Kat kat bir ülke Yemen

Güncelleme Tarihi:

Kat kat bir ülke Yemen
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2008 00:00

Yemen’e gitmeden önce aklıma ilk gelenler, kahve servisinin geciktiği ortamların özdeyişi "kahvenin Yemen’den gelmesi" ve yıllarca Muş diye anladığım "Burası Huştur, /Yolu yokuştur / Giden gelmiyor / Acep bu ne iştir" türküsünün, aslında Yemen’de hayatını kaybeden yaklaşık 100 bin Osmanlı askeri için yakılan bir ağıt olmasıydı.

Gezide öğreniyorum ki, Osmanlı arşivlerinin hálá kapalı olmasından dolayı orada tam neler olduğunu henüz öğrenebilmiş değiliz. Ama yaklaşık 1 milyon Osmanlı Yemen’e gitmiş. Çoğu da yerleşmiş. Yaşlı bir beyle yaptığımız kısa konuşmada bize Abdülhamid’den bahsedince şaşırdık.

Yemen dümdüz bir çöl ülkesi değil. Göçebe kültür ülkesi hiç değil. Osmanlı, Kızıldeniz kıyılarından Yemen’e çıkmış, kahvenin adını aldığı La Mocha limanının biraz kuzeyinden. Al Hudayda’ya yerleşmişler. Osmanlı tarzı mimariyi ve bize benzeyen yüzleri, gözleri fotoğraf makinemize depoluyoruz. Kıyıdan içeriye giden yol yokuşlu, vadili ve tarlalar kat kat teraslı. 4X4’lerle zaman zaman 3000 metreye kadar çıktığımız tepelerin en üstünde 12. yy’dan itibaren kurulan köyler var, halen ayakta, halen yaşanıyor. Mimari detaylar, işçilik ve zamanın koşulları da hayal edilecek olursa göz kamaştırıyor. Vadideki teraslarda her türlü tarım yapılıyor ancak artık kahve üretimi yerini kat (khat) üretimine bırakmış vaziyette.

Tiryakisi olduğum kahveyi Yemen’den getiremeyeceğim kesin ama Yemen’in milli keyif maddesi khat’ı da (kat) uzaktan ününü duymuş arkadaşlarıma getiremeyeceğim. Ağaçtan toplanan yaprakların en geç 12 saat içinde tüketilmesi gerekiyor. 1500-2500 metre yükseklikte yetişen kata ve neredeyse her Yemenlinin bütçesinin yüzde 60’ı gidiyor. Nüfusun yüzde 70-80’i kat kullanıcısı. Yapılan bir araştırmaya göre, Yemen’de 1 günde 20 milyon çalışma saati kaybına maloluyormuş.

Ritüel öğle yemeğinden sonra başlıyor. Yapraklar yavaş yavaş çiğnenip yutulmadan yanakta pinpon-tenis topu büyüklüğüne gelene kadar biriktiriliyor. Ben başaramadım. Teselli etmek için mi söylediler bilmem ama en az 1 hafta devamlı kullanmak gerekiyormuş! İlk etkisinin amfetamin etkisine benzediğini, uyarıcı olduğunu, sohbeti geliştirdiğini, iştah kestiğini kitaplar söylüyor. Cinsellikte rivayet muhtelif: Erkekler iyi geldiğini savunuyormuş ama kadınlar aynı fikirde değilmiş. Yemenia Havayolları dergisindeki tam sayfa Zwagra (Viagra) ilanı nasıl yorumlanır bilemem.

Kat’ın etkilerine devam edecek olursak, sonraki 3-4 saatte de durgunluk ve trans hale geçiriyormuş, mistikler Tanrı’yla buluşmayı kolaylaştırdığını atfediyorlar kata. İştah kestiği de gözlemlerle ispatlanmış durumda: Yemenliler ince, hatta ipince.

