OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 19, 2000 00:00
KAVGA ETMEK İSTEMİYORUM… İtiraf ediyorum : Ben bir koç burcu insanıyım.
Astroloji kitaplarında agresif ve sinirlendiğimde kavga etmeye hazır bir yapıda olduğum yazıyor. Astrolojiye saygım sonsuz. Ama….Sabah uyandığımda bozbulanık bir günle karşılaşıyorum. Bahar gelmekte neden bu kadar nazlanıyor ki? İçkarartıcı havalarda hep olduğu gibi, gözüm yatakta, kalkıp işe gitmeye hazırlanıyorum. Kendi kendime "hadi savaş boyalarını sürelim bakalım" deyip makyaj ve giyinme faslından sonra kendimi dışarı atıyorum…
Trafik her zamanki gibi bezdirici, yok biraz hafifletilmiş bir tanımlama oldu bu, düzeltiyorum: delirtici. Sabah aksiliğimi anlamsız gevezelikleriyle artırmayacak, DJ'i en az konuşan bir radyo kanalı bulmaya çalışıyorum. Bunun da o kadar kolay olmadığını takdir edersiniz. Mehter marşı hızıyla ilerlemeye çalışırken arkamdaki otomobil selektör yapıyor. Önce bir anlam veremiyorum, kağnı hızındaki trafikte benim önüme geçerek birşey elde edemez ki! Sonra saygısızlığına sinir oluyorum. "Annesinin en akıllı çocuğu olduğunu sanıyor, seni aptal ya da itilip kakılmaya layık biri yerine koymasına aldırma sabah sabah" telkiniyle yola devam ediyorum. Sinirlenmeyeceğim işte!Otobandan çıkıp kent içi trafiğine girince durum daha da kötüleşiyor. Yolun neredeyse ortasında zınk diye durup yolcu indiren minibüslere, potansiyel müşterilere göz gezdirerek ağır ağır (dikkat! her an durabilir) giden taksilere kafayı takmamaya çalışıyorum. Trafik ışıklarının görevlerini üstlenme heveslisi, el-kol işaretleriyle akışı daha da altüst eden trafik polislerine sinirlenmek neye yarar?..Biraz sonra, trafik ışığı kırmızıdan yeşile döndüğü anda klakson çalan arkadaki aracın sürücüsüne "Klaksonunu yeni mi aldın? Herhalde burada kamp kurmayacağım. Neden sinir bozmaya uğraşıyorsun ki!" diyerek kavga etmemeye çalışıyorum. Az kaldı, sabır…Yirmi kilometrelik yolu bir saatte kazasız-kavgasız katedip, üstüne üstlük otopark mafyasına şirinlik yaparak anahtarımı teslim etmeyecek bir park yeri bulup işe vardığımda daha şimdiden yorulduğumu hissediyorum.İşin başlama zamanına daha 20 dakika var. Kahve ve gazetelere göz gezdirmek için zamanım kaldığına seviniyorum. İlk sayfada ülkenin her zamanki 'hiç yoktan sorun yaratma' çabalarından biriyle ilgili bir haberle karşılaşıyorum. Bu üstün yeteneğe gel de sinirlenme şimdi ! Tam sakinleşip diğer sayfalara geçeceğim sırada, enerji düzeyi gevezelik yapmaya yeterli bir arkadaş gelip masamın başına dikiliyor. Yine en sakin ve nazik halimle bu zalim! hamleyi geçiştirmeye çalışırken işe başlama zamanı gelip çatıyor bile.Randevu verip gecikenlere hoşgörü gösterme, toplantılarda sonuçsuz geyik muhabbetleriyle zamanı çalanlara sabırla gülümseme, bir üstümdeki kişinin mantıksız isteklerinin neden gerçekleştirilemeyeceğini mantıklı nedenlerle anlatma çabalarımla günü bitiriyor ve kimseyle kavga etmediğim için kendi kendimi kutluyorum.Eve dönüş trafiğinde sabah seansının tekrarı niteliğindeki sinir savaşını da kazanıyor ve alış-veriş için markete uğruyorum. Enflasyonu düşürme meydan savaşımıza destek olarak zamlar biraz frenlenmeyecek miydi? Kasiyere "Bunu geçen hafta %10 daha ucuza almıştım??" diyorum. O 'ben ne yapayım yani' bakışlarıyla yüzüme bakıp ödemem gereken rakamı söylüyor yalnızca. O ne yapsın?.. Sakin olmalı, sakin…Yemek yerken
magazin ağırlıklı haberlerden süzebildiÄŸim kadarıyla ülke ve dünya gündemini izlemeye çalışıyorum. Sinir katsayımın yükseldiÄŸini hissediyorum.Yemek sonrası -nihayet- ayaklarımı uzatıp kanapede yayılabiliyorum. Biraz sonra yorgunluktan uyuyakalacağım televizyon karşısında izlenebilecek bir program aramaya baÅŸlıyorum. Televoleler silsilesinin içinden bir film bulabiliyorum. Çok ÅŸanslıyım galiba. Ama o da ne? Tamam, reklamlar televizyon kanallarının ekmek parası ama film boyunca bu kadar sık ekmek parası kazanmak ÅŸart mı?Ben en iyisi internette biraz sörf yapayım, mail'lerimi okuyayım, öndereyim . Bilgisayarımla gözgöze bir garip aÅŸk yaÅŸamaya baÅŸlıyoruz, bir baÅŸka dayanıklılık testi baÅŸlıyor böylece… Hatlar öylesine ağır ki insanın bütün zevki kaçıyor. GeçtiÄŸimiz yaz Amerika'dan tatile gelen yeÄŸenim altyapının bu kadar kötü olmasına hayret edip bana bu ÅŸartlarda onunla internette iletiÅŸim kurma çabalarım için teÅŸekkür etmiÅŸti. Ama biz ülke olarak çok mu sabırlıyız ne?Ertesi gün (en azından) aynı testlerden geçeceÄŸimi bilerek bir günün daha sonu geliyor.HerÅŸeye raÄŸmen sakinliÄŸimi olabildiÄŸince koruyabildiÄŸime, kavga etmekten kaçındığıma ve astroloji bilimine inandığıma göre, geriye bir tek ÅŸey kalıyor: annem -yılı olmasa bile- doÄŸum günümü kesinlikle yanlış hatırlıyor. Ben inatçı, agresif, kavgaya hazır bir koç burcu deÄŸil, yumuÅŸakbaÅŸlı bir balık burcu insanı olmalıyım.Seda SOYBAY - 19 Nisan 2000, ÇarÅŸamba Â
button