Aynı nehirde bir daha’ başlıklı sergi, kişinin bedeniyle ilişkisini, aynı anda hem gören hem de görülen olma özelliğini araştıran fotoğraflara yer veriyor. Birebir boyutlardaki fotoğraflarda gördüklerimiz, sanatçının yakın arkadaşları ve akrabalarından başkası değil aslında. Sergiyi, yaşadığı New York’tan İstanbul’a gelen Meltem Işık’la ilk kişisel sergisini konuştuk.
- Neden insanların bazı parçalarını büyüterek böyle bir seri oluşturdunuz? Neydi kafanızı kurcalayan?
- İşin özünde, kendimizi hiçbir zaman ayna ya da fotoğraf gibi harici araçların yardımı olmaksızın görememek vardı. Kendimizi görüşümüz her zaman boyundan aşağısı ile sınırlı. Kendimizi hiçbir zaman başkalarını gördüğümüz gibi göremiyoruz. Sırtımızı ya da kalçamızı da kısmi olarak görebiliyoruz ancak. Kendimizi algılayışımız ile dışarıdan algılanışımız arasında bazen büyük farklar olabiliyor. Bu serideki işlerde, insanın kendinde görebildiği detaylar ile vücudunun bütünü arasında birtakım oyunlar oynuyor, ilişkiler kuruyorum. Bu da kendi gördüğümüzle dışarıdan görülen arasındaki benzerlik ve farklılıklarla bağlantılı.
- ‘Aynı nehirde bir daha’ demenizin sebebi nedir?
- Serginin başlığı, Heraklitos’un aynı nehirde iki defa yıkanılmayacağı sözüne gönderme yapıyor. Aslında çekim aşamasında yaşanan sürece ilişkin bir başlık bu. Bu fotoğraflar bir seferde çekilmedi. Modeller birkaç defa geldiler stüdyoya, çok meşakatli bir süreçti. Önce çeşitli beden parçalarını, sonra boş bir beze bakan modelleri çektim. Bu deneme çekiminden sonra hangi detayları ne kadar büyüterek bez üzerine basacağıma ve bu detayı hangi pozisyonda duran modelle birlikte kullanacağıma karar verdim. Nihayet son aşamada, modelleri gerçekten kendi bedenlerinin büyütülmüş bir detayına bakarken çektim. Aslında daha önceki çekimlerde aldıkları pozisyonlardan birinde durmalarını istiyordum, ama yaşanmış bir anı yeniden yaratmanın imkanı yoktu. Böylece o anı yeni bir şekilde yaşamanın ve bu anı yakalamanın peşine düştük.
ARKADAŞLARI VE AKRABALARI MODELLİK YAPTI
- Birlikte çalıştığınız modeller profesyonel miydi?
- Hayır, hiçbiri profesyonel değil. Bir kısmı yakın arkadaşlarım, bazıları da akrabalarım. Profesyonel bir model parasını alır, kendisinden isteneni yapardı. Amatörlerle yaptığım bu çekimde beni en çok hayran bırakan ise, modellerin katkısı ve fikren gösterdikleri açıklık oldu. Sonunda ne olacağını bilmeden bana poz vererek büyük cesaret gösterdiler. Onları daha önce hiç öyle görmemiştim... Her birinin nasıl göründüğü, nasıl durabildiği ve fotoğrafını çekmemi istediği ya da izin verdiği yerler işin gidişatını değiştirdi ve geliştirdi. Çekimlerde, mutlaka şu pozu çek diyenler de oldu. Böylece, hiç aklımda olmayan fotoğrafların da yolu açıldı. Bu açıdan modellerin katılımını çok değerli buluyorum.
- Çekimlerde zorluklar oldu mu?
- Başlangıçta kafamda belli fikirlerle çekimlere giriyordum. Sonra modellere hakikaten bakmaya başladım. İlk defa gördüğüm bir şeye bakar gibi... Sıradanlığın içinde farklılıklar görmeye; modeller sayesinde kendi düşüncemin sınırlarını aşıp, aklımla yapamadığımı gözümle yapmaya başladım. Böylece daha beklenmedik fotoğraflar yakaladım. Her modelin kendine mahsusluğu tüm çekimleri birbirinden başka ve özel kıldı.
