Güncelleme Tarihi:
Ayşe Hatun Önal beş yıl önce "Çeksene Elini" dediğinde onun müziğiyle dans edenler de, burun kıvıranlar da oldu. Şimdi "Sustuysam" albümüyle yola devam eden Önal, Elle'e verdiği röportajda "İyi para kazanıyordum ve kariyerimde iyi bir noktadaydım. Ama iç dünyamda mutsuzdum. Sahip olduğum her şeyi bırakmak, sıfırlamak, yeniden başlamak istedim" dedi.
Kendimi bir bina gibi yeniden inÅŸa ettim
AyÅŸe Hatun Önal bundan beÅŸ yıl önce "Çeksene Elini" dediÄŸinde onun müziÄŸiyle dans edenler de, burun kıvıranlar da oldu. "Sustuysam" albümüyle yoluna devam eden Önal, Elle dergisine verdiÄŸi röportajda "Kendimden uzaklaÅŸtığım üç-dört yıllık bir dönem vardı ve bundan çok rahatsızdım ama belki de o dönemi de yaÅŸamam gerekiyordu" dedi.Â
Dört yıldır üzerinde gece gündüz çalıştığınız bir şey bitti. Albüm çıktıktan sonra büyük bir boşluk hissettiniz mi?
- Hayalim bütün şarkıları kendim yapmaktı, albüm yüzde yüz benim olmalıydı. Fakat bilmediğim bir ortama dalmaktan ve çok yeni tarzlar denemekten dolayı sıkışmalar yaşadım. Bu tarz altyapılarda Türkçe söz oturtmak çok zordur, bu iş
Kendinizi sahnede rahat hissediyor musunuz?
- Bana ait olan alanlarda çok rahatım ama başkalarının alanlarında çok rahatsız hissediyorum. Kalabalık TV programlarında rahat edemiyorum. "Neden konuşmuyorsun" diye soruyorlar, soğuk bulanlar da oluyor, ama içimden konuşmak gelmiyor.
Bir ’kontrol merakı’ durumu var mı?
- Var. Her konuda kontrolün yüzde yüz bende olması gerekiyor. Pop veya fantezi müzik yapabilirdim ama kimsenin denemediği, bayrağını elime alıp taşıyacağım bir tarz seçtim. Kendi yolumu yarattım.
Burnunun dikine giden biri misiniz?
- Öyle değil de, iç sesimi dinliyorum. Yaratıcılığımın farkına vardım ve potansiyelime inandım desek daha doğru.
Potansiyelinizin farkına nasıl vardınız?
- Müziği çok sevmemle paralel bir durum. İçinizde var olan bir şeyin mutlaka farkına varırsınız. Ben dört-beş yaşlarındayken bir düğüne gittiğimde, "Ne olur beni sahneye çıkarın" derdim. Annem, "Sana defalarca kızmama rağmen her gittiğimiz yerde bir şekilde sahneye çıkmayı başarırdın" diyor.
Åžimdi ne diyorlar?
- Şaşırıyorlar. Bu kadar yetenekli olduğumu düşünmemişlerdi herhalde. Lisedeyken yazdığım sözleri noterde tasdikletip Emre Müzik’e gönderiyordum, beğenilmedi ama...
İnsan yaratıcılığını ortaya koyduğunda daha güvenli mi oluyor?
- Doğru, kendine daha çok güvenmeye başlıyorsun ve daha rahat bir insan oluyorsun. Artık özellikle kendime karşı daha bir pozitifim. Kendimi keşfetmek iyi geldi bana. Aslan burcuyum ve burçlara inanıyorum; cesaret, yaratıcılık ve liderlik vasıfları var bende.
Bazen dışarıdan gelen gürültü yüzünden iç sesinizi duyamayabiliyorsunuz.
- O seslerin çok fazla yükseldiği dönemlerde hemen geri çekilirim. Bazen 15 gün kimseyle görüşmeden kendimle baş başa kalarak iç sesimi dinlemeye çalışırım.
Modellik tamamen bitti mi?
- Zaten toplasan üç-dört sene modellik yaptım. 1999’da güzellik kraliçesi seçildikten sonra, bir buçuk yıl hiç modellik yapmadım. 2003’te ilk albümüm "Çeksene Elini" çıktıktan sonra da podyum tamamen bitti. Artık sadece reklam filmleri ve kampanyalar şeklinde devam eder.
