Kavga etmemiz lazım

Seyirci “Bizim Yenge”yi çok sevdi. Sette durumlar nasıl? Çekimler çok keyifli geçiyor olmalı...  �

- Çekimler gayet güzel gidiyor. Birbirimizle çalışıyor olma halini seviyoruz.
    �
Canlandırdığınız Zeyno karakterini sevdiniz mi peki?

- Çok renkli bir karakter Zeyno. Ben bugüne kadar hep kendini zor ifade edebilen karakterleri oynadım ama Zeyno kendini gayet rahat ifade eden biri. Bütün duygularını dışa vurabiliyor. Eğlenceli ve farklı.

Siz de Zeyno kadar rahat ifade edebilir misiniz kendinizi?

- Bende durumlar değişiyor. Rahat olduğum zamanlar da oluyor, asla açılmayacağım zamanlar da. Kendimi Zeyno’yla karşılaştırmam saçma ama ben de onun gibi sorunların ortaya dökülmesi, konuşularak çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Zeyno, haksızlığa tahammül edemeyen bir karakter...

- Şu ana kadar öyle olduğunu gördük. Birtakım yargılara ve baskılara teslim olmak istemiyor. Her şeyin değişebileceğine ve değişimin güzel olduğuna inanıyor.

İlerleyen bölümlerde bu karakterde ne gibi değişimler olacak sizce?

- Muhtemelen Adem’le yaşadığı ilişki değişecek.

DİZİLERİN ÇEKİLME ŞEKLİ PROFESYONELLİKTEN UZAK

Dizi projelerinde oyuncu kadrosunda dikkat ettiğinizi, çünkü bu işin profesyonellikten uzak halini ancak oyuncuların katlanılır hale getirdiğini söylemişsiniz...
- Ekibin iyi olması, bütün işi ve seni ayakta tutuyor. Bu, oyuncuyu rahatlatan bir şey. Diziler inanılmaz bir tempoda çekiliyor ve sette zaman kaybettirmeyecek kişilerle çalışmak o işi yükseltiyor.

Peki dizileri profesyonel işler olarak görmüyor musunuz?

- Dizilerin çekilme şeklini profesyonellikten uzak buluyorum. Eminim hiçbir iş tanımında bu kadar çalışmak ya da bu hızda çalışmak yoktur, olmaması gerekiyor. Aslında her şeyi değiştirme gücüne sahibiz ama bu konuda tembellik yapılıyor. Bir de bu coğrafyanın bize öğrettiği bir “kabullenme” hali var... Şartlar böyleyken, iyi oyuncularla çalışmak bu işi katlanılır hale getiriyor.

Bunun çözümü nasıl olur sizce?

- Her türlü iş kolunda bunun kavgası yapılır. Bizim de kavga etmemiz, daha iyi şartlar konusunda diretebilmemiz ve birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Bu sektörde çalışan çok insan var. Hep beraber “Bunu istemiyoruz, bu şartların insani olmadığını düşünüyoruz” diyebilirsek sorunun çözüme kavuşacağına inanıyorum.

TÜRKİYE’DE GEREKSİZ BİR KABULLENME HALİ VAR

Aslında birçok oyuncu sizinle aynı fikirde...

- Evet, herkes aynı şeyi söylüyor. Zaten Türkiye’de hep herkes aynı şeyleri söylüyor ama senin üstünde bir sistem yürümeye devam ediyor. Dediğim gibi, bu, coğrafyanın bir atıllığı. Hiçbir zaman Yunanistan’daki gibi dayatmıyorsun ya da bizim ülkemizde Fransa’daki gibi iki ayda bir metro kapanmıyor. Türkiye’de gereksiz bir kabullenme hali var.

Aynı sahneleri tekrar tekrar çekiyorsunuz. Bu sizi sıkıp yoruyor mu? Ya da tam tersi, her seferinde yeni bir şeyler keşfetmenizi mi sağlıyor?

- Sahnesine göre değişiyor. Kalabalık sahnelerde tekrarlar ölümcül hale gelebiliyor. Kimi sahnede “Keşke o kadar çekim yapmak yerine prova zamanımız olsa” diyorum. Her iş belli angaryalara girdiğine sıkıcı oluyor. Ama bu işi gerçekten seviyorsan ve seven insanlarla birlikte yapıyorsan, “3, 2, 1 kayıt”tan sonra sıkılmıyorsun.

Sanki dizilerde rol almak istemiyormuşsunuz gibi bir hava sezdim sizde...

- Yoo, şu an iyi bir dizideyim ve kendimi çok şanslı hissediyorum. Bunu diziyi kayırmak için de değil, yürekten söylüyorum.

ÜSKÜDAR’A GİDERKEN EKRANDA OLMALIYDI

Bir önceki diziniz “Üsküdar’a Giderken” çok güzel bir işti ama maalesef erken bitti. Neden sizce?

- Bilmem... Önce saatleri ve günleri değişti, sonra da yayından kaldırıldı. Oysa seveni vardı. Yığınlar değil belki ama özel bir seyirci kitlesi vardı. Bence televizyonlarda olması gereken, hatta olduğu için gurur duyabileceğimiz bir işti. Bir yerden sonra vazgeçildi.