Kenan Sofuoğlu coştu coşturdu

Boynumdaki rahatsızlıktan dolayı motora binmemin yasak olduğu şu günlerde sanki büyük patron beni korumak için bu rahatsızlığı bana verdi diye düşünmeye başladım. (Fazla kadercilik biliyorum ama napayım böyle avunuyorum) Çevremdeki sevdiğim, iyi motor kullandığına inandığım pek çok kişinin başına gelenleri bir kenara koysam, e-postama gelenleri ne yapacağım? Pek çoğunuz biliyordur, hazırladığım dergide her ay "Pertcan" adındaki karakterimizin yaptığı kazaları ele alıyor ve o kazalardan okuyucuya dersler çıkarıyoruz. Ve üstelik bu kazaları okuyucuların bize yolladığı kazalardan seçerek yayınlıyoruz. Derginin ilk çıktığı günlerde öyle az Pertcan e-postası geliyordu ki, buna üzülmek yerine bilakis seviniyor, biz de kendi yaptığımız kazaları yazıp, dersler çıkarıyorduk. Ancak son aylarda Pertcan e-postaları o kadar arttı ki yüzümüz asılmaya başladı. Aralarında kasksız motora binenler mi dersiniz, ters yöne girenler mi? Otomobil ile kapışanlar mı dersiniz yoksa kıyafetsiz motor kullananlar mı sormayın gitsin. Tabi bize ulaşanlar sadece kazayı ucuz atlatanlar, bir de geçirdiği kazayı asla anlatamayacak duruma gelenler var. "Rica ediyorum dikkat! Tam dikkat! Tüm otomobil sürücülerinin de sıcaktan beyninin kaynadığı bu günlerde çok daha temkinli binelim motora. Ve başımızn tacı kasklarımızı ve diğer kıyafetlerimiz sakın yanımızdan ayırmayalım." Dedikten sonra gelelim Kenan’a. Vallaha bu çocuğa ne desem az. "Ne oldu yine, ne yaptı kerata" mı diyorsunuz? Demek ki geçtiğimiz hafta sonu yapılan yarışı izlemediniz. Vallaha eğer izlemediyseniz çok şey kaçırdığınıza kalıbımı basarım. Kenan ortalığı ve pistin tüm rekorlarını dağıttı geçti. Ben de bir yandan derginin Ağustos sayısını yetiştirmekle uğraşırken bir yandan da ağzım kulaklarımda Kenan’ı izledim. Bir ay aradan sonra Kenan, Brno pistinde tüm rekorları alt üst etti. Antrenmanlar dahil olmak üzere tüm seanslarda en hızlı isim olan Kenan, sıralama turlarında pist rekoru kırarak yarışa birinci başladı. Yarıştan önceki antrenmanlarda herkes bol bol Kenan’ın tozunu yutunca yarışın nasıl geçeceği aslında belli olmuştu ama iki teker sonuçta bu namussuzlar, ne zaman ne olacağı çok da belli olmuyor ya... Yeni Süpersporcu Danimarkalı Robie Harms startla birlikte öne geçmeye çalışsa da daha ilk virajda ustaca bir manevra ile Kenan "Hoop, bi çekil bakim sen ordan, hah şimdi tatlı tatlı gel arkamdan" diyerek liderliği aldı. Bundan sonra hızlı turlarla arayı epey açıp pistin delisi şeklinde tek başına dolanmaya başladı yarışta. Ama ne dolanma! Öyle bir dolandı ki kerata, arayı açtığı yetmiyormuş gibi bir de durduk yerde pist rekoru kırdı. Yarışın sonlarına kadar aynı konumda, tam gaz devam eden Kenan yarışı lider olarak bitirdi. Zafer turunda eline aldığı Türk bayrağı ile gözlerim doldu. Kenan’ım seninle gurur duyuyorum. Yarışta bir de enteresan bir olay vardı.Son turda iki ve üçüncü giden Parkes ve Harms birbirlerine "çotank" diye çarpınca zavallılar yarış dışı kaldılar. Düşünebiliyor musunuz hem de son turda. Bu benim hiç hoşuma gitmedi çünkü Kenan’ın arkasında genel klasman ikincisi olan Foret yarışı üçüncü bitirerek Kenan ile farkın çok daha fazla açılmasını engelledi. Hemen şunu da belirtmem lazım ki yaptığım hesaplara göre şu anda sezonun bitimine 4 yarış kala 70 puan farkla önde olan Kenan, bir yarışı daha birinci bitirirse, kalan 3 yarışa girmese bile bu yılın şampiyonu olacak. Arkandayız Kenan’ım! Tüm kalbimiz ve dualarımızla...

