Güncelleme Tarihi:
Feraye Tanyolaç-Kaya Çilingiroğlu fotoğrafları için tıklayın
Babasının "uğur meleği", annesinin "pamuk prens"i... Daha dünyaya gözlerini açmadan çok kişinin peşinden koştuğu, doğduktan sonra da herkesin görüntülemek için yarıştığı Kaya bebek ve onun kadar çok merak edilen annesi Feraye Tanyolaç, özel bir çekim için ilk kez Hello! objektifinin karşısına geçti.
Öncelikle kendinizden bahsetmenizi isteyelim...
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü’nü bitirdim. Okul bittikten sonra TV prodüktörlüğü yapmaya başladım. 12 yıl birçok değerli projeye imza attım.
Bunlardan birkaçını sayabilir misiniz?
Teke Tek, Huysuz Virjin Show, Ata Demirer Show, Sibel Can Show, Gülben Ergen ile Eve Doğru, Dadı, Şans Kapıyı Çalınca, Özcan Deniz Show, Film Gibi ilk aklıma gelenler.. Reklam filmi prodüktörlüğü ardından hamilelik geldi.
Hamile kaldığınızı öğrendiğinizde ne hissettiniz?
Çok şaşırdım, mutlu oldum. Ultrasonda ilk gördüğümde çok heyecanlandım. Vücudumun içinde kalbi atan, ufacık bir şey vardı.
Siz aşık oldunuz değil mi?
Hayatımda tek aşık olduğum adam o...
Kaya, aşk bebeği neticede...
En büyük isteğim aşk çocuğum olmasıydı. Çünkü ben de bir aşk çocuğuyum. Annemle babam birbirlerine çok aşıkmış. Erken yaşta da çocuk sahibi olmuşlar. Dolayısıyla onları gördüğümde hep şunu düşünürdüm; benim çocuğum da böyle bir aşk çocuğu olsun. Allah bana bunu nasip ettiği için çok mutluyum. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum, Kaya da öyle. Aşk çocuğu güzel bir şey bence. Birbirimize teşekkür ediyoruz. Kaya, "O benim uğur meleğim" diyor. Bütün annelerin söylediği gibi ben de "Niye daha önce yapmadım?" diyorum.
Kaya’yı ilk kucağınıza aldığınızda duygularınız nasıldı? Ağladınız mı?
Dünyanın en muhteşem duygusu o an. Ağlıyorsun. Narkozdan çıktığım için gözlerimi açmaya çalışıyorum ama Kaya’yı göremiyorum. Sesini duyuyorum, tenini hissediyorum ama göremiyorum. Göğsüme koydular, o an gözlerimden yaş geldi. Bir kadın için annelik özel bir şey, anlatmak mümkün değil, yaşamak gerekiyor. Gözlerim tam olarak açıldığında Kaya’yı gördüm; bembeyaz sarışın bir çocuk, pırıl pırıl parlıyor, çok tatlı maşallah...
Kaya’ya siz bakıyorsunuz değil mi? Nasıl bir bebek?
Evet; sakin bir bebek maşallah. Annesini çok üzmüyor. Anne sütü emdiği için gece iki, üç kez uyanıyoruz. Bayılıyorum ona. En çok yaptığım şey onu koklamak. Onun kokusunu içime çekip sarhoş gibi oluyorum. Muhteşem bir koku. Cennetin kokusu öyle bir şey olmalı.
GERÇEK AŞKI KAYA İLE TANIDIM
Kaya Bey ile birlikte kaç yıl geçti?
Bir ay sonra altı yıl olacak.
İlk kez nerede karşılaştınız?
Film Gibi programını yaptığımız dönemde ofise geldi, orada tanıştırıldık. Programın yapımcısı ve sunucusu olarak.
Ne düşündünüz o anda? Tahmininizden farklı mıydı?
Başından etkilenmiş olacağım ki daha farklı bir tip bekliyordum. Tanıdığımda çok etkilendim. Birçok programda birçok insanla çalıştım, ancak o çalışanlara karşı çok duyarlıydı. Setteki ışıkçının bile ismini bilmesi, ekip yemeğine kimseyi ayırt etmeden herkesi davet etmesi çok hoşuma gitti. Hayır işlerini çok sever ama hiç anlatmaz.
