Kedi ve köpek beslenmesinde kalsiyum ve fosforun önemi

Güncelleme Tarihi:

Kedi ve köpek beslenmesinde kalsiyum ve fosforun önemi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2005 00:00

İnsanda olduğu gibi kedi ve köpek beslenmesinde de çok önemli iki mineral kalsiyum ve fosfordur.Günlük olarak alınması gereken miktarlar kedi ve köpeklerde yaş ve diğer fiziksel durumlara göre değişiklik gösterir. Bu iki maddenin yetersizliği de fazlalığı da, özellikle yavru kedi ve köpeklerde doğrudan kemik ve eklem hastalıklarına neden olabilir. Bu yüzden kullanılan mamadaki kalsiyum/fosfor oranı da büyük önem taşır. Kalsiyum dışardan alınması gereken mineraller içerisinde en çok ihtiyaç duyulanıdır. Kemik yapının oluşumundan kan pıhtılaşmasına, kasların kasılması işlevinden birçok sinir iletiminin gerçekleşmesine ve çoğu vücut fonksiyonu için gerekli. Fosfor ise birçok metabolizma işlevi için gerekli. Fosfor yetersizliği kedi ve köpeklerde çok sık görülmemekle birlikte gıda ile birlikte fazla miktarda alındığında böbrek yetmezliği gibi sorunlar yaşanabilir. Kalsiyum yetmezliği özellikle sadece et ve et ürünleri ağırlıklı beslenen hayvanlarda görülüyor. Eksikliği, büyüme döneminde görülen raşitizm başta olmak üzere iskelet gelişimi bozukluklarına yol açar. Fazlalığı ise kemik ve eklem problemlerinin oluşmasına sebep olabilir. Bu problemler içinde en bilinenler kalça displazisi (çıkığı), dirsek hastalıkları ve hipertrofik osteodistrofi gibi kemik hastalıklar. Kedi ve köpek için evde yemek ya da mama hazırlarken kalsiyum/fosfor oranını dengeleyecek uygun ilaveler yapılmazsa bu oranı dengede tutmak neredeyse imkansız. Bu oranlar hazır kuru ve konserve mamalarda ilave yapmaya gerek kalmaksızın dengeli bir şekilde bulunuyor. Bu yüzden petinizi veteriner hekiminizin önerisi doğrultusunda bir hazır mama ile beslemeniz en sağlıklısı.Sürüngen evcil hayvanınızı tam mutlu etmeniz mümkün değilBir zamanlar evcil hayvan denince akla kedi, köpek ve kuştan başka bir şey gelmezdi. Şimdilerde ise hemen her petshop vitrininde sergilenen iguanalar, yılanlar ve bukalemunlar var. Evlerde kaplumbağa, yılan, iguanalar besleniyor. Kimi ilginç olsun diye, kimi özel merakından evinde sürüngen beslese de bu hayvanları ev ortamında tam anlamıyla mutlu etmek maalesef mümkün değil. Sürüngenlerin bakımı büyük titizlik ve özen istiyor. Her eve ve ortama çabuk uyum sağlayamayan sürüngenlerin her birinin farklı beslenme alışkanlıkları var. Önemli olan sürüngenin etobur mu otobur mu olduğunu bilmek ve vitamin takviyelerini ihmal etmemek. Bu hayvanların ekolojik dengelerini korumak imkansız gibi bir şey. Yapılabilecek tek şey, ısıtıcılardan yararlanarak sürüngenlerin ısı ve ışık ihtiyacını karşılamak.3 KARA KAPLUMBAĞASI: Kara kaplumbağaları sağlıkları bozulduğunda bunu yuvalarının duvarlarını tırmalayarak belli ediyorlar. Bahçede bakılan kaplumbağalarda parazit ve mantar en sık görülen hastalıklar. Kabuk kırılmaları gibi ciddi yaralanmalar en önemli hastalık ve sadece iç organlar zarar görmemişse tedavi edilebilir. 3 SU KAPLUMBAĞASI: Su kaplumbağası alırken gözlerinin parlaklığına, kabuğunun sertliğine, kuyruk çevresinin temizliğine dikkat edilmeli. Sağlıksız kaplumbağanın kabuğu yumuşak olur ve kabuğu güçlendirmek için direkt ve bol güneş ışığına ihtiyaç duyar. Suyun temiz tutulması için sık değiştirilmesi yerine filtre yöntemiyle temizlenmesi idealdir. Güneş ışığı ve suyun sıcaklığı su kaplumbağası için hayati önem taşıyor. Direkt güneş ışığı almadığı durumlarda ultraviole ışık kullanımı kaplumbağa için çok önemli. Düzenli aralıklarla canlı yem ve et parçaları, beslenme için gereken kaynakları oluşturur. 