Güncelleme Tarihi:
Bugüne kadar yayımlanan sekiz kitabında ilçenin göç öykülerini, mutfak geleneklerini, kültürünü zenginleştiren kişileri anlattı. Yorulmaz “Karadiken kültürünün Girit’ten geldiği varsayım. Bence kökeni belli değil” diyor.
Çocukluk yıllarını şöyle anlatıyor: “Ayvalık’ta karadiken baharın müjdecisidir. Balıkçılar küfelerle toplar, sandallarla sahile getirir, ayıklardı. Önlerinde kuyruk olurdu. O zamanlar sadece taze satılırdı. Şişeleme tekniği sonradan moda oldu. Karadikenciler gelince, çay kaşığı, fırından yeni çıkmış çıtır bir simit kapıp sahile koşardık. Tadı böyle çıkar. Zeytinyağı, limon da sonradan uydurulmuştur.”
Mucit tornacının karadiken giyotini
Denizkestanesine meraklı tornacı Orhan Tuncel’le, Cunda’da karşılaştık. Kendi icadı kestane giyotinini getirip masaya koydu. “Bu benim icadım beyler. 15 dakikada 80 tane ayıklıyor” dedi gururla. Tuncel, kromdan giyotinine küçük, orta, büyük boy kestaneler için üç takım bıçak yapmış. Henüz hiç satmadığı için fiyatı belli değil. Israrlı sorular üstüne “300 TL yeter” diyor.
Çifte diplomalı kestaneci
Gültekin Erhanoğlu, Küçük Sanayi Sitesi’nde yaptırdığı kromdan özel makasıyla Ayvalık sahilinde günde ortalama 15 şişe karadiken ayıklıyor. Şişesini 15 TL’den satıp, kalanları balıkçılara veriyor. “Aslında çifte diplomalı elektrik teknisyeniyim. İki yıl önce çalıştığım kamu kuruluşundan siyasi kadrolaşma nedeniyle işten çıkarıldım. Sanayi dalgıcı brövesi aldım, iş yoksa babamla balıkçılık yapıyorum” diyor. Geçen yıla kadar Japonların suşide kullandığı denizhıyarı toplayıp, günde 300 TL kazanıyormuş. Yasaklanınca karadiken toplamaya başlamış. Şirinkent sahilinde, süngercilerin kullandığı nargile sistemiyle dalıyor, günde 800-1000 arasında kestane çıkarıyor. “Talep olsa daha fazlasını çıkarırım ancak bu kadarını satabiliyorum” diyor.