Deniz İNCEOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2010 00:00
‘Kirvem’, ‘Merdo’, ‘Ah Le Yar’, ‘Beyaz Giyme’, ‘Acayip Hayvanlara Benziyirsen’ gibi şarkıları mutlaka kulağınıza çalınmıştır Türk Halk Müziği sanatçısı Hüseyin Turan’ın. Geçen hafta katıldığı Disko Kralı programında “İzninizle 15 dakikanızı alıp 3 dakikalık bir şey anlatacağım” sözleriyle, kekemeliğiyle dalga geçip gönülleri fethetti. Hiç kekemelik tedavisi görmeyen Turan’a 21 Ekim’de, birinci yaş gününü kutlayan kızı Leyla, bir çeşit tedavi olmuş. Artık kendisine daha çok dikkat ediyor, kızı onu örnek alır diye konuşmalarına özen gösteriyor
1967 yılında Erzincan Tercan’a bağlı Beykonak köyünde dünyaya geldi Hüseyin Turan. Sekiz kardeşin beşincisiydi. İlkokul ikiye kadar orada yaşadı. Bunun karakterinin gelişiminde önemli bir unsur olduğunu söylüyor: “Neşeli Günler filmindeki gibiydi ev. 10 kişi mutluluk içinde... Ayakları üzerinde durabilen herkes başının çaresine bakmak zorundaydı. İyi ki böyle olmuş, çünkü ilerleyen yaşlarda bu durum çok işime yaradı.” İlkokul ikiye geçeceği sene ailece İzmir’e yerleştiler. Evdeki nüfus kalabalığından çalışabilecek yaşa gelen herkes eve katkı sağlıyordu. Hüseyin Turan da, “Kendimi bildim bileli hem okuyor, hem de çalışıyorum” diyor, “Sıkıntı çektiğim zamanlar tabii ki oldu. Ama ‘ezildim, onu bunu yaşadım’ demek yerine, ‘iyi ki bunları yaşamışım, çok şanslıyım’ diyorum. Çünkü hayatı güzel karşılamak lazım. İnsanın kendini acındırmasını doğru bulmuyorum, çok alçaltıcı. Bu zorlukları yaşamak bana sıfır noktasını, değer bilmeyi öğretti. Bu sayede hayata karşı pozitifim.”
AYAKKABI ATÖLYESİNDEN MUHASEBECİLİĞEBu dönemde harçlığını çıkarabilmek, hayata tutunabilmek için çok çaba sarf etti Hüseyin Turan. İlkokul yıllarından beri her boş kaldığında ayakkabı atölyesinde çalıştı. Bu sayede şimdi ayakkabıdan çok iyi anlıyor. Aynı dönemde müzik de hayatına girdi: “Radyolar sayesinde hem iyi bir dinleyiciydim, hem de güzel türkü
söylüyordum. Bir de bağlama hayatıma girince tam oldu. Eniştem Almanya’da yaşıyordu, evlerine biz bakıyorduk. Bir gün gittiğimizde her tarafı paramparça olmuş bir bağlama buldum. Hemen alıp yaptırdım. Aslında çalmayı bilmiyordum. Okulda notaları ezberletirlerdi. Kulaktan dolma çalmaya başlayıp yavaş yavaş notaları da öğrendim.”
Müzik, hayatının büyük bir bölümünü kaplıyordu Turan’ın ama ne yazık ki İzmir’de bir konservatuvar olduğunun farkında değildi. Bu yüzden 1985’te 9 Eylül Üniversitesi Muhasebe Bölümü’ne girdi. Bir yıl sonra konservatuvardan haberdar oldu. Yine de okulu bitirmek istedi. Üçüncü yılın sonunda geçtiğini sandığı bir sınavdan kaldığını öğrenince soluğu konservatuvarda aldı. Kekeme oluşu onu çok strese sokmuştu, kabul edilmeyeceğini düşündü. Ama eğitmenler de yeteneğini keşfetmişti. Çünkü türkü söylerken başka biri oluyordu. Bu arada çıkan afla muhasebeyi de bitirdi.
