Kendimi keÅŸfetmek için Amerika’dayım

Güncelleme Tarihi:

Kendimi keşfetmek için Amerika’dayım
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 11, 2006 00:00

Bugüne kadar yaptığım işlerde çok beğendiğim filmlerim de oldu, hiç beğenmediğim filmlerim de... 2005 yılında yaptığım "Gönül Yarası"yla içim çok rahat etti. Sonra biraz ara vermek istedim. Ancak Çağlayan'la evliliğim devam etse yurt dışına gitmezdim, niye gideyim ki? Benim ne Londra'ya ne de Amerika'ya gitmek aklımda yoktu. Sadece hayat beni bu kararı verme noktasına getirdi.Bir yıldır Los Angeles'ta yaşayan Meltem Cumbul, kısa süreliğine geldiği İstanbul'dan ayrılmadan sorularımızı yanıtladı

Haberin Devamı

Bir yıl önce Los Angeles’a giden Meltem Cumbul, kısa süreliÄŸine geldiÄŸi Ä°stanbul’dan ayrılmadan önce Kelebek’in sorularını yanıtladı. Kendini keÅŸfetmek, öğrenmek ve en önemlisi yalnız kalmak için Türkiye’den uzaklaÅŸtığını belirten Cumbul, bu arada Nicole Kidman ve Juliette Binoche’un oyuncu koçundan ders aldığını da söyledi.Â

Yaklaşık bir yıl önce Amerika’ya gittiniz. Orada güzel bir hayatınız var ve uzun bir süre daha Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyorsunuz. Bu kararınızın sebebini öğrenebilir miyiz?

Bugüne kadar yaptığım işlerde çok beğendiğim filmlerim de oldu, hiç beğenmediğim filmlerim de... 2005 yılında yaptığım "Gönül Yarası"yla içim çok rahat etti. Filmi yaparken ve seyrederken de şunu düşündüm; Biraz ara vermeliyim... Bunu hak ettiğime inandım. Kendime zaman ayırmak, bir iç yolculuğa çıkmak istedim. Tabii sadece 14 yıl yoğun bir şekilde çalışmak değil, hayat da beni biraz bu noktaya taşıdı. Tam o dönemlerde boşanmış olmam yüzünden, buralardan uzak kalma isteğim daha da arttı. Önce Londra’ya gittim. Fakat çok sevdiğim bu şehir bu kez bana agresif geldi. Ruh halime uygun değildi. Çünkü ben de pek mutlu bir modda değildim.

ARADIÄžIM YALNIZLIK

- Eşiniz Çağlayan Tuğal’dan boşanmanız buralardan uzaklaşma sürecini hızlandırmış olabilir mi?

Evli olsaydım gitmezdim, niye gideyim ki? Benim ne Londra’ya ne de Amerika’ya gitmek aklımda vardı. Bu, çok kısa sürede verdiÄŸim bir karardı. Sadece hayat beni bu kararı verme noktasına getirdi.Â

- "Pek mutlu deÄŸildim" dediniz. Sebep neydi?

Etrafla o kadar fazla ilgileniyoruz ki, kendimizi unutuyoruz. Ben de kendimle çok haşır neşir olamadığımı, kendimi çok iyi tanımadığımı düşündüm. Bunlar mutsuz ediyordu beni. Kendimi keşfetmek istedim.

- Kendinizi çok fazla tanımadığınızdan söz ediyorsunuz. Bu konuyu biraz daha açar mısınız?

"Neyi düşünmeyi, nelere kafa yormayı seviyorum? Ben aslında annemi ne kadar düşündüm? Yazı yazmayı bu kadar isterken neden hiç vaktim olmadı, acaba ben yazı yazabiliyor muyum?" İşte bütün bunların cevabını alabilmeniz için kendinize şans vermeniz gerekiyor. Ve ne acıdır ki hayat içinde o şansları hep erteliyorsunuz. Bu anlamda kendi içimde bir iç yolculuğa çıkmam gerektiğini fark ettim. O yolculuğun başladığı dönemde de rahat hissedeceğim bir ortamda olmam gerekiyordu. Ve o şehir neresi diye bir arayışa girdim. İstanbul’da olmak istemediğimi biliyordum. Londra’da olmak istemediğimi de gördüm. Daha sonra Los Angeles’a 10 günlüğüne diye gittim ve yapmak istediğim bu içsel keşfi orada yapabileceğimi gördüm. Çünkü Los Angeles en uzak yerdi.

