OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 28, 2000 00:00
KEDÄ° TABÄ°ATIN ÅžAHESERÄ°DÄ°R Bu söz Leonardo da Vinci'nin. Sıfatları: Ressam, heykeltraÅŸ, mühendis, mimar, bilgin.Bir eksik var: Anatomi üstadıMinicik böceklerden atlara ve insana kadar her türlü bedeni böylesine mıncık mıncık incelemese, tablolarında insan vücudunu böylesine gerçekçi, hem de tüm estetiÄŸi ile yansıtabilir miydi. Kelimenin tam ruhsal bütünlüğüne denk düşen, muhteÅŸem bir Rönesans adamıydı Leonardo da Vinci. "Yeniden DoÄŸuÅŸ" çağının en büyük alimiydi. HerÅŸeyi biliyordu. Çünkü, bugün ulaÅŸtığımız bilgi yüküyle artık imkansız da olsa, o çaÄŸda her ÅŸeyi bilebilmek mümkündü. TV'nin ilk yıllarında TRT'nin yayınladığı bir belgesel vardı. RAI'nın "Leonardo da Vinci" filmi. Sanırım, insanın iliklerine iÅŸleyen, derin akisli sesi ile Leonardo'yu Kamuran Usluer canlandırıyordu. Bitmek tükenmek bilmeyen bir okuma-öğrenme çabasının ihtiÅŸamını, o haÅŸmet içinde "istisnai" oluÅŸun kaçınılmaz yalnızlığını emsalsiz yansıtıyordu. Anatomi merakı ile morgda sahipsiz ceset ayırtıp her birini nasıl didik didik ettiÄŸini -çok irkilsem de- hayranlıkla izlemiÅŸtim.Bu yüzden, ÅŸayet Leonardo, "Kedi tabiatın ÅŸaheseridir" demiÅŸse bir bildiÄŸi vardır. Zira, çirkin kedi yoktur. Bakımsız, kirli kedi olabilir ama çirkin kedi olamaz. Oysa kendimizi tabiatın efendisi saysak da çirkin insan çoktur da güzeli azdır. Sırf bu yüzden erkek kardeÅŸlerimiz güzel hatunların peÅŸinden koÅŸmuyor mu?Kedi öylesine güzel ki, bir mükemmeliyet âbidesi. Yani her ÅŸey yerli yerinde. Vücudundaki her bir unsur amaca yönelik; ne eksik ne de fazla.Estetik harikası denen ÅŸey de budur zaten. Sevgili annem dünyanın en güzel kadınlarından biriydi gençliÄŸinde. Åžimdi de çok zarif bir hanım. Ama onun güzelliÄŸinin bile yanlış noktaları vardır. Ama, kedide yanlış yoktur. Canım bana bir hediye getirdi. Sabredemeyip telefonda çıtlattığında, sürç-i lisan ile, ismini "Miyavname" demiÅŸti. Bir kedi ÅŸiirleri kitabı, resimli. Ancak "Mırname" imiÅŸ. Bence, "Miyavname" daha güzel olurdu. "Mırname", Urfa'nın insanın aklını başından alan çarşısının hemen kıyıcığındaki kahvede içtiÄŸimiz, tadı damağımızdan -sahiden- kırk yıl eksilmeyen "mırra" kahvesini çaÄŸrıştırıyor.Yıllar önce, Canım bir akÅŸamüstü geldiÄŸinde, bir pembe gül goncası getirmiÅŸti. Utana sıkıla elime tutuÅŸturdu. "Annemin bahçesinde öyle duruyordu bir başına. Sana getirmek istedim" demiÅŸti. Neredeyse aÄŸlayacaktım. Sonra bana hediye almasını yasakladım. Gerekçem çok basitti: "Åžayet kendinden daha deÄŸerli bir ÅŸey bulabilirsen onu bana armaÄŸan edebilirsin." Böylece, sırf âdet yerini bulsun diye koÅŸuÅŸturulan yıldönümleri ya da Sevgililer Günü trafiÄŸinden sıyrıldık. Ama bir yerde bir ÅŸey görür, içi ısınır da alırsa, ona asla karışmam."Mırname" de böyle bir ÅŸeydi. Canım eve gelene kadar bir defa hatmetmiÅŸ, sonra da beraber okuduk.Hemen bir tanesine göz atalım mı?PÄ°SÄ° PÄ°SÄ°Kimse bilmiyor yaÅŸadıklarınıMamalarla beslenirkenBazıları,Sokakta yaÅŸayanlarınHiçbir zamanOlmayacak"Pisi pisi"den baÅŸkaAdları.DoÄŸrudur. Bizim kedi ailemiz "Pisi pisi" dendiÄŸinde, Çince bir söz iÅŸitmişçesine, bir garip bakarlar. Yine