- Sanatçı, kişinin bedeniyle ilişkisini araştırırken, kendi bedeniyle olan ilişkisi üzerine de düşünüyor mu?
- Çekimlerde bakarken kendi bedenimle ister istemez kurduğum ilişkiye benzer bir ilişkiyi, galeriye gelip fotoğraflara bakacak izleyicilerin de hissedebileceğini düşünüyorum. Kendinde baktığın yerlere, bazen de kendinde olmayan bir şeye, örneğin bir doğum lekesi veya bene daha dikkatli bakıyorsun. Kendinle kıyaslıyorsun, kendi üzerine yansıtıyorsun..
NEFES ALAN ÜÇ BOYUTLU KONSTRÜKSİYONLAR
- Fotoğrafların heykelle yakından ilişkili olduğunu söylüyorsunuz. Hangi açıdan?
- Benim için öyle, herkes aynı şekilde düşünür mü bilmiyorum. Çünkü fotoğrafları çekerken, bu insanları yaşayan, nefes alan, kendine dair düşünceleri olan üç boyutlu konstrüksiyonlar olarak gördüm. İşlerin bitmiş halleri fotoğraf olarak vücut bulmuş olabilir ama üretim aşamasında tıpkı birer heykel gibi, her açıdan inceledim onları. Aslında fotoğrafların birebir boyutta olmasının da büyük etkisi var, tabii. Böylece, tıpkı heykelde olduğu gibi, izleyici işlerle aynı mekanı paylaşıyormuş hissi duyuyor.
Meltem Işık’ın ilk kişisel sergisi ‘Aynı nehirde bir daha/ Twice into the stream’ 31 Mart tarihine kadar Galeri Nev’de, Pazar ve Pazartesi günleri hariç her gün saat 11.00-18.30 saatleri arasında izlenebilir. Adres: İstiklal Caddesi Mısır Apartmanı No.163 Kat.4 D.23, Beyoğlu. (212) 252 15 25.
FOTOĞRAFÇIYIM DEMEK KOMİK GELİYOR
Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü mezunu olduğum için zaten sanatla çok ilgiliydim. 2000-2008 yılları arasında New York’ta yaşadım. O süreçte, kültürel ve sanatsal aktiviteler düzenleyen birçok kurumda çalıştım. Brooklyn Müzesi’nde tasarımcı olarak dört sene çalıştım, mesela. 2008’de İstanbul’a dönüp Sabancı Üniversitesi’nde Görsel Sanatlar alanında yüksek lisansımı tamamladım. 2011 yılına kadar uzanan bu üç senelik süreçte sanat üretimine başladım. Önce heykel yapıyordum, heykellerin fotoğrafını çekerken de bu seri fikri gelişti kafamda. Fotoğrafçıyım demek komik geliyor aslında bana. Bu işler fotoğraf olarak çıktı ortaya ama bundan sonrakiler ne olacak bilemiyorum. Nereye varacağını bilmeden üretmek, sonu belli olmayan bir yolculuğa çıkmak, sanatı değerli kılıyor benim için. Yani, bundan sonra ne olacağını ben de bilemiyorum. Yeni bir şey yapmanın bütün heyacanı ve güzelliği de burada benim için.
Genç sanatçı Meltem Işık, 1977 yılında Ankara’da doğdu. New York’ta yaşayan Işık, bir yandan grafik tasarım alanında çalışmalarını sürdürürken, bir yandan da özellikle heykel ve fotoğraf ağırlıklı ve farklı disiplinlere odaklı sanat üretimine devam ediyor. ‘Aynı nehirde bir daha’ Işık’ın ilk kişisel sergisi. Bundan evvel, geçtiğimiz sene Siemens Sanat’ın organize ettiği yarışmayla ‘Sınırlar Yörüngeler 09’ sergisine katılmış ve Galeri Nev’de gösterilen sergide yer alan seriye ait iki çalışması Contemporary Istanbul’da sergilenmişti.