İŞ ANLAŞMALARI BİLE KAT ÇİĞNEYEREK BAĞLANIYOR

Kaldığımız 10 gün boyunca öğleden sonra saat 2 civarı şoförlerimizin, yerel rehberimizin, esnafın hatta çocukların bile katla yanakları şişiyor, söylenen o ki kadınlar da çiğniyor ancak peçe altından pek gözükmediği ve tabii erkekler kadar sokaklarda olmadıklarından rastlama ihtimaliniz düşük. Yemen’e gitmiş bir arkadaşımın anlattığına göre tüm onemli iş konuşmalarının ve anlaşmaların katla bağlandığı da tecrübeyle sabit. Kuzey ve Güney Yemen’in
/images/100/0x0/55ea7a1df018fbb8f8827f00
birleşmesinden önce Güney Yemen’de sadece perşembe ve cuma tatil günlerinde tüketimine izin verilen kat birleşmeden sonra tamamiyle serbest bırakılmış.

Dağlık alanlarda her sene yüzde 10-15 artarak yetiştirilen katın, ulaşımı geliştirdiği, ülke ekonomisini canlı tuttuğu söyleniyor. Tüm gezi boyunca içimizi daraltan naylon torba tarlalarının oluşmasındaki rolü azımsanamaz. Katı taze kalması için koydukları plastik torbaların işi bitince varacağı yer, her yer. Plastik kirliliği, hele benim gibi aklını çevre işlerine takmış birine uzun kara yolculukları esnasında projeler ürettirdi. Galiba Yemen İstanbul Konsolosluğu’na bir mektupla işe başlayacağım. Ayrıca ülkenin su kaynaklarının yüzde 40’ı da kat üretiminde kullanılıyor.

Ekonomik olarak kahveden daha verimli olduğu için kahve üretimi azalmakta. Olan ihraç ediliyor. Yemen’de kahve niyetine içilen ise kişr, kahve çekirdeklerinin kabuklarının tarçın, karanfil ve kakule ile kaynatılmasından oluşan çay kıvamında bir içecek.

Hindistan’daki kast sistemi kadar olmasa da Yemen’de de sınıflar var: İmam soyundan gelenler, yani bir şekilde soyları Hz. Muhammed’e bağlananlar, ticaretle uğraşanlar, toprakla uğraşanlar ve hizmetliler, göçmenler. Eskiden katmanlararası evlilikler olası değilken artık kurallar yumuşamış. Müslüman aleminin özellikle Şafiliğin ve İsmaili mezhebinin kutsal yerleri Yemen’de, eskiden Musevilerin de hatırı sayılır bir cemaatleri varmış ancak 1970’lerde İsrail’e göçmüşler.

Yemenliler tarih boyunca dış ülkelere göç etmişler, işler kurup zengin olmuşlar ve ülkelerine tekrar yatırmışlar. Günümüzde de dışarıda çalışıp ülkedeki yakınlarına para gönderen Yemenlilerin ekonomiye katkısı çok büyük.

Doğalgaz ve petrol rezervleri bulunuyor. Kaynak suları açısından da şanslılar. Tabii değerli petrol ve doğalgaz kaynaklarını çıkarmak için Fransız Total, nükleer enerji için Amerikan şirketleri ülkede çalışıyor.

Okuryazarlık oranı yüzde 38.5, yani çok düşük. İlköğretim ücretsiz. Bu arada Fethullah Gülen’in okulları Yemen’de de var. Günlük İngilizce yayınlanan bir Yemen gazetesinde öğretmen aradıklarına ait bir ilana rastgeldik. Söylenene göre nispeten zengin ailelerin çocukları bu okullarda okuyormuş. İstanbul San’a uçağımızda bu okullardaki yatırımlarını görmeye gelen Anadolu kaplanları heyeti bulunuyordu.