Aşk nasıl başladı peki?
İş arkadaşıydık. Programımız bittiğinde bir yemek verdi. İlk defa o yemekte açtı bana duygularını. Çalıştığımız dönem kesinlikle hiçbir şey belli etmemişti. Benim için özel olan bir şey söyledi, çok etkilendim. Ama evli olduğu için doğru gelmedi.
O dönem Feraye olarak kendi içinizde çatışmalar yaşadınız mı? Kalbiniz ve mantığınız başka şeyler söylüyor muydu?
Yokmuş gibi farz ediyorsun. O anda bir şey başlamadığı için acı çekmiyor ya da üzülmüyorsun. Ama kafanın içinde, atamadığın için hep duruyor. Yapacak bir şey yok. Kadere inanıyorum. Çok kaçmama rağmen olacağı varmış, bunun bir nedeni varmış. Bak Kaya doğdu. Ve dedesinin ismini aldı. Bu da çok hoşuma gidiyor. Her şeyin bir nedeni var, o yüzden üçümüz de buradayız.
Sürprizleri var mıdır Kaya Bey’in?
Evet vardır. Genelde şık planlanmış beni çok duygulandıran sürprizler yapmaya bayılır.
Tartışma nelerden çıkar?
Genelde tartışmayız. Tartışma noktasına getireceğimiz ortamlar yaratmıyoruz. Kaya bu konuda benden çok daha tecrübeli, hem ilişkileri hem yaşı gereği.
Hiç mi ses yükselmez?
Hiç ses yükselmesi olmaz bizde. Aşk olduğu zaman ses yükselmeleri olmuyor. Eğer bir problem varsa evde, bir taraf bunu söyleyemiyorsa o zaman başka nedenlerden evde problem yaratılıp kavgalar çıkar. Bizde böyle bir durum yok. Her şey açık.
Evde son sözü kim söyler?
Benim sezgilerime güvenir Kaya. Paylaşır, konuşuruz ama kararı o verir. Son sözü zaten erkek söylemeli. Kadınlar duygusal oldukları için yanlış karar verebiliyorlar.
Oğluna nasıl sesleniyor babası?
Onu "uğur meleğim", "babasının yakışıklı prensi" diye seviyor. Bir de "kirpi kafa" diyor. O da babası gibi yandan gülüyor. En büyük keyfimiz o. Ben de ona beyaz tenli olduğu için "pamuk prens" diyorum.
Gülümser Hanım’ın torunuyla ilişkisi nasıl?
Çok iyi. Gülümser Hanım ona her gün yeni isimler takıyor. Telefonda onunla konuşurken bebek Kaya araya girip gevezelik yapıyor.
Kadın olarak nasıl hissettiğiniz bir dönemdesiniz?
Kendimi çok iyi hissediyorum. Doğumdan sonra özellikle. Gerçekten daha kadın olduğumu hissediyorum. Anne olmadan önce sanki bir tarafım eksikti.
Zehra ile aramız çok iyi. Ablası Zehra da kardeşine çok bağlı sanırım.
Evet. Ablasıyla Kaya’nın arası çok iyi. Birbirlerini çok seviyorlar. Ona da bir başka bakıyor Kaya. Zehra ona ne yapsa katılarak kahkaha atıyor. Kucağına almak istiyor, dolaştırmak istiyor, oyun oynuyor onunla.
Sizinle ilişkisi nasıl Zehra’nın?
Benimle de çok iyi. Zehra çok tatlı, iyi yetiştirilmiş bir çocuk. Çok duygusal.
Evlilik aşkımızı öldürür derler, evlilik düşünüyor musunuz?
Evliliğin aşkı öldürdüğünü düşünüyoruz ikimiz de. Sonuçta çocuğumuzla beraberiz yine. Manevi açıdan onu eksik kılan bir şey yok. Bir imza atılmış olması çok şeyi mi değiştirir? Bilmiyorum. Evlilik yürütmek karşılıklı yetenek bence.
Bir bebek daha düşünüyor musunuz?
Kaya’nın ablası var. Onu çok seviyor. Bence bir kız, bir erkek yeterli. Şu an için öyle bir düşüncem yok.