Oluşturulma Tarihi: Kasım 04, 2004 00:00
Nadir röportaj veren Nazan Öncel, Kelebek’e özel açıklamalarda bulundu. ‘Hayat acılardan geçiyor. Ben de hayata nüfuz edebildiğim oranda şarkı yazabiliyorum’ diyen Öncel, Sibel Kekilli’nin başrolünü oynadığı ‘Duvara Karşı’ filminden de esinlenerek, Özcan Deniz için ‘Tomurcuk’ şarkısını bestelemiş.Kelebek’e çok özel açıklamalarda bulunan Nazan Öncel’in, liseyi dışarıdan bitirip, Anadolu Üniversitesi’nde İşletme Fakültesi öğrencisi olduğunu öğrenmek gerçekten ilginçti. Özcan Deniz’e verdiği ‘Tomurcuk’ parçasının sözlerini, Sibel Kekilli’nin ‘hit’ olduğu ‘Duvara Karşı’ filminde Birol Ünel’in canlandırdığı Cavit karakterinden esinlenmesi ise röportajın son
magazin maddesiydi. Yaşamak sorumluluk isterİşte, ‘Filmden çok etkilenmiş, sersemlemiştim. Tekme tokat yemiş gibi olmuştum sinemadan çıkarken. Özcan Deniz’in ‘Tomurcuk’ şarkısının dizelerini yazmam o günlere denk gelir’ diyen Nazan Öncel ile ‘Mutsuzluk bulaşıcıdır... Acının yurdu yürektir’ gibi can alıcı sözlerle bezenmiş hayata ve müziğe dair bir röportaj.- ‘Fırsatları kollayıp yüzümü içime çeviriyor, kendi tadıma bakıyorum.’ Kendi tadına bakmak! Bu sağlam sözler herhalde varoluş sorunsalınızı açıklıyor. Ciddi varoluş nedeniniz nedir?Yaşamak sorumluluk isteyen bir şeydir. Bu sorumluluğun bilincinde olan bir birey olmaya çalıştığımı düşünüyorum. Bize bırakılan bu insanlık mirasını hak etmeye çalışmaktır elimden gelen. - Bir röportajınızda ‘Beatles’ın çocuklarıyız’ diyordunuz. İdeallerin yıkıldığı bir çağda, müzik sizin için ne ifade ediyor?Evet öyleyiz . Onlar bize acıları anlattılar, mutlu olmanın yollarını tarif ettiler. Kendi içimize dönüp bakmayı onlardan öğrendik. Beatles sadece bir örnek. Mutsuzluğun bulaşıcı olduğunu, dünyanın yoksulların başına yıkıldığını Dostoyevski’den öğrenmedik mi? Charlie Chaplin, Yaşar Kemal ve niceleri olmasaydı, bu kadar zor, zor olduğu kadar da ağır olan hayatı nasıl göğüsleyebilirdik ki. Müzik de edebiyat kadar, sinema kadar, tiyatro kadar önemlidir hayatımda. Çünkü bu sayede soluk alabiliyorum. Çoğalıyorum bir anlamda.- Bestelerinizi yaratma sürecinizi anlatır mısınız?İçimdeki haritanın pusulası duygularımdır. Dünyada olup bitenler, acılar ve sevinçlerdir bana yol gösteren. Hayat acılardan geçiyor. Ben de hayata nüfuz edebildiğim oranda şarkı yazabiliyorum. - Peki ‘Dünya gözümden düştü, bu kadar acı yeter’ gibi sözler nasıl ortaya çıkıyor.‘Aşk sevene yük olmaz’, ‘Battı
balık yan gider’, ‘Bir kavuşturur, bir ayırır yollar’, ‘Dünya gözümden düştü, bu kadar acı yeter’, ‘Bende bir resmin var yüzüme bakmıyor’, ‘Tuz kadar severiz biz hani’, ‘Acının yurdu yürektir’, ‘Burası evsiz kediler sokağı’, ‘Hayat güzelmiş’ demişim. Ve benzerlerini yazarken, duygularımı en yalın haliyle aktarmış olduğumu yeniden fark ettim. İçlerinde hayal ürünü olan sözcükler bile hayat desteklidir. Benim ve hayatın bir parçası olan satırlardır.