de "Pisi pisi" yeterince güzel. Ben, sokakta ahbaplık ettiÄŸim kedilere ya "Canım" ya da Güzel ÅŸey" derim. Özel isimleri olmasa da her birinin bir iç dünyası, bükülmez bir kiÅŸiliÄŸi olduÄŸunu bilir saygı duyarım.Yalvaç Ural, bir yazar, ÅŸair. "Güney", "Yelken", "Sanat EmeÄŸi", "Varlık" ve "Gösteri" ile sanat dergilerinde ÅŸiirleri yayımlandı. Çocuk edebiyatına gönül vermiÅŸ. Ama, "Büyüklere Kedi Åžiirleri/Mırname" (Aksoy Yayıncılık) için olsa olsa, "Kedi sevenlere müjdeler olsun" denilebilir. Böylesine, tam onikiden vuran ifadeleri ancak kedilerin dünyasını keÅŸfederken biz büyüklerin acımasızlıklarından canı ölesiye yanan biri kaleme alabilirdi.Yakaladığı incelikler, hiçbir yoruma yer bırakmıyor. Feridun Oral'ın resimlerini ise anlatmak imkansız. Kitabı alıp keyfine, keyfinize varmanız gerek. Özellikle de kapak resmi… KuyruÄŸu havada, dünya güzeli bir kedi; kumsalda, denizin enginliklerine bakıyor. "Benim dünyam da iÅŸte böyle uçsuz bucaksız, pek derin…" dercesine.Bir ÅŸiir beni çocukluÄŸuma taşıdı aniden: "Çaydanlık ve Kedi". Ben de çocukken, akÅŸamları eve dönerken, okul çıkışı, iplerde çamaşırlar asılı, bacalardan dumanlar tüterken eve yürümeyi çok severdim. Çamaşırlar yıkanmış, baca da tütüyorsa orada iÅŸler yolunda demektir. Hayat vardır, dolayısı ile umut da vardır. Hele bir de eve varınca radyo da fasıl baÅŸlamaz mı, ortalık bayram yeri oluverirdi.Yalvaç Ural'ın öbür kitaplarını da eklemeliyim: "Akıllı Minik ile Obur", "Alacura Çayevi", "KorkuluÄŸun Kalbi", "Gölcüğün Küçük Avcıları", "Sanal Zıpırlar- CD ROM Oyun".Artık sizi "Büyüklere Kedi Åžiirleri" ile baÅŸ baÅŸa bırakıyorum.Kedi Süiti / A Minör-Op.15-Sessiz bir gece için süit-Kapağı açık kalmışBir piyanonunTuÅŸları üzerinde,Gece yürüyüşüne çıkan "Aç bir kedinin" Çıkardığı seslerdirKedi süiti.SÄ°YAH BEYAZ MARSIKTanrıBinlerce renk vermiÅŸBütün hayvanlara.Ama nedense,Ä°ki renkle bitirmiÅŸ benim iÅŸimi.Belki boyası bitmiÅŸti paletinde, Belki de Soyut bir kedi olsun istemiÅŸti, Yaptığı.Ne olursa olsun, Ä°ÅŸte o günden beri,Hem karanlık bir geceHem de o geceden çıkan Beyaz bir güvercinim ben.KEDÄ°, HALI VE FAREHalılarıÇok sever kediler.Anne kucağı kadar Sıcaktır halılar.Belki de sırf bu yüzden fareler,Halılara bu denli düşmanlar.NANKÖR KEDÄ°Kedi kedi gibiydiKöpek, köpek.Ä°nsan, insan gibi.Kedi kedi gibiydiKöpek, biraz köpek.Ä°nsan, insan gibi.Kedi kedi gibiydiKöpek, insan.Ä°nsan hem insan hem köpek gibi.Kedi tedirgindi.Köpek umarsız.Ä°nsan köpekti,Köpek kimliksiz.Kedi nankördü.Çekti, gitti.KEDÄ°CEKim bilirKaç dilde söylenirMiyavvvvvv!…AcabaMakedonca'da daMiyavvvvvv!… mıdır?GerçektenÅžair dostum DiÅŸo'nun DediÄŸi gibi,Çok soÄŸuksa oralarAğızdan biraz titrek,Sanki sigara içer gibi,Biraz da dumanlı çıkarMiyavvvvvv!