Güncelleme Tarihi:
- Bu hafta dünya sıralamasının 1 numaralı basamağında 53’üncü haftanız. Zirvede bu kadar uzun süre kalabilmeniz sırrı ne?
- Evet, yaklaşık bir yıldır dünya sıralamasında 1 numaradayım. Bu inanılmaz bir duygu. Bu her zaman uğruna çalıştığım ve ulaşmak istediğim bir hedefti. Bu hedefe ulaşıp orada kalmak harika bir şey. Sezonun son turnuvalarını oynuyoruz ve bu dönemi de başarıyla tamamlamak istiyorum. Sonuçta sezon boyunca 1 numaradasınız ve doğal olarak sezonu da ilk sırada tamamlamak istiyorsunuz. Bunu başarmak için her şeyimi vereceğim. Son turnuvalarda bunu kaybedersem üzücü olur.
- Spor geleneği olan bir aileden geliyorsunuz. Bu zirvede yer almanın verdiği baskıya karşı koymanızda rol oynuyor mu?
- Kesinlikle yardımı oluyor, ailenin diğer bireyleri de çok yarışmacı ruhlu. Kağıt oynarken bile bir çekişme yaşanır evde. Bu sebeple çocukluk döneminden beri hep kazanma isteğiyle doluydum.
- Babanız aynı zamanda antrenörlüğünüzü yapıyor. Sürekli onunla seyahat etmekten sıkılmadınız mı?
- Hayır, babamla çok iyi anlaşırız. En başından beri yanımda. Birlikte olmamak herhalde benim için garip olurdu. Beraber eğlenmenin ve iyi vakit geçirmenin bir yolunu buluyoruz.
- Birçok tenis otoritesi önceki yıllara göre fizik açıdan çok daha iyi durumda olduğunuzu düşünüyor. Kondisyonunuzu bu kadar yüksekte tutmayı nasıl başarıyorsunuz?
- Aslında sık sık boks yapıyorum. Çünkü antrenmanda farklı, alışılmadık şeyler yapmayı istiyorum. Zaten antrenman yapmayı çok seviyorum. Yanınızda sınırlarınızı zorlayan bir antrenörünüz olması da harika bir şey.
- Boksu saydınız, başka sporlarla da ilgileniyor musunuz? Sezon dışında bu sporlarla ilgili eğitim alıyor musunuz?
- Genel anlamda sporun her türünü seviyorum. Farklı sporlarla uğraşmak da hoşuma gidiyor. Mesela futbol... Daha önce yüzmüş ve voleybol oynamıştım. Bir de golf çok farklı, zihinsel bir spor. Oynamaya başlayana kadar ne kadar zor olduğunu fark edemiyorsunuz. Bu yönüyle tenise çok benziyor. Teniste herkes backhand ve forehand vurabilir ama zihinsel sağlamlık çok önemli.
- Oyununuzda geliştirmek istediğiniz bir yön var mı?
- Her zaman gelişim kaydedebilirsiniz. Her yönde ilerleme sağlayabilirsiniz. Mesela bu sezon ilk servis yüzdemi artırmak için uğraşıyorum. Biliyorsunuz ki tenisteki gitgellerde farkı yaratan ilk vuruşlar. Yani servis, servis çevirme ve ondan sonraki ilk vuruş gibi...
- Ve Adidas için Stella McCartney ile işbirliğiniz... Yılda dört kez bir araya geliyorsunuz. Bu buluşmalar ne kadar yaratıcı geçiyor?
- McCartney’nin kıyafetlere kattığı küçük kadınsı detayları seviyorum. Bu, kıyafetleri daha da özel yapıyor. Kadınların ilgisini çeken ayrıntıları yaratıyor. Oynarken her kadın gibi güzel görünmek istiyorum ve Stella moda ve rahatlığı buluşturmayı başarıyor. Bir de tamamen özgün tasarımlar yaratıyor. Sadece size ait bir kıyafetle oynayınca kendinizi özel hissediyorsunuz.
FUTBOLCU BABANIN TENİSÇİ KIZI
Caroline Wozniacki üst düzey sporcu Polonyalı bir ailede yetişti. Babası Piotr profesyonel futbolcu, annesi Anna voleybolcuydu. Babası 1989’da BK 1909 takımına transfer olunca aile Danimarka’ya yerleşti. Abisi Patrik’le birlikte erken yaşta tenise başladılar. Caroline henüz 11 yaşında dört yaş büyük abisini yenmeye başladı. 14’ünde ülkenin en iyi kadın tenisçisiydi. Bu yüzden hep erkeklerle antrenman yapmak zorunda kaldı. Babası Piotr, gördüğü eğitimler sayesinde kızının antrenörlüğünü üstlendi. Eski tenisçilerden Steffi Graf ve Martina Hingis’in hayranı olan Wozniacki 2005’te 15 yaşında profesyonelliği seçti. İlk büyük başarısı 2009 ABD Açık’ta final oynamaktı. İlk kez 11 Ekim 2010’da WTA dünya sıralamasında 1 numaraya çıktı. Geçen yıl WTA Championship’te finalde kaybeden Wozniacki, Danimarka’da en popüler sporcu listesinde de ilk sırada. Şimdi hedefi bir türlü başaramadığı ilk grand Slam Turnuvası şampiyonluğuna ulaşmak.