- Hangi anlamda ...

Yaşayış açısından... O uzaklık içinde de yalnız kalmaya çok uygun bir yer. Benim asıl aradığım da buydu işte, yalnızlık! Yalnız kalmak, kendimi keşif ve eğitim... Bu yüzden Los Angeles’tayım. Eğitim açısından kendimi boş bir çuval gibi hissediyordum. Yani o kadar cepten yediğimi düşünüyordum ki... Kendimi yenilemem gerekiyordu. Dolayısıyla sinema eğitimi anlamında da Los Angeles’ın bana çok faydası oldu. Hem eğitimime devam ediyorum hem de 11 aydır kendimi keşfetme sürecindeyim.


SENARYO YAZIYORUM

- Peki bu süreçte neler yaşıyorsunuz?

Bir oda bir salon, küçücük bir evim var. Çiçekleri çok severdim ama hiçbir zaman onlara ayıracak vaktim olmazdı. Şimdi evimde çiçeklerim var. Onların açışını, hayata nasıl bağlandığını izliyorum. Her şeyi gözlemleme zamanı veriyorum kendime. Her şeye bakmak ve onların hayatla bağlantısını keşfetmek beni mutlu ediyor. Sabahları yürüyüşe çıkıyorum. Tam iki saat yürüyorum. Bu yürüyüş sırasında düşünmeye çok vaktim oluyor. Yani benim orada düşünmeye, okumaya, gözlemlemeye çok vaktim var. Müthiş bir duygu bu. Sonra Eric Moris’le çalışmaya başladım. Onunla çalışıyor olmak zaten kendini keşfedebilmen açısından en önemli şans. Çünkü psikolojik drama üzerine çalışan bir aktör koçu. Ayrıca hikaye ve yavaş yavaş da senaryo yazmaya başladım.


Haberin Devamı

- Neler yazıyorsunuz?

İki hikaye üzerine çalışıyorum. O hikayeler de yine kendimden yola çıkarak yazdığım hikayeler. Kendimi beslemek için iyi bir yolda ve en doğru yerde olduğumu görüyorum. İstanbul’da bunu yapamazdım. Yalnız kalamazdım. Bazen o kadar çok başkalarının sorumluluğuyla yaşıyorsunuz ki, kendi hayatınız elden gitmeye başlıyor. Benim derdim ise kimseyi tatmin etmek değildi.

PROJE KIYMETLÄ°DÄ°R

- "Gönül Yarası", Palm Springs Film Festivali’nde size "En Ä°yi Kadın Oyuncu" ödülünü kazandırdı. Sonrasında neler yaÅŸadınız?  Â

Bir kere bu festivalden öyle bir ödül almayı hiç beklemiyordum. Çünkü Oscar adayı bir İtalyan filminin baş aktristi olan Juliette Binoche gibi güçlü adaylar vardı. Bir de ben hep filmin, yönetmenin ödül alıp almayacağını düşünürüm. Yani benim için proje kıymetlidir. O yüzden aldığım bütün ödüller sürpriz olmuştur. Bu ödülle de sürpriz yaşadım. Bu arada, yine bu festival ve ödül sayesinde Juliette Binoche’u, Nicole Kidman’ı çalıştıran aktör koçu Susan Batson’la tanıştım. İnanılmaz bir koç.

DAHA DÖNMEYECEĞİM

- Nasıl tanıştınız Batson’la?

