Güncelleme Tarihi:
SON İSTASYON FİLMİNİN GALASI'NDAN KARELER
Levent Kırca'nın oğlu Oğulcan Kırca'nın senaryosu yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı ‘Son İstasyon’ adlı filmin gala gösterimi, Antalya'da gerçekleştirildi. Oğulcan Kırca ve oyuncular Levent Kırca, Başak Daşman, Hikmet Karagöz, Korel Cezayirli, Ziver Açıl, Özgür Aydın ve Meral Küçükerol'un katıldığı filmin galası, Özdilekpark Alışveriş Merkezi'nde yapıldı. Gösterim öncesi kokteylde hayranlarına bol bol poz veren filmin başrol oyuncusu Levent Kırca, diğer oyunculara kendisine gösterildiği kadar ilgi gösterilmemesine tepkisini, “Bir ben mi varım yahu” diyerek şakayla karışık dile getirdi. Gala öncesi AVM İşletme Müdürü Atilla Akay, sanat yaşamındaki 44'üncü yılı anısına Levent Kırca'ya plaket verdi. Bunu bir tek merkez yönetiminin hatırladığını ve çok mutlu olduğunu belirten usta oyuncunun salona girmesiyle, seyirci de koltuklarına yerleşti. İlk üç sıranın boş kalması üzerine sinema yöneticilerine seslenen Kırca'nın, “Yahu personel falan yok mu, şuraları dolduralım, boş kalmasın” demesi herkesi güldürdü.
‘TÜRKİYE GERÇEĞİNE’ AĞLADI
Biri Anadoluluğunu inkar eden orkestra şefi, diğeri mafyalığa soyunan oğlu, aklı güzellik yarışmalarında ve şarkıcılıkta olan kızlarının üst üste yaşattığı acılarla sürüklenen bir ailenin dramını anlatan filmin sonunda gözyaşlarına hakim olamayan ünlü oyuncu, dokunaklı bir film olduğunu söyledi. Neden ağladığı sorulan Kırca şu yanıtı verdi:
“Dokunaklı olması iyi değil mi? Çünkü Türkiye'de ne hayatlar yaşanıyor. Televizyonda haberlerde izliyoruz. Bizim ailemizde olmasa da, genelde inanılmaz bir sıkıntı var. Bir kültür erozyonu, bir rahatsızlık var. İnsanlar aldıkları ücretle yaşayamıyor. O nedenle aile fertleri parayı bulma çabası içindeler. Görüyoruz işte cinnet getirdi, bilmem babasını kesti, bilmem ne oldu haberlerini. Bu Türkiye'nin gerçeği.”
‘ARTIK İNSANLIK KALMADI’
Filmi daha önce izlemesine rağmen neden bu kadar çok ağladığı sorulan usta oyuncu, şöyle devam etti:
“Benim seyrettiğim 6-7 kez olmuştur, ama yine de ağlıyorum. Kendime ağlamıyorum aslında. Bu ailenin haline ağlıyorum. Ülkeye ağlıyorum. Bu güzel Türkiye'ye ağlıyorum. Etkileniyorum da ağlıyorum. Bu aile ülke bütünün içinde bir hücre. Ne oldu bu ailelere, ne oldu bu komşuluklar, nerde? Aileler dağıldılar artık. ABD o kadar ruhumuza, içimize girdi ki, kültürüyle girdi, fast food'uyla girdi, kıyafetiyle girdi. Artık insanlık kalmadı. Adam zamanında el feneriyle gezerken ‘ne geziyorsun’ diye sormuşlar, ‘insan arıyorum’ demiş. Artık fenerle değil projektörle aramak lazım. Yaptığım filmi beğendiğim için ağlıyorum. Kendi uykumu kaçırıyorum anladın mı. Ciddi bir çalışma oldu. Bundan sonrası seyircinin beğenisine kalmış bir şey.”