- Podyumda sevmiyorum ama dergilere çekim yapmayı seviyorum. Bu işi tek başıma icra ettiğim zaman keyif alıyorum.
Hiç modellikte daha büyük bir kariyer hedeflediniz mi?
- İtalya, Fransa, Amerika’da şubeleri olan dünyanın en büyük dört ajansından biri Women buradaki defile görüntülerimi izlemiş, beni İtalya Moda Haftası’na çağırdı. Gittiğim hafta taksiler grevdeydi ve çok soğuk bir kıştı. Ertesi gün ajansa söylemeden, Paris’te alışveriş yaptım. Bu arada "Çeksene Elini" patlamıştı ve MTV’deki World Chart Express’te listeye girmişti. Paris’ten Milano’ya geldim, bavullarımı aldım ve kimseye haber vermeden Türkiye’ye döndüm.
Madem modelliğe hiçbir zaman çok bayılmadınız, neden müzikle değil de modellikle başladınız?
- Çalıştığım zamanlar en çok iş yapan üç isimden bir tanesiydim. O kadar çok teklif geliyordu ki, reddetmek de nankörlük olurdu. Adana’da liseyi bitirdikten sonra İstanbul’a geldim ve akrabalarımın gözetiminde bir holdingde çalışmaya başladım. O sıralar iş İngilizcesi için Londra’ya gitmeyi planlıyordum. Birtakım karışıklıklar oldu ve son gün güzellik yarışmasına katılmaya karar verdim. Zaten bana küçüklüğümden beri hep, ’Geleceğin Türkiye Güzeli’ derlerdi.
Yaratıcılığınızı başka bir alanda da göstermek ister misiniz?
- Önemli yönetmenlerden dizi ve sinema teklifleri alıyorum. En son Zeki Demirkubuz’la görüştük, bakalım...
Eleştiriye ne kadar açıksınız?
- Umursuyor gibiyim ama hiç umursamıyorum. Müzikal anlamda vizyonu geniş olan kimseden kötü eleştiri almadım. Herhalde modellikten geçiş yaptığım için garipsendim.
Sizdeki ruhsal uyanışla müzikal uyanış aynı zamana mı denk geldi?
- Kendimden uzaklaştığım üç-dört yıllık bir dönem vardı ve bundan çok rahatsızdım ama belki de o dönemi de yaşamam gerekiyordu. İnsan kendini ruhsal olarak geliştirdikçe yaratıcılık ortaya çıkıyor. Hayatın kendi içinde döngüleri var, ben inişi de yaşadım. Şimdi her anlamda çok daha büyük bir çıkışa geçtiğime göre, demek ki bu çıkışı yaşamak için o inişi yaşamalıymışım.
İnişi nasıl yaşadınız?
- Herkesin inişi kendinde işte. İsteyerek yaşadığım bir şey. İyi para kazanıyordum ve kariyerimde iyi bir noktadaydım. Ama iç dünyamda çok mutsuzdum. Ve o an sahip olduğum herşeyi bırakmak istedim. Sıfırlamak istedim. Yeniden başlamak istedim.
Çalışmadan mı yaşadınız?
- Çok sıkıştığım zaman senede iki defileye çıktım, o bana yetti. Standart manyağı biri değilim. Çok rahat bir milyon dolar da harcayabilirim, bir milyarla iki ay da yaşayabilirim. Yeniden bir bakış açısı ve duruş edinmem için derinlemesine yaşamam gerekiyordu. İnsanın ruhsal inşası da, yeniden bir bina yapmak gibi aslında. Bu sefer güzel bir balkonu olsun diyorum mesela. Bu süreçte çok seyahat ettim. Geçen yaz yarım dünya turu attım diyebilirim.
Yalnız başınıza seyahat edier misiniz?
- Ederim. Her gittiğimde vizyonumun geliştiğini fark ediyorum. Peru taraflarını çok merak ediyorum, enerjisinin çok yüksek olduğunu duydum. Ruhsal gelişme tekniği üzerinde araştırma yaptığım için oradaki bir kabilenin peşine düştüm. Meksika’daki eski tapınakları ve Brezilya’nın yağmur ormanlarını görmeyi çok istiyorum.
