OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 08, 2005 00:00
Antrenörleri Rıdvan Dilmen de olsa, iki aydır Olimpic Lyon Stadyumu’nda oynayacakları maça da hazırlansalar, onlar çocuk. En ‘olgunları’ 93 doğumlu! Onlarla bu yıl Fransa’nın Lyon kentinde yapılan Danone Uluslar Kupası’nda Dünya altıncısı olduk. Bize takım ruhunu, rakiplerine ise kendi deyimleriyle ‘insanlığı’ öğrettiler.Gözyaşları terlerine karışmış, kaybettikleri takım için ‘Amcam gibi adamlardı ya’ diye ağlayan futbolcular onlar. Öyle futbolcular ki, bir kaleciye ‘Evli ve Çocuklu’ adını takmışlar. Yani o kadar büyük, o kadar iri! Antrenörleri Rıdvan Dilmen de olsa, iki aydır Olimpic Lyon Stadyumu’nda oynayacakları maça da hazırlansalar, onlar çocuk. Onlarla bu yıl Fransa’nın Lyon kentinde yapılan Danone Uluslar Kupası’nda Dünya altıncısı olduk. Bir Güney Afrika, bir de Türkiye hiç yenilmedi turnuva boyunca.. Ancak üç beraberliğin ikisinde penaltılardan kaybettiler. Binlerce kişi bir ağızdan ‘Aydın Aydın...’ diye kalecinin ismiyle tempo tutarken, o minik eller devleşse de, bizi şampiyonluğa taşımaya gücü yetmedi. Üstelik gollerden birini güzel mi güzel İspanyol bir kızdan yedi ya, orayı karıştırmayalım. Hem bu gol takımın öyle beğenisini kazanmış ki, ‘Acaba bizde de o kadar iyi gol atabilecek kız var mıdır’ diye merakla soruyor ve aralarına kızları da bekliyorlar. Hayallere inanın Danone’nin sosyal sorumluluk kapsamında gerçekleştirdiği uluslararası bir etkinlik olan Danone Uluslar Kupası’nın sloganı, ‘Hayallerinize inanın...’ Türkiye’nin 81 ilinden futbola düşkün çocuklar, (ki bu yıl sayıları 32 bini geçti) hep aynı slogana inanarak illerindeki turnuvalara katılıyor ve takım halinde seçiliyorlar. Sonra İstanbul’da futbolun profesyonelleri tarafından içlerinden en yeteneklileri tespit edilerek bir takım oluşturuluyor. Ve bu takım da Türkiye’yi Danone Küçükler Futbol Türkiye Birincisi olarak temsil etmek üzere, kupa elemelerinin yapılacağı kente uçuyor! Bu yıl dünya genelinde 2,5 milyon çocuğun iştirak ettiği, Lyon’da 32 ülkenin, 512 çocuğun top koşturduğu kupanın galibi Ruslar oldu. Ama onların elinde sadece kupa vardı. Oysa biri Mardin’den, biri İzmir’den, bir diğeri Bursa’dan katılan bizim takımın elinde Dünya altıncılığından fazlası var artık. Minik minik kafaların içinde dünyayı gezme, paşa paşa keyfini çıkarmanın hırsı var, umudu var... ‘Rus antrenör topu kaybeden oyuncuya vururken, Rıdvan ağabey bizden daha çok üzülüyordu. Biz onlara insanlığı öğrettik!’ diyen minik yürekler var. İnsanlık, zeka, spor ve çocuklar... Bu dörtlü bir araya gelirse, hayallere inanmayıp da ne yapacaksınız? Kulüpler için bir maden burasıBu çocuklar benim onların yaşındayken yakalayamadığım bir şansı yakaladılar. 10-12 yaş grubu arasındayken keşfedildiler. Üstelik ben ve Ali Çoban tarafından da yetiştirilerek kulüplere hazır hale getiriliyorlar. İleri de gidebilirler, geri de... Kulüpler için bir maden burası... Onları bu yaşta kazanırlarsa öne çıkmalarını sağlarlar. Çocuklarla çalışmak çok keyifli. Bir an bile yalnız bırakmak istemiyorum. Sadece onları oynatmama kararını kendilerine söylerken güçlük çekiyorum. 10 yaşındaki bir çocuğa bunu söyleme ızdırabını kaldıramıyorum... Bu görevi yardımcım Ali Çoban’a bırakıyorum!Yetenek erken keşfedilmeli Danone Türkiye, üç yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı’yla ortaklaşa imza attığı bu proje için koordinatör olarak beni seçti. Proje sorumlusu İlknur Gürtuna’nın da büyük desteği ve çocuklara olan sevgisi sayesinde girdim bu işlere... 