KADINLAR YÜZLERİNE KEZZAP ATILINCA KAPANMIŞLAR

Genellikle dışarıdan görünen ilk kat siyah çarşaf. İçinin çok renkli, çok parlak, çok pullu, çok çiçekli ve bazen de çok seksi olduğuna dair genelde çarşı pazarda satılan elbise ve kumaşlardan tahmin yürütüyorum. Pastel renkler belli ki makbul değil. Kadınların kapanması 3 hafta içinde olmuş, önce direnir gibi olmuşlar, yüze atılan kezzap ve yoğun baskı ortamına dayanamayıp kapanmışlar. Öyle tam bir kamuflaj yok, kurallar Suudi Arabistan gibi değil, tek başlarına veya diğer hemcinsleriyle gezebiliyorlar, nadiren de olsa araba kullanıyorlar, esnaflık, pazarcılık yapıyorlar. Kadın istihdamında istatistiksel olarak en alt sıralardalar ama Türkiye’nin bile sondan beşinci altıncı sırada olduğunu
/images/100/0x0/55ea7a1df018fbb8f8827f02
bilince Yemen’de şaşırmıyorum. Beni şaşırtan, bir dağ köyünde restoranında yemek yediğimiz ve hakkında Yemenia Havayolları dergisinde bir makale yayınlanan ve evlenmek için erkek beğenmeyen 29 yaşındaki kadın patrona Yemen erkeklerinin duyduğu hayranlık!

ESKİDEN KADINLARIN KENTİ OLAN ÇİBLA

Eski Türkçe kelime haznemden çıkartabildiğim kelimeler kadar iletişim kurabildiğim kadınlar son derece nazik, misafirperver ve sıcaktı. Aden liman şehrindeki kadınlar daha açıktı yani peçeleri yoktu. Adenli hemcinslerimiz karşılaşma anını fotoğrafa dönüştürmek istedi. Ancak onların makinası olması koşuluyla. Yemen’de kadınlar fotoğraf çektirmek istemiyor.

Genelde, ilkokul kızları beyaz başörtüler içinde, buluğ yaşına varmamış kızlar bile kapalı.

Sosyal dikta bir yana bir de iklimin ve tozun diktası var. Saçı başı güneş ve tozdan korumak için muhakkak kafalar örtülmeli. Buradan tembihli gittik, kollar uzun, başlar mümkünse kapalı diye. Kendimize göre açıldık saçıldık ama bazı cami ziyaretleri dışında kötü muamele ya da söz işitmedik.

Süleyhiler’in ünlü kraliçesi Arwa’nın başkenti Cibla şehrinde korka korka gittiğimiz camide daha önceki grup gibi taşlanmadık. Ama Arwa zamanında bu küçücük şehirde kurulmuş 26 caminin tümünde kadınlar ibadet edebilirken bugün sadece bir camiye, o da özel zamanlarda girmelerine izin veriliyormuş. Camide bahşiş almak için cami tarihini 5 dilde anlatan rehber kızın ideali ise dil öğrenimine üniversitede devam edebilmekti. Saba Melikesi Belkıs’ın da memleketi olan Yemen, İ.Ö 1500-500 yıllarında en ihtişamlı dönemini yaşamış. Bugunkü Yemen parlementosu ise 301 kişiden oluşuyor ve 5’i kadın.

YEMENİ, DOĞRUSU YEMEN ERKEKLERİNE YAKIŞIYOR

Kuzey Yemenli erkekleri yolda Jambiya’sız (ucu kıvrık kama) görmek neredeyse imkansız. Geleneklere göre, "can verecek yaşa gelmiş erkekler can da alabilir, artık jambiya taşımalıdır ve jambiya kınından sadece can almak için çıkmalıdır."
/images/100/0x0/55ea7a1df018fbb8f8827f04

Jambiya bugünlerde kat kesmek, paket açmak, ip kesmek gibi günlük işler için kullanılıyor. Erkeklerin bir aksesuarı daha varmış ki bugünlerde yasaklanmış, Kalaşnikof... İstatistiklere göre erkek başına silah oranı 1’e 5! Şehirlerarası sınır kontrollerinden geçerken Kalaşnikof Yasak tabelası ve sulanan bir çiçek resmi, milli kampanya olarak defalarca karşımıza çıkıyor.

Kemerler jambiyayı taşımaktan öte fıtah denilen yerel dokumayı da belde tutuyor. Beyaz, yere kadar elbisenin en üstünde genelde Batı tarzı kruvaze ceket giyiliyor. Başlarda ise yemeni var. Doğrusu yakışıyor Yemen erkeklerine... Hele hele damatlıklar. Bir de Güneyde erkeklerin kendilerini katlayıp oturmak için kullandıkları dokuma kemerler var böylece elleri serbest kalarak cenin pozisyonunda saatlerce oturabiliyorlar.

