Güncelleme Tarihi:
Vanity Fair’in aralık sayısında yayımlanan bölümde Capote, Türkiye anılarından bahsediyor. Esrarı ilk kez Türkiye’de içtiğini yazıyor.
‘Kabul Edilmiş Dualar’ Amerikalı yazar Truman Capote’nin en sancılı romanıydı. 1958’de eskizlere başladığında 34 yaşındaydı. Tiffany’de Kahvaltı ve Soğukkanlılıkla gibi eserleriyle yankı uyandırmış, sıra başyapıtını yazmaya gelmişti. Fransız romancı Marcel Proust’un ‘Kayıp Zamanın Peşinde’siyle boy ölçüşecek bir eser planlıyordu. Ama 26 yıl sonra öldüğünde, henüz tamamlanmamıştı... 1975 ve 1976’da Esquaire dergisinde yayımlanan, infial yaratan, yazarın derin bunalıma girmesine neden olan iki bölüm dışında, tam metni gören olmadı. Ölümü sonrası arkadaşları yayımladı.
Romanın bir türlü ortaya çıkmamasının nedeni sadece estetik kaygılar değildi. Sosyeteden ünlü kadın arkadaşlarının mahrem öyküleri vardı. ‘Kuğular’ adını verdiği arkadaşları, 1975’te Esquaire’daki ilk bölümü okuduklarında paniğe kapılıp yazara baskı yaptı. Bir de yayımlanmayan romanın sinema hakları için aldığı yüksek telif ücretini geri ödemek zorunda kalması Capote’yi 1970’lerin sonunda bunalıma sürükledi. Uyuşturucu ve alkole sığındı. 1984’te öldüğünde, çekmecesinden çıkan romanda Tennessee Williams’tan Prens Charles ve Jacqueline Kennedy’ye kadar herkesin küçük sırlarını, isimsiz ifşa ediyordu. Romanın bazı bölümlerinin kayıp olduğu biliniyordu. Vanity Fair’in yardımcı editörü Sam Kahner ve İngiliz Edebiyatı Profesörü Nancy Schoenberger, bunlardan birini New York Halk Kitaplığı Elyazmaları Bölümü’nde buldu. Aralık sayısında yayımlanan ‘Yachts and Things’ metni daktiloyla yazılmış, başlığı ve sonundaki birkaç paragraf elyazısıyla tamamlanmış. Metinde Capote, Mrs. Williams’la çıktığı üç haftalık yat yolculuğunu anlatıyor. Uzmanlara göre, Bayan Williams, gerçekte Washington Post’un sahibi Katherine Graham. Yat ise İtalyan milyarder Gianni Agnelli’ye ait. Fakat o günlerde bir yakınını kaybeden Agnelli, son anda geziye katılmaktan vazgeçmiş. Pire’den yola çıkan yat, Yunan adalarına uğrayıp Türkiye sahillerine geliyor. Sahillerin ismini vermeyen yazar, Bayan Williams’ın bu yolculuğa pek çok kitap okuyarak hazırlanmış olmasını, her fırsatta sahile çıkıp tarihi eserleri gezme çabasını ironik bir dille aktarıyor. “Ben ise yüzdüm, güneşlendim, sonra yine yüzdüm, balık tutum, okudum, aşçının nefis yemeklerini tattım, günlüğümü yazdım, sonra yine yüzdüm” diyor. Bir akşam yanaştıkları mağara benzeri sahilde, müzik eşliğinde kadınlı erkekli dans eden grubu gördüklerinde Bayan Williams’la kıyıya çıktıklarını, bir aile kutlamasında Türk misafirperverliğiyle ağırlandıklarını, sonra ısrar üzerine sahildekileri yata davet ettiklerini, sabaha kadar birlikte dans ettiklerini anlatıyor. “Bize nane çayı, esrar ikram ettiler. Hayatımda ilk kez esrar içtim” diyor.