Güncelleme Tarihi:
Kınalı Bebek, hakkındaki dedikoduları ilk kez Hürriyet'e konuşarak cevapladı
Bizim ‘‘Kınalı Bebek’’ ya da Demet Sağıroğlu, bir dertli ki sormayın gitsin. İkinci albümünü gibi ‘‘Şikayetim Var’’ diyor ve son albümü gibi ‘‘Sımsıcak’’ anlatıyor. Demet, Erzincanlı mühendis babayla İzmirli grafiker-öğretmen annenin çocuğu. Annesi 22 yaşında Kars'ın Digor ilçesine atanmış. Erzurum'daki kardeşini ziyareti sırasında babasıyla tanışmışlar. Annesiyle babasının arasında 20 yaş fark var. Evlenmişler, ama iki yıl sonra annesi Erzincan'da boşanma davası açınca olaylar çıkmış. Sağıroğlu ailesi, kucağında Demet'iyle İzmir'e doğru yola çıkan anneye Erzincan garında baskın yapmış. Trendeki tartışmaları, kovalamacaları hatırladığını söylüyor Demet. Hele çocukluğunu çok net anlatıyor.
- Beş yaşındayken teyzemin oğlu Ahmet'e aşıktım. O da beş buçuk yaşındaydı. Onunla evlenmek istiyordum ama o beni ‘‘Seninle evlenmeyeceğim’’ diye kızdırırdı. Brigitte Bardot'nun resimlerini kesip ‘‘Ben bunlarla evleneceğim’’ diye nispet yapardı. Ahmet'le devamlı saç saça kavga ederdim. Yener ağabey, ben duvarlara tırmanacak kadar yaramaz bir çocuktum. Beş buçuk yaşında anaokulundan kovuldum. Kapının önünde çalışan servis minübüsünü kullanmaya kalkıştım, Allahtan şoför yetişip durdurdu. Sonra ilkokula başladım ama müfettiş benim yaşımı öğrenince oradan da gönderdiler. Beş buçuk yaşında okumayı yazmayı sökmüştüm. Ertesi yıl yeniden verdiler ilkokula. Bu sefer de hoca beni kovdu, çünkü herkesten önce ‘‘Ali topu at’’ diyordum. Beden eğitimi dersine yolladılar, hem öteki çocukları engellemeyeyim, hem de uslanayım diye.
CİCİ ANNEYLE KAVGA
Demet'in yaşamı aslında tüm anne ve babalar için doktora tezi gibi.
- Beş yaşımdan itibaren velayetim onun üstüne geçtiği için Ankara'da babamla oturmaya başladım. Hiç unutmam ilk gün beni salonda kucağına oturtup ‘‘Yalancı Çoban’’ masalını anlattı. O tarihte Zirai Mücadele ve Karantina Genel Müdürlüğü Daire Başkanı'ydı. Evlenmişti ve üvey annemden Yavuz ve Oğuz adlarında iki kardeşim vardı. Üvey annemle çok problemlerimiz oldu. Babam 40 yaşından sonra evlendiği için çok tutucuydu. Gaziosmanpaşa Ortaokulu'ndan sonra Çankaya Lisesi'ni bitirdim. Eve arkadaşlarımı bile getiremezdim, okul çıkışında bir yere gidemezdim. Hep babamla diyalog kurmaya çalışırdım ama bir türlü olmazdı. Oyuncaklarımı okula götürmek isterdim, kırarım diye izin vermezdi. Çok kitap alırlardı, ben de kendimi okumaya verdim. Sonradan bu, benim edebiyatıma, anlatımıma, şarkı sözlerime yansıdı. 18 yaşına geldiğimde cici annemle aramızda büyük bir kavga çıktı. Babam araya girmeye çalıştı ama yolu yoktu, evden ayrılacaktım. Ve o gece hayatımda ilk kez babamı ağlarken gördüm. Sonra babam kendi oturduğu evin üst sokağında bana bir ev aldı, orada tek başına yaşamaya başladım.
ÖĞRENCİLİK YILLARI
Bakmayın siz onun 1.58'lik boyuna. Müzik dünyasına katılması da ayrı bir roman.
- 1986 yılında Bilkent Üniversitesi'nin hem Grafik, hem de Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Şan Bölümü'nün sınavlarını kazandım. Bilkent'in o zamanki ücreti l milyon 250 bin liraydı galiba. Babam ‘‘İlk taksidini veririm, gerisine karışmam’’ dedi. Birinci olduğum için bana burs verdiler, babamın yatırdığı ilk taksidi de iade ettiler. Hiçbir zaman çalışkan bir öğrenci olmadım... İstanbul'da avukatlık yapan teyzem yanına çağırınca İTÜ Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Bölümü sınavına girdim. Orada anneannemden öğrendiğim ‘‘Mümkün mü Unutmak Güzelim, Neydi o Akşam’’ şarkısını söyledim, sınavı kazandım. Ne yazık ki bitiremedim, çünkü Kayahan'la tanışıp piyasaya atıldım. Buna da en çok rahmetli şan hocam Belkıs Aran kızmıştı. Ünlülerin bile ders almak için sırada bekledikleri o büyük hoca bana ücret almadan ders vermişti.
KAYAHAN'LI YILLAR
Sevgili Kayahan Usta kızı yaşındaki kızlara gönül vermesiyle de ünlüdür. ‘‘Gözlerinin Hapsindeyim’’ derken vokalde Demet vardı. Yoksa...
- Hep yakıştırdılar ama Kayahan'la aramızda hiçbir aşk ilişkisi olmadı. Ne o bana, ne de ben ona aşık olduk. Kayahan ağabeyi ben hep babam gibi gördüm. Üstelik Kayahan ağabeyden çok da korkardım, beni çok azarlardı. Mesela sahnede alkış aldığım zaman ‘‘Bak yine akrabaların gelmiş’’ diye takılırdı. Sesim biraz fazla çıksa ‘‘Kapa sesini’’ diye çıkışırdı. Fotoğrafımı çeken gazetecilere ''Neden o kızın resminin çekiyorsunuz?'' derdi. Belki de kirleneceğimden korkuyordu, bilmiyorum. Kimi zaman ben ayrıldım, kimi zaman o gönderdi, toplam dörtbuçuk sene böyle devam ettik. İlk albümümü yaptıktan bir sene sonrasına kadar benimle konuşmadı. Kayahan birçok insana göre zor gelir. Şimdi korkum kalmadı, saygı duyuyorum. Bir bestesini beğenmemişsem açıkça söylerim, o da dürüstlüğümü bildiğinden beni dinler. Bunları kolay kolay başkaları söyleyemez. Kayahan'dan işe saygıyı, disiplini öğrendim ilk başta. Ayrıca iyi Türkçe kullanmasını, prozodiyi, beste yapılarını öğrendim.
Demet Sağıroğlu, Türk popüler müziğinin en cıvıl cıvıll, en aktif isimlerinden biri. Bu deli doluluğu nedeniyle hakkında bir sürü söylenti ve dedikodu çıkarılıyor. Yok lezbiyenmiş, yok Kayahan'a aşıkmış, yok kumara aşırı düşkünmüş... Kısacası ağzı olan konuşuyor. Elin ağzı da torba değil... O halde yapacak tek şey var: Yener Süsoy'la A'dan Z'ye her şeyi konuşmak...