Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2003 00:00
Pek çok internet kullanıcısı güne onun karikatürleriyle başlıyor. Çünkü insanların birbirilerine gönderdikleri mail'lerde günün esprisi ya da hoşluğu Erdil Yaşaroğlu'nun imzasını taşıyor.İnsani özellikler taşıyan hayvanları, geyik muhabbetinin çarkındaki insanları, sevimli cehennem zebanileri, ti'ye alınan çizgi kahramanlarıyla Erdil Yaşaroğlu'nun Komikaze karikatürleri tam 13 yıldır bizimle.Limon dergisinde başladığı karikatüristliğini Leman ve daha sonra da bir yıldır arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Penguen'de sürdüren Erdil Yaşaroğlu'nun komikaze.net adlı sitesinin günde 30 bin ziyaretçisi var.Yalnız mizah dergilerini takip edenlerin ya da internet kullanıcılarının değil kitapseverlerin de sıkı takipçisi oldukları bir mizahçı o. Komikaze karikatürlerinin yer aldığı kitapaları sekizinci sayıya ulaştı. Daha önce Leman Kitaplığı tarafından yayımlanan Komikaze'lerin yeni adresi Doğan Kitap. Sekizinci Komikaze'ye Kötü Kitap adını takan Erdil Yaşaroğlu bunun mizahi bir açıklamasını da bulmuş bile. Kitabıma önce ben kötü dedim, başkası artık bunu söyleyemez, diyor.Nedir bir karikatüristin çalışma yöntemi. Bulduğun bir espriyi çizgi halinde mi canlandırırsın kafanda?-Bu işin düzenli bir çalışma metodu var aslında. En azından ben öyle çalışırım. Cumartesi günleri oturur espri bulurum. O benim espri bulma günümdür. Evde, dışarıda, nernedeyse. Önce komik görüntüyü bulurum sonra onun esprisini tamamlarım. Bazen de olmadık yerlerde aklına gelir espriler. Dalgın mı olursun öyle durumlarda?-Tabii. Mesela bazen kendimi iki santimden düz bir duvara bakarken buluyorum. Farkına varmıyorsun ne yaptığının. Yatakta, oturduğun yerde çok acayip pozisyonlar almışsındır. O sırada vücudunun nasıl durduğuyla, ne yaptığıyla ilgilenmiyorsun. Sadece işe konsantre oluyorsun. Genelde de bunun kendine ait küçük oyunları vardır. Örneğin televizyonda zap yaparım, üç kere zap yapacağım ve karşıma çıkan şeyden konu bulacağım derim. Kitap karıştırırım, on beşinci, kırk beşinci, elli beşinci sayfalarında yazılanlardan bir espri çıkaracağım gibi. Orada hazır bir dünya vardır zaten, mutlaka bir şeyler çıkar. Kafanda oluşan bir şeye hemen başlar mısın gülmeye. Onu daha kağıda dökmeden?-Her zaman olmaz ama olanlar da çizdiklerimin en komikleridir. Tercih ettiğim espriler de onlardır.İnternette insanların birbirilerine gönderdikleri maillerde en çok senin karikatürlerin dolaşıyor. Komikaze.net'ten sonra mı başladı bu durum?-Daha önce başlamıştı internette dolaşım. Ama komikaze.net'i kurma fikri oradan gelmedi. Başında bir tanıtım sitesi olarak düşündüm onu. Erdil Yaşaroğlu resim yapıyor, karikatür çiziyor, heykel yapıyor gibi şeylerin bulunduğu bir site yapayım da, merak edenler girsin baksın diye düşünmüştüm. Ama duramıyorsun sonra. Mesela dijital bir kamera almıştım, sokaklarda gördüğüm komik şeyleri çekip onları koymaya başladım, yazılar yazdım, bana cevap verenler oldu. Dört beş bölüm olarak düşündüğüm sitede şimdi 22 bölüm var. Günlük olarak güncelleniyor ve yaklaşık 30 bin ziyaretçisi var.KOMİKAZE 13 YAŞINDAİlk karikatürlerin Limon dergisinde yayınlanmıştı. O başlangıç nasıl oldu?Limon dergisi ilk çıktığı zaman sabah altıda gazetecideydim. Gazete balyasının arasından çekip adam gelmeden almıştım dergiyi. Deli gibi Gırgır okuyor ve amatörce karikatürler çiziyordum. İlk orada kafama dank etti, ben bu dergide çizmek istiyorum diye. Aradan bir süre geçti ve ben Limon'da çizmeye başmadım. Ama 20-30 tane karikatür götürüyorum, bir tane yayınlıyorlar ya da yayınlamıyorlardı. Amatörlüğüm çok kısa sürdü. Altı ay sonra falan bir köşem oldu, Gölgede 35, diye. İsmini de Gani Müjde koymuştu. Ondan bir sene kadar sonra da Komikaze köşesi başladı. 