HALK MÜZİĞİ KONSERİ BÖYLE Mİ OLURMUŞ
Konservatuvardan önce düğünlerde çalan bir grupta söylüyordu. Sonra işi daha profesyonel hale getirdi ve birkaç arkadaşıyla Grup Laçin’i kurdu. İzmir ve İstanbul’da kaliteli barlarda sahne aldı. Ancak okul da bittikten sonra Hüseyin Turan artık İzmir’e sığamadığını fark etti. Her şeyi yapmıştı. 1997’de sadece müzik için İstanbul’a geldi, ilk solo albümü ‘Hüseyin Turan’ı çıkardı. Kendini bir üst seviyeye taşımak için artık barlarda çıkmak istemiyordu. Bununla üç yıl mücadele etti. Fakat İstanbul büyük şehirdi ve sıkıntısı çoktu. Mecburen bir barda sahne aldı. 10 yıl aynı yerde devam etti. Şimdi geldiği noktada aklında çok farklı projeler var. Özellikle de sahne için. Hem de izleyenlere “Halk müziği konseri böyle de olur muymuş!” dedirtecek cinsten.
ALBÜM SATMIYOR DEYİNCE SEMPATİK GELİYOR AMA YİNE DE KİMSE ALMIYORBu piyasaya her girenin albümüyle ilgili beklentisi vardır. Gerçekleşmediği zaman sıkıntı olur tabii. Benim algılamam böyle değildi. Çünkü şöhret denilen kavram bir illüzyon. Çok sahte, aldatıcı bir şey. Ben, sadece işimi yaptım. Her albümde de şunu düşündüm, “Ben bu albümü önce kendim, sonra da ihtiyacı olanlar için yapıyorum.” Yani çok hayal kırıklığım olmadı. Okan Bayülgen’in programında albümün satmadığını söyleyince, dürüstlüğüm herkese çok samimi gelmiş. Böyle düşünüyorlar ama yine de gidip almıyorlar. Sanırım zengin bir görüntüm var. Örneğin bir yere yemeğe gidiyorum, ben yediğim yemeğin parasını veriyorum ama adam gelip, “Bir CD’nizi verir misiniz” diyebiliyor. Halkımızın CD satın alma konusunda bilinçlenmesi lazım.
ACAYİP HAYVANLARA BENZİYİRSEN YANLIŞ ANLAŞILDI‘Acayip Hayvanlara Benziyirsen’in klibi çıktığı dönemde çok eleştirildim. Oysa okuldan arkadaşlarımla eğlenmiştik o klipte. Anlaşılmadığımı düşünüyorum. Aslında çok güzel bir dans gösterisi var orada, kimse bunu konuşmadı. Koyu halk müziği söylediğimi bilenlere albümde küçük bir şok yaşatmak için söylemiştim. Esprili bir adam olduğumu da göstermek istedim. Bu tarzda bir taşlama parçası son albümüm Leyla Nefesi’nde de var. Kurban bayramını eleştiren ‘Hak İçin Kurban’ adlı türkü. Hacı, hocayım diye geçinip kurban kestiğinde kimseyle paylaşmayanları eleştiriyorum. ‘Acayip Hayvanlara Benziyirsen’in aslında bir eleştirisi var ama anlayana tabii...
HER PAZARTESİ TRT MÜZİK’TEHüseyin Turan, son albümü ‘Leyla Nefesi’ni Seyhan Müzik’ten çıkardı. ‘Leyla’, ‘Ahu Gözlüm’, ‘Atma Beni Ellere’ gibi eserleri seslendirdi. Artık her yerde sahne almayan sanatçı, eserlerini TRT Müzik’teki ‘Karanfil’ programında seslendiriyor. Her pazartesi saat 22.00’de Musa Eroğlu, Arif Sağ, Yavuz Top gibi büyük ustaların yanında Halk Müziği’ne emek veren sanatçıları ağırlıyor.
BABA OLACAĞIMI ÖĞRENDİĞİMDE KENDİMİ HEZARFEN GİBİ GALATA’DAN BIRAKACAKTIMKızınız Leyla nasıl girdi hayatınıza?
- Eşim Deniz’le İzmir’de tanışıp 2005’te evlendik. Büyük bir aşk evliliği. Leyla, İstanbul’da yaşamaya başladıktan sonra, evliliğimizin beşinci yılında dünyaya geldi. 14 Şubat 2009’da eşimle Galata Kulesi’ne yemeğe gitmiştik. Sevgileler Günü hediyem hamilelik haberi oldu. Duyduğum anda ikinci Hezarfen Ahmet Çelebi olmamak için kendimi zor tuttum.