Malaguti Türkiye'de!

Başlığa bakıp da birçok kişinin "Malaguti ne?" dediğini duyar gibi oldum. Malaguti her ne kadar Türkiye’de çok tanınmasa da yurt dışında oldukça iyi bilinen ve çok sevilen bir sukuter markası. Üstelik çok uzun, yanılmıyorsam 70-75 yıllık bir geçmişe sahip. Güzel de bir başarı öyküsü var İtalyan asıllı markanın. Basit bir bisiklet atölyesinden çıkan şirket her geçen yıl büyüyerek Bologna’nın hemen dışında 2 ayrı motosiklet fabrikası kurmayı başarmış. Her iki motosiklet fabrikasının toplam alanı 60 bin metrekareden büyük, 270 çalışan ve 2003 yılında 108 milyon cirosuyla Malaguti Motosiklet ailesinin sahibi olduğu bölgesindeki ortaksız en büyük şirketlerden biri olmuş. Malaguti tipik İtalyan yaratıcılığı ile ürettiği 50 cc’den 500 cc’ye uzanan geniş bir ürün yelpazesine sahip. İlk defa, 3-4 sene evvel gittiğim bir İtalya seyahatinde kullandığım Medicine 250 modeline, kalite ve performans olarak bayılmıştım. Bir süre önce Meydanlar Otomotiv tarafından Türkiye’ye getirilen marka, şimdilerde pazarda "Ben de varım" demeye hazırlanıyormuş.

Kawasaki Z Serisi çok can yakacak

Benim için bundan 10-15 sene evvel, daha veletken, motor dediğimde aklıma gelen isimdi. O dönemin ZZR’leri, ZX-R 750’leri Türk halkının motor kavramını belirleyen makinelerdi. Benim de tüm ortaokul-lise defterlerimin ciltlerini bu namussuzlar süslüyordu. Gittiğim fuarlarda topladığım kataloglardan, beğendiğim fotoğrafları özenle kesip, defterlerimi, kitaplarımı kaplıyor, böylece de cilt masrafından kurtuluyordum. Üstelik okuldaki en havalı defter-kitaplar da benimkiler oluyordu. Tabi ilk aklımda yer eden marka olmasına rağmen onca yıllık motor sürücülüğüm sırasında hiçbiri ile yollarımızın kesişmemiş olması da enteresan. Eğer şu motosiklet haremi ütopyamı gerçekleştirirsem hareme bir de 'Kawa' şart. Neyse işte, daha taa o zamanlardan aklımda yer eden Kawasaki, bugün 2007’ye geldiğimiz de yepyeni modelleri ile aynı vahşi ve iç gıcıklayıcı hali ile karşımızda. Bu sene başında piyasaya çıkan Z1000 ve küçük kardeşi Z750 fuardan beri aklımdan çıkmayan yenilenmiş 2 yeni model. Z1000’in yenilenen motoru 125 bg güç üretiyor. Kağıt üstünde 180 bg’ler uçuşurken 125 bg az demeyin. Devir saatinin her yerinde güç fışkıran Z1000 eski modeli ile bile (özellikle Amerika’da) süper spor avcısı olarak anılıyor. Kawasaki’nin oldukça eski Z modellerinde kullanılan enteresan dört çıkışlı egzozlarının modernize edilmiş şekli dikkat çekici. Her iki Z modeli de ABS opsiyonları ile geliyor. Çok yakışıklı yahu bu namussuzlar.