Film beni çok etkilediBaÅŸka bir örnek daha vermem gerekirse, Fatih Akın’ın yönettiÄŸi, Sibel Kekilli ile Birol Ãœnel’in baÅŸrolünü paylaÅŸtığı ‘Duvara Karşı’ filminden çok etkilenmiÅŸ, sersemlemiÅŸtim. Tekme tokat yemiÅŸ gibi olmuÅŸtum sinemadan çıkarken. Özcan Deniz’in ‘Tomurcuk’ ÅŸarkısının dizelerini yazmam o günlere denk gelir. ‘Bir adam düşün gözü yolda, yarı ölü yarı diri bir arafta.’ Bir resme bakarak da dörtlük yazmışımdır, kendi içime bakarak da. Ama ÅŸarkı yazarken olaylara, durumlara bakış açısı önemli olduÄŸu kadar dilin incelikleri ve üslup da önemli sanırım. Hayat çok ağır- ‘Ne yürüdük aynı sokaklarda.... Hayat güzelmiÅŸ-miÅŸ... YaÄŸmur yaÄŸarmış-mış... Utanmadan..’ Hayatla dalganızı geçiyorsunuz ve en sonunda dank diye silahınızı çeker gibi ‘Utanmadan’ diyorsunuz. Neden utanmadan?Hayat hafife alınmayacak kadar ağırdır. Bu ÅŸarkıda, ne kadar ağır olduÄŸundan söz ediyor. HerÅŸey bu kadar kötüyken dünyanın hálá nasıl döndüğüne, çiçeklerin nasıl açabildiÄŸine hayret eden bir ÅŸarkıdır. ‘Utanmadan’ sözcüğü bütün bunları özetler.Büyük hatalarım olduÖzlem ve Åžebnem saÄŸlamdır- Biraz vazgeçemediklerinizden konuÅŸalımHayata tutunmayı saÄŸlayan deÄŸerli ÅŸeyler var hayatta. Ben de onlarla kolkola yaşıyorum. Dostluklar ve insani ÅŸeyler. Bir iÅŸe yarama duygusu mutlu ediyor beni.- Peki korkularınız ve tutkularınız?Beynimin reddettiÄŸi bir ÅŸeyi kalbim de reddediyor. Korkunun ecele bir faydası olsa ne álá, ama yok. Ama insanın en mutsuz eden ÅŸeylerden biri haksızlıktır. - ‘UkalaÄŸa DümbeleÄŸi’ ÅŸarkısı da ilginç. Bu ÅŸarkıdan çıkartacağımız ana fikir galiba, ‘Hata yapmamak adına hayat ertelenmez...’ En büyük hatanız neydi?Ne bileyim herÅŸey bekliyor da, hayat beklemiyor deÄŸil mi? Ben de bir ÅŸey bilmiyorum. Öğreniyorum iÅŸte. Galiba sonuçlarına katlanamadığımız ÅŸeyler hatalarımız oluyor. Katlanabiliyorsak mesele yok. - Ölüm olgusu da yoÄŸun ÅŸarkılarınızda. Ä°ntihar sizce bir erdem mi? Geçen Gündüz Vassaf bu konuyla ilgili olarak bir yazı yazmıştı. ‘Yeryüzünde kimse uçarak yürümediÄŸine göre iz bırakıyor. Ä°ntihar da duruma göre karşı tarafı cezalandırmaktır gibi bir ÅŸeydir’ diyordu.Vassaf’ın görüşü bu konudaki bakışımla örtüşüyor.