Kayınpederim benden küçük kayınvalideyle aynı yaştayız bundan daha álá isyan olur mu?

Güncelleme Tarihi:

Kayınpederim benden küçük kayınvalideyle aynı yaştayız bundan daha álá isyan olur mu
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2004 00:24

Siz evinin camlarını silmek için taa Antalya’dan okuru gelen, ya da Ankara’dan akordeonunu kaptığı gibi İstanbul’a gelip kendisine resital verilen kaç köşe yazarı tanıyorsunuz? Posta Gazetesi okurlarının biricik ‘Romantik İsyankár’ı o. Köşesine kırmızı gül kondurulmuş logosu ile, elinde sigarası, kirli sakallarıyla kara kara bakan fotoğrafı birbiriyle bir hayli çelişiyor ama gelgelelim adam ısrarlı.

O bir Romantik İsyankár. Halim Bahadır (46), tam üç yıldır haftanın 6 günü Romantik İsyankár köşesini yazıyor. Posta Gazetesi’nin en çok konuşulan siması yine o. Çünkü gazeteye gelen ziyaretçilerinin çeşitliliği bile merak uyandırmaya yetiyor: Türbanlı kadınlar, transseksüeller, hayat kadınları, güzel kızlar. Rakısının içine gül yaprakları döküp içiyor! Ama kendini ciddiye aldığı kadar bir o kadar da dalga geçiyor. Nevi şahsına münhasır bu romantiğin başından geçen aldatılma hikayesini anlattığı ‘Tutunuş’ isminde bir de kitabı var. Şimdi arasanız da piyasada bulamayacağınız kitap, Neden Yayınevi’nden 10 Eylül’den sonra yeniden piyasada olacak.

n Köşenizin adı niye Romantik İsyankar? Neye, kime isyan ediyorsunuz?

- İki yıl önce Rıfat Ababay ve Mehmet Yılmaz, bana sen romantik bir adamsın, Karadenizli olduğun için de hep isyanınız vardır, senin Romantik İsyankar adında bir köşe yazmanı düşündük dedi. Yarım dakika düşüneyim dedim. Dışarı çıktım, yüzümü yıkayıp geldim, tamam dedim. İnsanların kendileriyle çatışmalarını yazıyorum, kendisiyle barışık insan bulmak zor.

n Siz barışık mısınız?

- Barışık olsam yazı yazamam. Birkaç tahta eksik. İnsanın kendine sürekli dayak atması kolay bir şey değil çünkü.

n Siz bir nevi erkeklerin Güzin Abla’sı mısınız?

- Yok, daha çok kadınların Güzin Abla’sıyım. Bu ülkede kadınlar erkek magandalığı altında yaşamak zorunda kaldıkları için ben onların tarafındayım. Böyle hödük bir ülkede değil de, Hollanda’da yaşasak böyle olmazdı. Ama bu ülkede böyle davranmak gerekiyor.

n Bir konuyu netleştirelim. Kadınları düşündüğünüz için mi, yoksa sevdiğiniz için mi böylesiniz?

- Kadınları severim. Hayır desem yalan söylemiş olurum. E, bir romantiğe de yalan yakışmaz.

BAZI FEMİNİSTLERLE BAŞIM DERDE GİRDİ

n Okuyucunuz olan erkekler, en çok hangi fikirlerinizi alkışlıyorlar?

- Duyarlı erkekler, kadın erkek arasındaki eşitliği savunmamı alkışlıyorlar. Erkek egemen toplumun bize sunduğu şeyde erkeğin ağlamaması, aldatıldığını kimseyle paylaşmaması, sürekli güçlü olmak zorunluluğu, evi geçindirme zorunluluğu var. Bunları yapmayın, bunlar aptalca şeyler dediğim zaman erkekler beni alkışlıyor. Mercedes’in kıymetini bilmeyen kıro da alkışlamasın zaten.

n Böyle söylüyorsunuz da, size kıro ya da maganda diyenler oluyor mu?

- Yazılarımda nasıl bir maçoluk buldular anlamış değilim ama bazı feminist kadınlarla başım derde girdi biraz. Bazen dalga geçmek için abartılmış bir erkeklik yazıyorum ama onlar bunu ciddi yazdığımı düşününce kıyamet kopuyor. Ben Türk toplumundaki erkek ideolojisiyle ve kendimle dalga geçen biriyim.