3 İGUANA: İguanaların bakımı oldukça zahmetli. Otobur olan iguananın beslenmesine çok özen göstermek gerekiyor. Taze yeşilliğin yanı sıra mutlaka hazır gıdalarla da beslenmesi gerekiyor. İguananın terraryumundaki ısı da hayvanın sindirimi için büyük önem taşıyor. Çünkü iguanalar midelerini yeteri kadar ısıtamadıklarında sindirim yapamıyorlar. Terraryumdaki ultraviole ısıtıcının altında bir kaya olması da bu yüzden iguana için hayati bir gereklilik. Bulunduğu ortamda petshoplarda satılan dallardan olması gereken iguanaya, sokaktan ya da ağaçlardan dal koparmak hayvanın ölümüne bile yol açabilir. İguanaların en büyük düşmanı stres. Kendini güvende hissetmeyen hayvanın strese girmesi kısa sürede ölüme neden olabiliyor. Bu hayvanlar için petshoplarda rahatlatıcı preparatlar satılsa da doğal ortamından bu kadar uzakta olan iguana için bunun ne kadar rahatlatıcı olduğu da tartışılır.İguana beslemek istiyorsanız, dikkat etmeniz gereken en önemli şey yavruyken satın almak. Yavruyken alınıp her gün ten teması kurulmayan iguana, sahibini düşman olarak görüyor ve hiçbir zaman sakin davranmıyor. Bu sürüngeni evinde beslemek isteyenler, 2 metre kadar büyüyebileceğini de hesaba katmalı. 3 BUKALEMUN: Boyut olarak da küçük olan bukalemun, hareketsizliği yüzünden de çok tercih ediliyor. Sinek, kurtçuk ve böceklerle besleniyor. Tüm egzotik canlılar gibi ısıyı seven bukalemunun terraryumunda mutlaka temiz su bulundurmak gerekiyor.Bukalemunlarda mineral ve kalsiyum eksikliğine bağlı olarak gelişim bozuklukları sık yaşanır. Bu tip rahatsızlıklar zaten hareketsiz olan hayvanın iyice içine kapanmasına, saklanmasına ve saldırganlaşmasına neden olur. Bukalemunların hasta oldukları derilerinin renginin soluklaşmasından belli olur. Bukalemun beslemek isteyenler bu hayvanın hiçbir zaman çok uysal olmayacağını ve terraryumda yaşadığı sürece, sanıldığı gibi renkten renge girmeyeceğini bilmeli.3 YILAN: Uzun yıllardır petshoplara en çok müşteri getiren sürüngenlerden. Keneler ve parazitler yılanların en sık yaşadığı sorunlar. Yılanların hastalıklara en açık oldukları dönem deri değiştirme dönemi. Yılanların 10-15 gün arayla beslenmesi gerekiyor, hamster ya da küçük fareleri yediklerini unutmamak gerekiyor. Bu gıdaları düzenli olarak temin edebilecek ve onları canlı canlı yedirebilmeye kalbiniz, gözünüz ve cüzdanınız izin verecek mi diye düşünmekte fayda var! Bunları yapabilirim diyenler oldukça geniş bir teraryum almalı. Zemini kumla kaplı olmalı ve yılanın kendini saklayabileceği ot öbekleri ve kaya dekorları bulundurulmalı. Sırma GÜLBAHARPako panoAlice adlı Golden Retriever cinsi köpeğim, mart ayında Sarıyer’deki evimin bahçesinden çalındı. Alice’in kulağında bulunan seri no 741. (0532) 712 97 79.n Bahçelievler Barınağı’na terk edilen Pekinese cinsi kör köpeğe iyi bakacak bir aile arıyorum. (0212) 640 03 86; (0535) 739 00 65.n Emekli öğretmenim ve sınırlı olanaklarımla sokak hayvanlarına yardımcı olmaya çalışıyorum, ama giderek zorlanmaya başladım. 21 tane rengarenk 1.5-2 aylık yavru kediciği sahiplendirmek istiyorum. (0546) 775 50 46.n Sahibinin ağır hastalığı nedeniyle 8 aylık tüylü, aşılı erkek Tekir kediye yuva aranıyor. (0216) 463 32 72. n Ben bir sokak kedisi yavrusuyum. Şu anda tahta bir paletin altında saklanıyorum. Beni yanınıza almak ister misiniz? (0212) 285 45 65.n Dragos’ta İspanyol Cocker cinsi bir köpek bulduk. İyi eğitimli bir ev köpeği olduğu her halinden belli. Tüm aramalara rağmen sahibini bulamadık. Bu güzel köpeği sahiplenmek isteyenlerden telefon bekliyoruz. (0533) 459 55 56.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!