- EÄŸitiminizdeki son durum ne? Hala Türkolog olmakta kararlı mısınız?Anadolu Ãœniversitesi Ä°ÅŸletme Fakültesi öğrencisiyim ÅŸimdilik. Zaman ne gösterir bilemem. - Türkiye’deki rock grupları ya da Özlem Tekin, Åžebnem Ferah gibi hemcinsleriniz neden ÅŸarkı sözlerinde yeterince sert deÄŸiller. Neden kuÅŸlar ve böceklerle uÄŸraşıyorlar.KuÅŸlar ve böceklerle uÄŸraÅŸmak da güzeldir. Sıradan aÅŸk ÅŸarkılarına yeÄŸdir üstelik. Ãœstelik bu arkadaÅŸlarımızın kanavası (naturası) saÄŸlamdır. Bir tercih meselesi olabilir. Bilmiyorum. - Yeni çıkan arkadaÅŸlar da uslu çocuÄŸu oynuyor. Hem de yaşça sizden küçük oldukları halde.Bunun yaÅŸla bir ilgisi olduÄŸunu düşünmüyorum. Kendilerine göre haklı nedenleri olabilir. Onlara sormak lazım. DoÄŸrudan bir karşılaÅŸtırma da yapmak istemiyorum. Çünkü kitapların toplatıldığı, eli kalem tutanların yakıldığı, ozanlarının, sanatçılarının sürgünde öldüğü, duruma göre ÅŸekillenen, pek çok ÅŸeyin akışkan olduÄŸu dünyada sanırım haklı olabilirler.Merak ÅŸarkıları kirletir- ‘Nereye Böyle’ ÅŸarkınızda ‘Duygularım paramparça... Her günümü her gecemi yaşıyorum iki kiÅŸilik’ diyorsunuz. Sözlerinizde mutlaka yaÅŸanmışlıklar vardır diye düşünüyorum. Biraz iki kiÅŸilik yaÅŸamaktan konuÅŸalım.Merak ÅŸarkıları kirletir. Az sonra hikáyelerine dönüştürmek istemiyorum. SevdiÄŸim bir çok ÅŸarkı vardır. Hiçbirinin kime hangi koÅŸullarda yazıldığını merak etmeden sadece dinlerim. Daha fazlasına hakkım yoktur diye düşünürüm. Ama o sevilesi ÅŸarkılar hayatıma bir ÅŸekilde bir duygumun ihtiyacına ilaç olmuÅŸtur. Belki de o ÅŸarkıların kendileri dışında, bir sürü ÅŸey bilseydim aynı bağı kurabilir miydim bilmiyorum. -’Demir Leblebi’ albümündeki ÅŸarkı sözleri bayağı tartışma yaratmıştı. Åžimdiki albüm biraz daha dingin. Bu deÄŸiÅŸimi özetler misiniz?‘Demir Leblebi’ baÅŸka bir hissiyatın ürünüydü. ‘Yan Yana FotoÄŸraf’ çektirmekse baÅŸka bir hissiyatı iÅŸaret ediyor. Dünyaya karşı bakışım deÄŸiÅŸmedi. Dünya aynı dünya. Dün de yalancıydı bugün de öyle. Dönüyor ama yalanlarıyla beraber dönüyor. Aynı oranda iyileÅŸme yok.- En saÄŸlam hıçkırıklarınızı ne zaman döktünüz. Ve göz yaÅŸları kurumadan nasıl biterBaÅŸkalarının acısına bakmak adında bir kitap var Sussan Sontag’ın. Ä°nsanın baÅŸka birinin acısını kendi acısı kadar derin hissedebilmesi deÄŸil midir iki kiÅŸilik yaÅŸamak? Ä°nsan onuru çiÄŸnendikçe yaÅŸamak yaÅŸamaya benzemez. Bu kadar adaletsiz bir dünyada mutluyum demek bana utanç verir. Biten gözyaÅŸları deÄŸil, gözyaÅŸlarının kırık hikáyesidir.Â
button