BİZ KADINI ELDE ETTİKTEN ÜÇ GÜN SONRA TOZ OLURUZ

n Erkeğin zaafları, zayıflıkları nedir?

- Erkeğin asıl zayıflığı, illa ki güçlü olmak zorunda olduğunu düşünmesi. Yahu biz erkekler öyle kalın kafalıyız ki, biraz paramız pulumuz olunca daha iyi kadınlar, daha güzel kadınlar için boğuşup duruyoruz. Erkekler ne yapıyor? Kadını elde ettiğinde, kadın onun için bitiyor. Avladı, bitti. Kadın bir erkeği elde etmek olarak bakmaz. Yaşar, yaşadığının keyfini çıkarır. Biz elde ettikten üç gün sonra toz oluyoruz. Biz hálá avcı ve toplayıcı bir toplum değiliz. Biraz akıllanalım.

n İyi de günümüzde av kim, avcı kim?

- Av erkekler. Fakat kendilerini avcı zannediyorlar. Bir kadın hayır derse hayırdır. ‘Vayy kadını tavladım’ diye şişinip salak durumuna düşmenin bir anlamı yok.

n Gönül adamı halleriniz gerçek mi, trip mi?

- Gerçek. Bir gecede inanılmaz bir aşk yaşayıp, her şeyimi o kişiye verip, ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam edebilirim. Değdi mi ulan dersem ve kendime cevabım evet değdiyse, eyvallah der geçerim. Dünyaya bir kez geliyoruz, bir gönlümüz var. O gönlü doldurmamız lazım.

ÇAPKINLIKLA İSYANKARLIK BİRBİRİNİ DESTEKLER

n Şimdiki eşiniz sizin bir okurunuzmuş. Size bir telefon açmış ve onunla buluşmaya gitmişsiniz. Size her telefon açan kadın okurla buluşur musunuz?

- Herkesle değil. O seste bir giz bulmanız lazım. Diyaframdan gelen, samimi bir ses vardır, sıcaklığı hissettiriyordur. Onunla en azından oturup iki üç kadeh rakı içebileceğinizi anlarsınız. O zaman da gider buluşurum.

n Siz isyankár olmakla çapkın olmayı birbirine karıştırmışsınız!

- Biraz birbirini destekliyorlar.

n Köşenizde rakı efendi, kurt hazretleri gibi tanımlamalar var. Bunları bir şuur kaybı anında mı yazıyorsunuz?

- Hayatla, kendimle dalga geçmeyi seviyorum. Hayatla mücadele edin, haklarınızı koruyun, kendinizi geliştirin derken yahu biraz da kendinizle dalga geçin, mükemmel değilsiniz, kendi aptallıklarınıza gülün demek için bunları yapıyorum. O yüzden de önce kendimle dalga geçiyorum.

n Romantik isyankárlar kulübü kurmayı düşünüyor musunuz?

-
Düşünüyorum. Gittiğim her ilde beni misafir edecek en az beş okurum var. Okurlarım toplumdan çok dayak yedikleri için, benim yazılarıma sinen insancıllığa sığınıyorlar. Benim işim insanla, 9 yaşında babasının tecavüzüne uğrayan bir travesti de, başka bir adama aşık evli ve türbanlı bir kadın da bana rahatlıkla yaşadıklarını anlatıyor.

n ‘Zampara bir sülalenin çocuğuyum ama karıma sadık kalmıştım’ diyorsunuz. Hangisiyle gurur duyuyorsunuz? Zampara bir sülalenin çocuğu olmakla mı, karısına sadık kalan bir adam olmakla mı?

-
Karısına sadık kalan adam olmakla elbette. Sadık kaldığım için asla pişmanlık duymadım. Ben doğrusunu yapmıştım çünkü. Yanlış yapan o’ydu.

n Kitabınızda sürekli, ‘eli ayağı düzgün adamdım’ diye yazıyorsunuz? Hatta hızınızı alamayıp ‘karizmatik bir adamdım’ diye de ekliyorsunuz. Özgüveniniz sağlam maşallah!