El ele gördüğünüz erkeklere hiçbir şey yakıştırılmamalı. Öperken de samimiyet derecesine göre değişik öpüş şekilleri var.

ÇOCUKLAR SURA, SURA DİYEREK KOŞTURUYOR

Her yerde çocukların ilgi odağıyız, Sura, sura diyerek peşimize takılıyorlar. Sura = suret = fotoğraf. Erkek çocuklar bayılıyor fotoğraf çektirmeye, kızlarsa bazen kaçıyor bazen oynuyorlar bizimle.

Türkiye’den geldiğimizi öğrenince gördüğümüz yakın ilgi, küçücük çocukların bile baş parmaklarını yukarıya kaldırıp bizi onaylamaları, şaşırttığı kadar düşündürüyor. Muhakkak isimlerimizi soruyorlar, bazen namaz kılıp kılmadığımızı sorguluyorlar. İsminizin Arapça ya da Müslümanlıkla ilintili olması da ayrı bir itibar kaynağı.

İlkokul yaşındaki oğlan çocukları, bir yerlere tırmanırken gelip ellerimizi tutuyor, yardım ediyorlar. Beklentileri, ya ufak bir bahşiş ya da tanıdıklarının tezgahlarından alışveriş yapmanız.

Fakirlik içime işliyor: Normal dilencilik dışında, satılan kayrak taşları, kırdan toplanan bir demet çiçek çocuklara gelir oluyor. Çocuklar hep kalem istiyor.

BİR ZAMANLAR BURANIN ADI ARABIA FELIX YANİ MUTLU ARABİSTAN’MIŞ

İ.Ö 2300 ile 6. yüzyıl arası Saba, Awsiyan, Minean, Kataban, Hadramut, Himyarit uygarlıklarına evsahipliği yapan
/images/100/0x0/55ea7a1df018fbb8f8827f06
Yemen’in o zamanki adı Arabia Felix yani Mutlu Arabistan’mış. Baharat ve tütsü ticaretiyle zengin yaşayan bu halkların dışarıdan hiç bir ihtiyaçları olmadığı için verilmiş bu ad. Sezar bile işgal planları yapmış ama eyleme geçememiş. 7. yüzyıldan itibaren Eyyubiler ve Abbasiler tarafından yönetilen Yemen, 16 - 19. yüzyıllarda Osmanlıların bir üssü olmuş. 1918 itibariyle Osmanlı ordusundan bir kısım, Türkiye’ye dönmeyerek kalmış ve yönetimde çeşitli kademelere getirilmişler. Bu baharat, kahve ve tütsü limanlarını bulunduran ülke tabii İngilizlerin de işgalinden nasibini almış ancak onlar da 1967 yılında Yemeni terk etmişler, üstelik söz verdikleri meblağı vermeden.

20. yüzyılda İmamlar tarafından yönetilen ülke, suikastlar, kanlı ayaklanmalara sahne olmuş ve 1969 yılında Kuzey Yemen Suudi Arabistan’ın etkisine girmiş, Güney Yemen’de ise marksist Sovyet tarzı bir yönetim oluşmuş. Kuzey ve Güney Yemen 1990’da birleşmiş. 30 yıldır aynı devlet başkanı var yönetimde: Ali Abdullah Saleh. Etkin olan iki parti ve iki aşiret (Haşit ve Bakel) bulunuyor.

Saleh, San’a’da kendi adına, muazzam bir cami yaptırıyor. Yakın cami imamının bu kaynağı nereden buldun, diye eleştirilerine ses çıkarmıyor. Deniliyor ki Yemen Arap İslam cumhuriyetlerinin en demokratik olanı.