O beni buldurttu. Sonra kendisiyle özel bir ders yaptık, hálá da görüşüyoruz. Yine onun sayesinde Amerika’daki menajerim gelip beni buldu. Benim hiç böyle menajerle falan çalışmak gibi bir niyetim yoktu. Palm Springs’in bana kazandırdığı en güzel şeylerden biri Susan Batson’la tanışmak, ikincisi de Amerikan hükümetinin oyunculuk anlamında bana yol açması yani Green Card vermek istemesi. Bunlar çok güzel şeyler. Olur ya da olmaz, hiç önemi yok. Önemli olan sana bu yolculuğunda inanan insanların eşlik etmesi. Yurt dışında bu şartlar altında bir şeyler yapmak, benim bu dönemde beklediğim bir şey değildi açıkçası. Hayatın sana ne getireceği hiç belli olmuyor işte. Ama ben hálá kendimi keşfetmekle ilgileniyorum.

- Susan Batson’la bir aradasınız, menajerle çalışıyorsunuz. Peki Hollywood’dan film teklifi geldi mi hiç?

Geldi ama içime sinmediği için kabul etmedim.

- Birçok Hollywood starıyla da tanıştınız. Sizi en çok kim etkiledi?

Shirley McLaine’den çok etkilendim. Benim çok beğendiğim bir aktristtir. Kitaplarını çok severek, beğenerek okumuşumdur. Müthiş biri. Onu tanıdığım için çok şanslıyım. Shirley McLaine, mesleki anlamda top noktalara ulaşmasına rağmen, insani ilişkileri müthiş biri. Hayata bakışı bambaşka, inanılmaz mütevazı... Ve bu insanların hiçbiri iddialı laflar etmiyorlar.

- Bizim de sahip olduğumuz çok kıymetli oyuncularımız var...

Tabii ki var, olmaz mı? Benim için Alain Delon’un İstanbul Film Festivali’ne gelmemiş olması hiç önemli değil, orada Şener Şen vardı. Onun filmlerinden bölümleri seyrederken acayip duygulandım. Dramadan komediye uzanan geniş bir oyunculuk yelpazesine sahip olmak, çok az sanatçının yapabileceği bir şeydir... Şener Şen, müthiş bir oyuncu.

- Kesin dönüş ne zaman?

Bir süre daha oradayım. Çok iyi bir film projesi olduğu sürece tabii ki gelip çekerim. Ama bir yıl daha dizi yapmayı düşünmüyorum. Bu arada benim asıl düşüncem, Güneydoğulu kadınlar üzerine belgesel nitelikte projeler yapmak. Geçtiğimiz günlerde, "Oyun" diye bir belgesel seyrettim. Çok etkilendim! Hayat Nişantaşı değil. O yüzden yapacağım şeyleri çok iyi biliyorum. Dillendirmek değil de yapmak önemlidir. Ve ben de bunu yapacağım.

Para çok önemli değil

Kariyer denilen şey, o kadar snob bir kelime ki... Kariyer ancak sana seçim hakkı verildiği zaman olabiliyor. Ben seçebilme hakkına 1997 yılında sahip olabildim. Ondan sonra tamamen oyunculuk üzerine çalışmaya başladım. Tamam Radyo DJ’liğini, televizyon şovlarımı da çok severek yaptım ama bunlar benim seçimlerim değildi. Sadece İngiltere’de yaşamaya devam etmek için gereken parayı kazanma adına yaptığım işlerdi. Yıllar geçti, şimdi üç sayfalık bir CV var. Ama baktığın zaman senin için kıymetli şeylerin sayısı beşi geçmiyor. İşte önemli olan bu. Hayatta seni neyin tatmin ettiği ve neyin aslında senin seçimin olduğu... Benim hayattaki seçimim şu; bilmem ne korusunda yaşamam ya da bilmem ne marka arabaya binmem gerekmiyor. Başımı sokabilecek küçücük bir evde huzurlu ve ne istediğimi bilerek yaşamam önemli. O yüzden para umrumda değil. Bir gün gelir Los Angeles’ta yaşayamaz duruma gelirsem, yaşamam. Her şey kendini nasıl mutlu hissettiğinle ilgilidir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!