13 senedir de devam ediyor işte.Komikaze adı nereden geliyor?- Biz lise sondayken Burak Akkul'la beraber Güneş Gazetesi'nin gençlik ekinin mizah sayfasını hazırlıyorduk. İlk Burak bulmuştu Komikaze adını ve orada yayınlanmıştı. Sonra ben dergide karikatürlerimin köşesine bu adı verebilir miyim diye ondan izin aldım ve kullandım. Bugüne kadar hiç köşe adı bulmadım ben. Marlon köşesinin adı da galiba Kemal Aratan'a aitti.Eğlenelim öğrenelim karikatürleri oluyor zaman zaman Komikaze'nin içinde. Tuhaf bilgiler üzerine karikatürler var. Ansiklopedi mi okursun onun için?- Çocukluğumdan beri ansiklopedi okurum, hem de deli gibi. A'dan başlayıp Z'ye kadar roman okur gibi hem de. Aynı şekilde belgeselleri de çok severim. Tek kanallı TRT yıllarından beri takip ederim belgeselleri. Bir de gereksiz bilgilere çok meraklıyım. Ivır zıvır şeyler, mesela saçma nasıl yapılır gibi. Çok sevdiğim arkadaşlarımla sohbetlerimizde bu gereksiz bilgileri değiş tokuş yaparız. Çizdiklerim belki de bunların yansıması.Dergilere çizdiğiniz kapaklarda iki imza falan oluyor. Biri fikri bulup diğeri çiziyor mu, nedir oradaki ortaklık?-Genellikle öyledir. Kapak karikatürü en ortak yapılan şeydir. Dört beş arkadaş gündemi konuşur, tartışırız, sabahlarız. Biri bir şey der, diğeri başka bir şey katar ona. Böyle çıkar ortaya. Espriyi bulan vardır, bir de onu en iyi çizecek olan. İmza sıralaması da bu şekildedir.Mizahçıların dergi hazırlarken sabahlamaları çok meşhurdur. Bir gelenek mi bu?-Bu yumurta-kapı hikayesi aslında. Koca bir haftan var ve onu değerlendirmiyorsun. Son gün espri bulup çizmeye çalışınca da doğal olarak sabahlamak gerekiyor. 30 kişi falan çiziyoruz, bir Allah’ın kulu da erkene alamıyor işini. Bir de o sabahlamalarda sanki daha iyi işler çıkıyor. Bir muhabbet başlar ki dışında kalmanın imkanı yok. O ortamdan da iyi espri çıkıyor.Cem’in sahneye çıktığı o ilk gece Cem Yılmaz dergide kırar geçirirdi bizi. Bir sürü adam var böyle, aralarında Cem en cesaretlisi çıktı. Ya da bu işi yapmak istedi. Bence Cem'in ilk sahneye çıkışı, o cesareti alışı, meyhaneye gittiğimiz bir gece oldu. Bir arkadaş grubumuz vardı Cem'le. Orada
yemek yerken Cem her zamanki gibi bir şeyler anlatmaya başladı. Biz tabii makaraları koyvermişiz, haliyle seslerimizi de kontrol falan edemiyoruz. Yanda oturan bir başka grup rahatsız oldu ve bizi uyardılar biraz daha sessiz olun diye. Sonra baktık bizi dinlemeye başladılar. Yarım saat sonra şampanya göndermişlerdi masaya. Bence Cem'in ilk sahneye çıkışı odur. PLAYBOY KARİKATÜRİSTBir dönem
magazin basınının gündemine gelmiştin Şebnem Dönmez'le ilişkinden dolayı. Playboy karikatürist olmak nasıl bir duyguydu?Bundan çok mutlu olduğumu söyleyemem. Bu çok samimi itirafımdır. Uzun yıllar televizyonda çalıştım ve vaktimin büyük bir çoğunluğu orada geçiyordu. Sahne üstündekiler güzel de oluyor ve bunların arasında akıllı uslu birini gördüğünde sevebiliyorsun. İşin özeti bu. Yapacak bir şey yoktu, gönül ferman dinlemiyor durumu, anlayacağın.
Magazin dünyası feciymiÅŸ hakikaten. Evimin önünde magazin muhabirlerini beklerken gördüm. Gidin diyorum, ben karikatüristim, ne iÅŸiniz var benimle. Medyatik falan deÄŸilim. Ä°ster istemez böyle durumlar yaÅŸanıyor tabii. Bu durum beni mutlu etmedi. Sahne arkasında kalıp iÅŸinle mutlu ol, sahnenin önüne de çıkacaksan iÅŸine faydası olsun diye yap bu iÅŸi. Cem Yılmaz çok samimi arkadaşım mesela. Sonra onun kız arkadaşıyla aramda bir ÅŸey varmış gibi yazdılar. Kimin eli kimin cebinde diye. Bunlar gerçekten çok üzücü ÅŸeyler oldu benim için.Â
button