Medeni hukuk, aşiret ve şeriat hukukları iç içe, ama söylenen ve gözlemlenen adi suçların neredeyse hiç olmadığı. Hırsızlığın karşılığı elin kesilmesi değil, mirastaki kadın erkek paylaşması genelde aileler tarafından belirleniyor (kız çocuklara babalar tarafından açıkça sevgi gösterisi var), zina yüzünden taşlama yok.

KOKULAR KATMERLİ, YEMEKLER NEFİS

Bazı yerlerdeki açık lağımları saymazsak Yemenliler mis gibi kokuyor. Elbiseler frankinsense ve myrrh’le tütsüleniyor, parfümler kullanılıyor. Yemekler ağır kokmuyor. Bol balık yeniyor, sebze bol, baharat ölçülü. Ekmekler, hurmalar çeşit çeşit. Yoldaki fast-food, katı yumurta ve patates. Al-Huday’daki balık pazarında her boy köpekbalığı kat kat istifleniyor. Yüzgeçleri kesik de olsa tüm kabuslarımı donatacak kadar köpekbalığı görüyorum. Yemen’in önemli bir gelir ve besin kaynağı balık. İhraç ediliyor. Ülkenin her yerinde tazesi, tuzlanmışı, kurutulmuşu var. Şükür ve şükran! Dünyanın her yerini her yere benzeten zincir yiyecek içecek şirketleri istilasından şimdilik azat edilmiş bir Yemen var.

BİRKAÇ HEYKEL BİRKAÇ RESİM GALERİSİ

Meydanlardaki heykeller, Susurluk girişindeki dev Susurluk ayranı kıvamında. Sinema filmi üretimi yok, çekmeye çalışan yerel ekip bıçaklanmış. Pasolini’nin Arap kadınlarının cinsel özgürlük arayışını anlattığı filmi 1001 Gece, Zabit’te çekilmiş. Filmi duyan, seyreden akın akın filmin çekildiği eve gidiyor, ancak film Yemen sınırları içinde yasak. Birkaç resim galerisi var. Resimlerde kadınlar kah peçeli kah yüzleri açık, gizemli ve renkli, daha çok turistler için yapılmış izlenimini veriyor. Zaten çoğu resim amatör, müzik arabesk, yalelli, tek sesli.

MİMARLAR VE ŞEHİR PLANCILARI YEMEN’İ GÖRÜNÜZ!

San’a kentinde binalar kat kat, pencereler vitraylı, en eskileri 16. yüzyıla dayanıyor. Eski şehrin en yeni binaları 2 yüzyıllık. Yeni mahalleler ise geleneksel mimariye uyumlu, alt katlar taş, üstler tuğla, süslemeler, pancurlar özenli, fonksiyonel pencere üstü vitrayları gündüz içerden gece dışardan ayrı güzel. En üst kattaki terasa mafraj deniyor, genellikle kat keyfi buralarda yaşanıyor.

Bazı 5-6 katlı binalar tek bir aileye ait. Sokaklar yanarken binaların içleri serin. Şibam’da, yani Çölün Manhattan’ında evler tamamiyle kerpiç. Yine 6, 7 hatta 8 kat, detaylar farklı, serinlik aynı. Toprak, su ve mısır samanından yapılan kerpiç gökdelenler de 1600’lerden beri ayakta. Bu binalar tamamen ekolojik. Tarım ve Seyun’da ise kerpiçten muhteşem saraylar var. Kat derken de tavanların en az 3.40 - 4 metre olduğunu ilave etmeliyim.

Ayrıca hemen hemen her şehrin yağmur sularını topladığı havuzlar, meydanlar ve yeşil alanlar var. Mimarlar ve şehir plancıları, Yemen’i görünüz!

ALIŞVERİŞTE

Müslüman, lazım tenzilat! Pazarlık şart...

AKLINIZDA BULUNSUN

Gezerken kat vaktine saygılı olun, geciken yemek saatleri dolayısıyla geciken vakti-kat trafikte tehlikeli olabilir, olacak işiniz de olmayabilir! Bu arada ekleyelim, Usame Bin Ladin’in Yemen’de saklanıyor olması ihtimali var. Aşırı uçların turistleri ülkede istemedikleri de söyleniyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!