KelebeÄŸin ömrü 1 gün

Güncelleme Tarihi:

Kelebeğin ömrü 1 gün
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2005 00:00

30 yıl önce geldiÄŸi Türkiye'ye bir Türk'le evlenerek yerleÅŸen Christine Åženol, 19 yaşındaki oÄŸlu Luben'i Bodrum'da dalışta kaybetti.C.C.C. Cotton Club’ın sahibi Christine Åženol, eÅŸini ve oÄŸlunu kaybetmesine raÄŸmen ayakta kalmayı baÅŸarmış bir iÅŸkadını. En yakın iki varlığını kaybettikten sonra intiharı bile geçirmiÅŸ içinden. Ama çözüm olmadığını anlamış. Sonra artık hayatta olmayan oÄŸlu ve eÅŸine karşı sorumluluÄŸu olduÄŸunu düşünüp yeniden sarılmış hayata. Ä°ÅŸte Anneler Günü arifesinde baÅŸarılı bir iÅŸkadınının hiç bilinmeyen hüzünlü öyküsü.Asıl mesleÄŸi otelcilik olan Christine Åženol, ilk kez 1975 yılında Türkiye’ye gelmiÅŸ ve o yıl açılan Ä°stanbul Sheraton Oteli’nde çalışmaya baÅŸlamış. Aynı yıl Erol Simavi sayesinde eÅŸi Petro Åženol’la tanışmış ve bir hafta Bodrum’da tatil yapmışlar:‘1975 yılında Bodrum muhteÅŸemdi, adeta keÅŸfedilmemiÅŸ bir köy gibiydi. Orada aşık olmamak mümkün deÄŸildi zaten... Yılbaşında artık bir ÅŸeyler olmalı dedim. O zaman 29 yaşındaydım. Sonra hemen niÅŸanlandık. Aramızda 26 yaÅŸ fark vardı, ama o harika bir adamdı. Birbirimizle çok iyi anlaÅŸtık. EÅŸim olmasaydı, hayatımda bir baÅŸkası olamazdı... NiÅŸanlandıktan bir yıl sonra evlendik ve hamile kaldım. Eylülde de oÄŸlumuz Luben doÄŸdu.’Yeni bir ülkede, yeni ve bambaÅŸka bir hayat. Christine Åženol, iÅŸini bırakır. Mutlu bir yaÅŸamı vardır. Dostları ve o yıllarda Türkiye’ye yeni gelen televizyon sayesinde Türkçesini ilerletir. Sonra bir rastlantı sonucu tekstil iÅŸine girer ve kısa sürede ilerde ‘Cotton Club’ adıyla ünlenecek olan ürünlerini yaratır. 1987’de de ÅŸirketini kurar. Ãœnlü bir ‘marka’dır artık.ACIDAN KIVRANMAKÄ°ÅŸi yüzünden oÄŸlunu Almanya’da annesinin yanında bırakır bir süre Christine Åženol. Ama daha sonraları annesinin hastalanması üzerine Luben’i Ä°stanbul’a getirmek zorunda kalır. Luben, Almanya ve Türkiye arasındaki eÄŸitim sistemi ve yaÅŸam düzeyi farkı nedeniyle pek mutlu deÄŸildir. Bir arkadaşının önerisiyle balıkadamlık dersleri alır. Anne Åženol, 1997’de baÅŸlayan acı yıllarının dönüm noktasını olan o günleri şöyle anlatıyor:‘Dalgıç olmak istediÄŸini söyledi. Yaz aylarında dalgıç kulübünde çalıştı, bir hayli ilerleme kaydetti. 19 yaşında dalgıç öğretmeni oldu... Gripti Bodrum’a gittiÄŸinde. Ama kursu da yarım bırakmak istemiyordu. Teknede birlikte kaldığı çocuklardan biri Luben’e haber vermeden dalmış. Luben de kendisini sorumlu tutup peÅŸinden dalmış. Birlikte 55 metreye inmiÅŸler. Teknedekiler, onları kurtarmak için birkaç kez dalmışlar, ama ikisine de ulaÅŸamamışlar. Ertesi gün ayrı bir ekip aramaya baÅŸladı. EÅŸim donup kalmıştı. acıdan nasıl kıvrandığını hatırlıyorum... Daha sonra bir arkadaşım 98 metrede bulunduklarını söyledi. Dip sarhoÅŸu olmuÅŸlar. Arkadaşım bunun güzel bir duygu olduÄŸunu söylemiÅŸti. Cennet gibiymiÅŸ...’PEKÄ° YA KELEBEKLEROÄŸulları Luben’in cenazesinden eve gelince Petro ve Christine Åženol çifti, güllerin üzerinde bir kelebek görmüşler. YeÅŸil, pembe ve beyaz renklerde bir kelebek. Dokunamamışlar. Sabah kalktıklarında yine duvarda duruyormuÅŸ. Üç gün öyle kalmış kelebek, sonra kaybolmuÅŸ. Christine Åženol, tam bir yıl sonra aynı tarihte yine bir kelebeÄŸin geldiÄŸini söylüyor ve kaybettiÄŸi oÄŸluyla kelebekler arasında sembolik bir baÄŸ kurduÄŸunu belirtiyor. Luben’in ölümü, Åženol çiftini derinden yaralar. Bir süre sonra Petro Åženol kanser olur:‘EÅŸim önce kanser oldu, atlattı. Ama ardından mide kanseri ortaya çıktı. Midesinin büyük bir bölümünü aldılar. Zamanımızın kısıtlı olduÄŸunu biliyordum. 2001 yılında onu da kaybettim... Kendimi tamamen iÅŸime verdim. Kaybolup ne yapabilirdim ki? Ya da intihar etsem çözüm olur muydu?.. Aklımdan geçmiÅŸti de. Ama neyi çözerdi. Ä°ÅŸimdeki görev ve sorumluluk beni ayakta tuttu.’ Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!