…KEDÄ° VE KORKUUzaklara bırakılırBazen kedilerBir daha gelmesinler diye,Sevmedikleri yerlere.Ama yıldızlar öteden beriDostudur kedilerin,Elleriyle götürürler onları Kovuldukları evlere.KIRMIZI KEDÄ°Bazı geceler uykum kaçıyor;Bir kırmızı kedi,Durmadan izliyor beni.Ne yapsam kurtulamıyorum.Kediyi mi kovsam?Yoksa eski kitaplarımı çıkarıp,Ustamı ve ÅŸiirlerini yeniden mi okusam?KEDÄ°LEÅžTÄ°RMENKağıda bir et resmi çiziyorum.Kedime gösteriyorum, Miyavlıyor…Demek ki kedim de Resimden anlıyor.KAFES VE KEDÄ°Uçmasını bilmez kedilerBu yüzden düşkündürler kafeslere.AslındaNe içinde ne de dışındaOlmak isterler.KafesinMerakla bekledikleri, Masaldaki Bir türlü gelmek bilmeyen o aptal kuÅŸ;ANKAA!SANDIK VE KEDÄ°-Kediyi merak öldürmez-Evlerin gizidir sandıklar.Yazmalar, eski fotoÄŸraflar,Çeyizler,Eyüp çocuk oyuncakları,Naftalin kokan giysilerSaklıdır içinde.Açılınca kapağı,Herkes toplanır başına.Ancak kapandıktan sonra Ä°zin verilir,Marsık'la TaÅŸgüvercinlerin Ãœzerine çıkmasına.KEDÄ° VE YAÅžAMKim bilir kaç kedi Geçti dünyamızdan.Beyaz, sarı, siyah, dumanKim bilir kaç kedi?Hiç birinin mezarı bile yok!Kuytu yerlerde ölenlerin, Sabah rüzgarlarının taşıdığıKumlar örtecek üzerlerini.Yollarda ezilenin,Silse de ölüsünü otomobil izleriÄ°nan bana sevgilim,KurumuÅŸ derileriyleGüneÅŸli günlerde,Tükürecek yüzümüzeParlayan tüyleri.ÇAYDANLIK VE KEDÄ°Dumanı tütenBir çaydanlık,Mutluluk verirKedilere.Her ne kadarÇay sevmeseler de,Onlar içinEvde her ÅŸeyin Yolunda gittiÄŸinin Ä°ÅŸaretidir çaydanlık.KEDÄ°ÅžARLOBaşına buyruk Komik bir kediydi o.YaÅŸamı boyuncaYalnızca güvercinleri sevdi.Ve bir akÅŸam üstüGirip bir sinemanın Kapısından içeri,Seyircilerin arasında oturanRütbeli bir kediyeÅžunları söyledi:"KuÅŸlar gibi özgür olmak istiyorsun,Ama kafeste kuÅŸ besliyorsun."SERAMÄ°K KEDÄ°'NÄ°N ŞİİRÄ°Karşılıksız bir sevgidirBenimki.Benden içtenlik bekleme.TeÅŸekkür etmeyiÖzür dilemeyi bilmem.Beni sev, koru.Düşünüp kırma sakın elinden.Yalnızca kendin için sev.Kucağına al, tozumu sil.GüzelleÅŸirim bir gün.Belki deÄŸiÅŸirim diye bekleme.Bir sandığın, bir masanın Ãœzerine koy beni.Rafa kaldırma sakın.Seramik bir kediyim ben.Sırlı, yüreÄŸi olmayan.Sarı, seramik bir kediyim.Seni seven Ama kendini sevmeyen.Düşürüp kırma beni sevgilim.Saçılmasın parçalarım.Ä°stanbul sokaklarına;Yapıştırsan da ustalıklaBirbirine,Ä°nan sevgilimEksik kalacak Kızkulesi'nde bir yanım.NEO KEDÄ°Hiç kimseyi öldürmedi o,Bir kez olsunFare bile yakalamadı.YalnızcaAç kaldığı bir gün,Yavrularını yedi.Adolf olabilmesi için,Zaten bu kadarı da yeterliydi.MOZAÄ°K KEDÄ°Bilir kediler,Ölünce cennete gidecekler.Çünkü çocuklar,Cennette de olsalar,Kedisiz yaÅŸayamazlarÄ°ÅŸte bu yüzden Bilir ki kediler…Ölünce Onlar da Cennete gidecekler.KEDÄ° VE YILDIZLARYıldızları sayarım,Her gece.Tek, tek!Sonra kimse görmedenToplarım düşenleri.Çocuklar uyanmadan da Koyarım yerine.İçlerinden yalnızca biriniSaklarım.Kuyruklusunu.ÇaktırmadanKoymak için ceplerine.AYNADAKÄ° KEDÄ°-Hiç kedi görmemiÅŸ bir kedi için ağıt-AynadaYüzünü gördüKüçük kedi.Åžaşırdı.Çünkü o, yüzünün hepSahibi,O küçük çocuk gibi,Sarışın ve çilliOlduÄŸunu sanırdı.KAVAK KAYALIKLARININ KEDÄ° SÄ°REN'Ä°Ä°stanbullu bir kediyim ben.Sirenlerden gelen.Soyum var.Bu yüzden,Çok severim balıkları.Bir çocuklardan Bir de martılardan korkarım.Ama yine de oturup her akÅŸamüstü,Karadeniz fenerinin kıyıcığına,Beklerim,Altın postu getirecekArgos gemisinin Tayfalarını.BALIK, Ä°NSAN VE KEDÄ°BalıklarBütün günSuyun içinde.Durmadan Yıkanıyorlar.Ama insanlarYemeden önceOnlarıBir de saatlerceLavabolarda Yıkıyorlar.Ä°nsanları Anlamıyorum...Jülide ERGÃœDER - 28 AÄŸustos 2000, Pazartesi Â
button