10 aydır Türkiye’nin dört bir yanını dolaşıp, keşfe çıkıyorum... Bu yıl 12 bin kilometre yol yaptım. Sadece yetenekli çocukların ailelerini ikna etmem gerektiğinde biraz çaba harcamak zorunda kalıyorum. Önce aileleri, sonra da okul müdürlerini, hatta kaymakamı bile işin içine sokmak zorunda kalıyoruz bazen. Yetenekli çocuk gördük mü, peşini bırakmak istemiyoruz. Yetenek erken keşfedilmeli. Biz bu yetenekli çocukları bulduktan sonra, onların bu büyük şanstan yararlanmalarını istiyoruz. Kulüp yöneticilerine sadece gelip, bu hazır cevherleri kulüplerine kazandırmak kalıyor. İşin uzmanlarından oluşan bir ekip olduğumuz için çocukların psikolojileri de hep kontrolümüz altında. Bu yıl Türkiye’den 2400 okul katıldı seçmelere. Temel sorun il katılımının artması için, ilkokulların üstündeki ekonomik yükü azaltmak. Onların katılımını ne kadar kolaylaştırırsak, genel katılım o kadar artacaktır. Bizi çok sevdiler Türk kızları da oynasın Resul Tutak(12) İstanbul Gaziosmanpaşa Kazım Karabekir İlköğretim Okulu’nda okuyorum. Biz Türkiye’de ara sıra yabancı insan görürdük. Burada herkes yabancı. Kendimi yalnız hissettim. Yine de Amerika’yı daha çok merak etmeye başladım. Oraları görmek için futbola dörtte dört sarılacağım! Ama önce eğitimim. Çünkü buraları türlü türlü nedenlerle daha çok görmek istiyorum. Kendimi tanıtabildikten sonra onlara insanlığı öğrettim ve bizi çok sevdiler. Lyon’da son golümüzü İspanyol bir kızdan yedik. Vücudu bu spora müsaitse bence Türk kızları da top oynamalı, bizi temsil sırasında yalnız bırakmamalı. Beni kupadan hatırlayacaklar Kutbettin Tekin Oğrak(11) Mardin Yavuz Selim İlköğretim Okulu’nda okuyorum. Beş kardeşiz. Buraya geldikten sonra artık Olimpic Lyon Stadı’nda A Milli Takım’la oynamak ve onlara gollerimi Beckham gibi göndermek istiyorum! Dünyanın en iyi futbolcusu olmayı ve buradaki arkadaşlarımın beni hatırlamasını isterim. Burada diğer çocuklar hep marka ayakkabılar getirmişler ama biz de onlardan aşağı kalır değildik! Zaten futbol ayakkabıyla, elbiseyle oynanmaz ki! Futbol akılla oynanır. Bu yüzden önce eğitimimizi almamız gerek. İngiltere ligi bekle beni Aytaç Kara(11) İzmir Çamkıran İlköğretim Okulu’nda okuyorum. Şu anda Altayspor’da altyapıda oynamaya başladım. Galatasaraylıyım... Belki
Fenerbahçe’nin altyapısında da oynayabilirim, istediler çünkü. Yani tuttuğum takımı yazmayabilirsiniz de! Stilimi Ronaldo’ya benzetiyorlar. Zaten en çok onu seviyorum ve örnek alıyorum.. Lyon’a gelmeden önce isteklerim farklıydı. Artık İngiltere liginde futbol oynamak istiyorum. Oynarım da... Burada bulduğumuzla iletişim kurduk! Zaten hepsi de bizi çok sevdiler. Şampiyon olan Rusya bile ‘Şampiyon’ diye bağırdı hep. Belediye Başkanı sokakta keşfetti Yusuf Gayretli (11) Bursa Setbaşı İlköğretim Okulu’nda okuyorum. Aslında Belediye Başkanı keşfetti beni! Mahalle arasında top oynuyordum... Bursaspor’a yazdırdı. Sonra da buraya geldim. Biz savaş- tüfek değil, el ele barışı konuşturduk burada. ‘1.30 Yusuf’ diyorlar bana. İlk kez yurtdışına çıktım ve emin olun hep çıkacağım. Burada hayallerimin sınırının olmaması gerektiğini gördüm. Zeki olmanın faydalarını gördüm. Futbol zeka oyunudur. Daha çok zeka, daha çok eğitimle olur, buradaki hocalarımız öyle diyor. Lizarazu’nun çemberinde Bodyguard’ların arasına esnek bir iki hareketle daldım ve ortadaki çemberde Bixente Lizarazu ile buluştum. Fotoğrafın tüm öyküsü bu! Küçük temsilcilerimizBirindar Güneş, Bursa Setbaşı İ.Ö.OArda Özgen, Bursa Setbaşı İ.Ö.O Onur Lale, Bursa Setbaşı İ.Ö.O Emre Pehlivan, Bursa Setbaşı İ.Ö.OYusuf Gayretli, Bursa Setbaşı İ.Ö.O Furkan Akınoğlu, Bursa Setbaşı İ.Ö.O Tahacan Velioğlu,Bursa Setbaşı İ.Ö.O Bürhan Aydın Aliman, Bursa Yunus Emre İ.Ö.O Mazlum
Aslan, Ä°zmir Çamlıkule Ä°.Ö.O Aytaç Kara, Çamkıran Ä°.Ö.O Ali Civan Düzova, Kartal Milli EÄŸitim Vakfı Ä°.Ö.O Resul Tutak, Kazım Karabekir Ä°.Ö.O Hasan Türk, Ä°stanbul Aşık Veysel Ä°. Ö. O DoÄŸuÅŸ Can, Ä°zmir Mustafa Ãœrcan Ä°.Ö.O Kudbettin T. OÄŸrak, M Nusaybin Yavuz Selim Ä°.Ö.O OÄŸuzhan Kurun, Bursa Setbaşı Ä°.Ö.O Emre Topçu, Bursa Setbaşı Ä°.Ö.O Â
button