- Aldatılmayı hak etmeyen bir adamım demek istiyorum. Neden bu benim başıma geliyor, diyorum. O adamın ruh hallerini anlatıyorum. Bunu yaşayan bir adam olarak söylüyorum, aldatıldığınızda entelektüel düzeyi yüksek şeyler hissedildiğini düşünmeyin.

n Varoş kızlarının beyaz atlı prensi misiniz?

- Hayatta birçok şeyi hak ettiğini düşünen ama sosyal konumu ve baskıdan dolayı bunları elde edemeyeceğini düşünen insanların prensiyim.

n Sabaha kadar içki içip, sokak kedilerine kadeh kaldırdığınız, Neyzen Tevfik usulü rakıyı tencere doldurup, ekmek doğrayıp yediğiniz ve hatta hatta o tencerenin içine gül yaprakları döktüğünüz doğru mu?

- Birkaç kez yaptım. Ama bu aralar yapamıyorum, ihtiyarladım galiba. Sabaha kadar çalışıp, sabah bir kadeh rakı koyup, ‘güneş baba sevgiler’ diye güne başlayıp, maskaralıklar yaparım.

n Entel bito diye bir şey duydunuz mu?

- O ne?

n Entel bitirim demek. Size romantik isyankár yerine öyle desek?

- Tuttum bunu valla. Köşemin ismini değiştirebilirim.

ERKEK TARAFININ DUYGULARINI ANLATIYORUM

Ben Tutunuş’ta erkek tarafının duygularını anlatıyorum. Erkek egemen bir toplum olduğumuz için, erkeğin aldatılması erkeklere çok ağır geliyor. Halbuki burada adamın suçu yok, kadın karar verir ve yapar. Benim başımdan böyle bir şey geçtiği için erkek ne düşünür iyi biliyorum.

Camlarımı silmek için Antalya’dan okuyucum geldi

Bir yazımda, tembel, ayrıca fakir bir adamım, evimin camlarını üç ayda bir siliyorum, tüle ihtiyacım olmuyor diye yazdım. Bir kadın aradı, evi görmek, camları silmek istiyorum diye tutturdu. Acayip ısrarcı. Neyse, sonunda geldi camları sildi, iki gün kalıp gitti.

SABAH UYANDIM ÜZERİMDE DELİNİN ÇUVALI

İlk aşık olduğumda 19 yaşındaydım. Üzerine çuval giymiş deli bir adamla, kirli bir derede oturup rakı içtim. Onun sırtındaki çuvalı alıp, kendi sırtıma giydim, takım elbisemi o deliye verdim. Sabah uyandığımda, herhalde ben bu kız yüzünden kafayı yedim dedim. Aşk her şeyi göze almaktır.

ROMANTİK İSYANKAR TİPOLOJİSİ

Toplumun yerleşik kurallarıyla fazla ilgilenmeyen, fakat bu kurallarla savaşmak için güç sahibi olan. Parasal bir güç değil, entelektüel güç, kendine güvenin gücü. Giyime önem vermeyen, parası olsa bile markalı şeyler almak yerine 30 milyona bir gömlek alan, her gün temiz temiz duşunu yapan. Arta kalan parasıyla da keyif verecek şeyler yapan.

KADINLA DÖVÜŞMEK YERİNE KABUL EDECEKSİN

Doğa kadını daha güçlü yarattı, orgazmından tutun da, plan yapmalarına kadar bizden daha zeki ve pratikler. Ben bunu kabul edince rahatladım. Kadınla dövüşmek yerine, kabul edeceksin.

Okuyucusuyla nasıl evlendi?

Bandırmadan bir okuyucum aradı. Sesinde bir heyecan. Tanışmak için İstanbul’a gelmek istediğini söyledi. Vapur Yenikapı’ya yanaştı, insanlar inmeye başladı. Güzel kadını seviyorum, bir baktım mükemmel bir kız. Tanıştık, konuştuk, o gün bende kaldı. O sırada bir sürü kız arkadaşım vardı. Baktım kız tertemiz ruhlu, aşkının peşine düşen bir kız. Hiçbir entrikası yok. Birkaç ay sonra evlendik. Ailesi karşı çıktı ama sonra beni sevdiler. Kayınpederim benden bir yaş küçük, kayınvalideyle aynı yaştayım. Bundan daha iyi bir isyan olur mu?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!