Eşinizden daha mı fazla heyecanlandınız?- İkimiz de birbirimizi çok iyi idare ettik. Onu çok iyi hazırladığımı düşünüyorum. Zaten doğum koçu bendim. Bir de bizimle birlikte kurs aldığımız Asude Oflaz vardı. Kurslardan birinde doğum esnasında kullanılacak ‘Üç tüy, bir mum’ nefesi çalışmasında bebeğin ismini bildi. “Şimdi Leyla nefes al” deyince hemen albümün ismini değiştirdik ve ‘Leyla Nefesi’ oldu son albümün ismi.
Aş erme dönemi nasıldı?
- Eşim bir kere turşu aşerdi. Onun dışında hep ben aşerdim. Ondan daha çok yedim sanırım. Çünkü o çok sağlıklı besleniyordu. Bense 10 kilo almıştım.
Doğuma da girdiniz mi?- Tabii ki. Normal doğum olacağından Leyla’nın gelişini her gün bekliyorduk. Herkesten heyecanlıydım. Birkaç kez hastaneye yanlış gitmişliğimiz bile var. Doğum günü ameliyathaneye de girdim. Önceden eşimin sevdiği müziklerden bir CD hazırlamıştım. Onu da çaldık. Anlayacağınız Leyla müzikle doğdu.
KEKEMELİĞİMİ LEYLA SAYESİNDE YENİYORUM
Ne kadar vaktinizi ayırıyorsunuz bir baba olarak?
- Onun için işi gücü bıraktım diyebilirim. Tüm vaktimi onlarla geçirmeye çalışıyorum. Birlikte bütün gün oyun oynuyoruz. Müziği çok seviyor. Duyduğu bir sesi, aynı tondan çıkardığını fark ediyorum. Hamilelik döneminden beri şarkı söylüyorum ona. Bu ara en popüler şarkısı ‘Ay Dede’ (gülüyor).
Sizin ona özel olarak söylediğiniz bir şarkı var mı?
- Bu albümde Neşet Ertaş’a ait olan ‘Leyla’ türküsü var. Tabii ki ona ithafen. Ama kızıma beste yapayım gibi bir derdim yok. İlhamla olmalı. Yoksa samimi olmaz.
Sokakta dolaşırken sizden daha çok ilgi çekiyor mu?- Tabii. Her gün gezmeye çıkıyoruz birlikte. Benden daha meşhur. Hem annesi de evde biraz rahat ediyor.
Sizin kekemeliğiniz eskiden daha fazlaydı. Leyla’dan sonra mı değişim oldu?- Evet, sanırım öyle oldu. Birden bire kendimi çok rahat hissetmeye başladım. Bir açıklamasını bulamıyorum. Ama doğumdan sonra onunla diyalog kurdukça daha farklı konuşmaya başladım. Kekemeliğim ekranda daha çok artardı, şimdi o da pek olmuyor. Artık kafama çok takmıyorum galiba. Leyla büyüyünce babayı taklit edecektir, iyi örnek olmam lazım diye düşünüyorum. Daha dikkatli olmaya çalışıyorum. Bu da süreci hızlandırdı.
Tedavi olmayı düşündünüz mü?- Hiç kafama takmadığım için düşünmüyordum. Leyla da bana yavaş yavaş tedavi olmaya başladı galiba. Ama eğer onun için gerekecekse hemen tedavi olurum.
Müziğinize bir etkisi var mı Leyla’nın?- Kendime daha çok bakmaya başladım. Örneğin sigara içmediğim için daha sağlıklı bir sesim oldu. Daha rahat okuyorum. Ve tabii herhangi bir ‘Leyla’ türküsünü artık çok daha farklı okuyorum. Bir de geçen ay beni ilk kez sahnede izledi. Babasının orada olduğunu hissetti. Benimse koltuklarım kabarmıştı. Sahnede bir başkaydım.
LEYLA’NIN İLK AYAK İZİ BİLEĞİNDE DÖVMEAyak izi dövmesini eşim hamileyken bir bebek dergisinde görmüştüm. Bir baba, çocuğunun ayak izini sırtına dövme yaptırmıştı. Çok beğenmiştim. Doğduğu gün ayak izi alındığında hemen dövmeciye götürüp bileğime yaptırdım.