Özgürleşme ve kendinizi bulma süreciniz kolay olmadı herhalde?
- Çok sancılı oldu. Birtakım zorluklara göğüs gerebilmek çok önemli. Hayat değişim üzerine kurulu. Ne kadar çok duvar örerseniz örün, hayat o kadar duvarları kırmak için savaşır.
Dört yıl önceki Ayşe Hatun’dan hiçbir şey kalmadı mı?
- Sekiz ay öncesinden de bir şey kalmadı, bir yıl öncekinden de bir şey yok. Bence akışa bırakmak en güzeli. Kendinizde hoşlanmadığınız şeyleri atıp, hoşunuza giden şeylerle yolunuza devam etmek lazım.
Neleri attınız bagajdan, neler kaldı?
- Sürekli bir şeyleri atıp yenisini alıyorum. Eskiyen fikirlerin yerine yenileri geliyor. Arkadaşlıklarımı idare etmek gibi bir durum da yok. Bedeninizi bile muhafaza edemiyorsunuz ki, neyin inatlaşması bu? Yaşadığım çoğu olumsuz şeyi de hatırlamam ben. Onları hafızada canlı tutmak bedene çok zarar verir.
Gay birini sevgilim diye yazdılar
Magazin dünyasından nasıl sıyrıldınız?
- Çok zor oldu, bir sürü gazeteciyle mahkemelik oldum ve çoğunu da kazandım. Modelleri kolay malzeme olarak görüyorlar, her türlü masa başı uydurma haberi yapıyorlardı bir dönem. Hiç unutmuyorum, uzun süre gay bir arkadaşımı sevgilim diye yazdılar. Sonunda çocuğun gay olduğunu söylemek zorunda kaldım.
Çoğu insan antipatik olmamak için bu tür şeylere pek girişmiyor.
- Üretken bir insansanız, kimseden korkmanıza gerek yok. Geçen sene Gani Müjde’nin programına katıldım, Burak Kut da vardı. Yedi ay bizi sevgili diye yazdılar.
Beraber olduğunuz insan bu haberlerden rahatsız olmuyor mu?
- Ya işin komik tarafı, çok çok uzun zamandır hayatımda kimse yok.
Ne kadar zamandır?
- Bir yıldır.
Eskisi kadar gece dışarı da çıkmıyorsunuz değil mi?
Gece hayatım olabildiğince az, içkiden çabuk etkileniyorum. Kulüplerde müzik dinlemektense belli festivalleri takip etmeye çalışıyorum. Başarılı DJ’leri izliyorum. Ormana çıktığım bir ekiple tırmanış ve yürüyüş yapıyoruz. Seneye Ağrı’ya tırmanacağız. Bazen kitaplarda okuduğum ama anlayamadığım şeyler oluyor. Hayata geçirmekte zorlandığım bu bilgiler üzerinde çalışabileceğim dünyadaki en önemli insanı buldum. Eylülde Türkiye’ye yeniden geliyor.
İKİ YIL ÇOK AĞIR BİR İLAÇ KULLANDIM
Kendinize iyi bakıyor musunuz?
- Spor ve beslenmeyle ilgili çok titiz bir beş sene geçirdim. Haftanın beş günü dört ayrı spor yaptığım bir dönem oldu. Çok üstüne gitmeme gerek yok, doğal ve güzel bir insanım. Bazen bir ay manikür yaptırmadığım oluyor, televizyon programlarında bile fondöten kullanmıyorum. Modellikte saçlar sürekli değişiyor, makyaj doğal güzelliğinizi örtüyor. Genç yaşınızda profesyonellere teslim oluyorsunuz ve bunu doğru bulmuyorum. Saçlarımı kısacık kestirdim, iki yıl boyunca hiç boyamadım, hatta doğru düzgün fön bile çektirmedim. Kozmetikler cildimi bozduğu için Roaccutane adlı çok ağır bir ilaç kullandım. İki yıldır cilt bakımı yaptırmıyorum, kozmetik falan da kullanmıyorum, doğal yağlara döndüm.
Â