Güncelleme Tarihi:
AKM’de Barış Manço’yu Anma Gecesi yapılmış, maalesef gazetelerden okudum. Eski dostları, sevenleri geceye yeteri kadar ilgi göstermemiş. Eşi ve Barış Manço Derneği Başkanı Lâle çok üzülmüş buna...
Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’nin katlinin de 24. senesiydi 1 Şubat. Yeterli ilgi gösterilmedi, mezarı başındaki anma törenine katılan pek az oldu, sevenleri yine üzüldü.
Üzülmekte haklılar, hepsi... Ama benim yıllardır savunduğum bir noktaya gelip dayanıyor konu. Kaybettiğimiz, çok sevdiğimiz, unutamadığımız, özlediğimiz 5-10-20 meşhur insan var böyle. Tabii ki her birinin yakını hatıralarının sıcak tutulmasını ister, her sene ölüm yıldönümünde tören yapılsın, mezarı başında dualar edilsin, herkes katılsın ister...
Ama bu, katılmasını beklediğimiz şöhretli (veya şöhretsiz) insanların, haftanın iki üç gününü kabristanda ya da anma töreninde geçirmesi demek... Var mı böyle bir şey? Mümkün mü?
Böyle bir şeyi istemeye hakkımız var mı?
Sonra da “vefasızlar” diye mahkûm ediyoruz insanları.
Ben, dedelerimin kabrine gidemiyorum her sene...
Rahmetli Kemal Sunal’ın birinci ölüm yıldönümüydü galiba, o zaman önermiştim: Birinci, ikinci, üçüncü... Hayır. Mesela 10. ölüm yıldönümü, tamam, 25.yıl tamam...
Kaybettiğimiz, sevdiğimiz insanlara, hatıralarına ayıp ediyoruz.
Sevenlerini de ayıp etmeye zorluyoruz.
Bu saygısızlığa biraz da aileler sebep oluyor.
Gelin bu konuyu, soğukkanlılıkla, yeniden düşünelim!