OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 06, 2004 00:00
Kastelli, duruşmaya çıktığında bileklerinde kelepçe yoktu. Saçları, giyimi, her şeyi istediği gibiydi. Neşesini kaçıran tek şey, tahliye edilmemesi oldu.Ağabeyi Ali Özden’in mahkemeden çıkarken rahatsızlanıp kalp krizinden öldüğünü ise gecikmeli öğrendi.(...)
Yemek sonunda masada bir sütlaç tabağı kalmıştı. Kastelli, ‘Gürsel oğlum, sen al bunu’ diyerek sütlacı Gürsel’e doğru uzattı. ‘Sağolun Cevher Bey’ diye itiraz etti. Kastelli de, ‘Tamam o zaman kardeş payı yapalım’ deyip, sütlacın yarısını yiyerek, yarısını ona bıraktı.Türkiye’nin banker skandalıyla çalkalandığı günlerdi. Gürsel Atalay, askerliğini, Sağmalcılar Cezaevi’nde Güvenlik Komutanı Muhafızı olarak yapıyordu. Herkes gibi o da ilgiyle okuyordu iflas eden ve kaçan bankerlerle ilgili haberleri.‘Banker Kastelli olarak tanınan Cevher Özden Tunus’ta yakalandı’ haberini okurken yaşamının çok geçmeden onunla kesişeceğini asla tahmin edemezdi.Cevher Özden, elinde valizi, ipeği anımsatan özel kumaştan siyah safari takımıyla iki polis arasında Mercedes’ten indirilirken hayranlıkla izledi onu: ‘İmparator dediğin böyle olmalı.’SAÇLARI KESİLİRKEN AĞLAMAYA BAŞLADIO ana kadar Kastelli’ye bir sempatisi yoktu. Sadece 220 bin kişinin para yatırdığı ‘en büyük banker’ olduğunu biliyordu, o kadar. Her şeye rağmen özenli giyinmiş olması mı çekmişti onu? Yoksa Trabzon’dan hemşehri olmaları mı? Bilmiyordu. Ama asıl saçları kesilirken kendini ona yakın hissetti.Berber Yusuf, ırza geçmekten altı yıldır cezaevinde yatan bir mahkumdu. Eline makineyi alıp, tıraş etmişti Kastelli’yi. Saçları önüne dökülürken gözyaşlarına hakim olamamıştı Kastelli.Hücreye götürülürken kapılar birbiri ardına açılıyordu önünde. Gardiyan ile askerlerin saygıyla ‘Geçmiş olsun’ demeleri bile hafifletemedi Kastelli’nin üzüntüsünü. Yeniden ağlamamak için zor tutuyordu kendini.Kastelli, Füze bölümünde, tuvaleti de içinde olan 10 metrekarelik bir hücreye kondu. Komşusu, 18-19 yaşlarındaki eşcinsel bir gençti.Hücreyi görünce şaşkınlıkla sordu: ‘Yatacağım yer burası mı?’ Gürsel Çavuş, ‘Evet’ yanıtını verdiğinde ranzadaki sert yatağa oturmuştu bile. Demir kapı ardından kilitlendi. İki gardiyan, vardiya halinde kapısında bekleyecekti. Gardiyanlara Gürsel Çavuş nezaret edecekti.Ertesi sabah komutan hücreye girdiğinde Kastelli, üzerine battaniyeyi çekmiş uyuyordu. Salih Binbaşı, yüksek sesle ‘Hayırlı sabahlar Cevher Bey’ diye bağırınca uyandı. ‘Dün gece uyuyabildiniz mi?’ diye sordu binbaşı. Kastelli, doğrularak yanıt verdi: ‘Yatak çok sertti rahat uyuyamadım.’ Binbaşı, talimat verdi. Aynı gün çözüldü yatak sorunu. Ücreti Kastelli tarafından karşılanmak üzere iki sünger yatak ve çarşaf yollandı. Eşcinsel mahkum da yandaki hücreden alınıp başka bir bölüme yerleştirildi.Gürsel Çavuş’un, Kastelli ile diyalogu hızla dostluğa dönüştü. Dışarıyla mektup alışverişi başlayan Kastelli cezaevine alışmıştı. Artık gardiyan ve mahkumlarla sohbet imkanı buluyordu.SEN MİLYARLARLA BİZ DE YILLARLABirgün dolaşırken kendisini ‘Hoşgeldin Cevher abi’ diye karşılayan bir mahkuma ‘Kaç yıl cezan var?’ dedi. Mahkum, ‘1300 yıl’ cevabını verince hayret etti. ‘1300 yıl mı?’ Mahkum, gülümsedi:- Ne yapalım Cevher abi? Sen milyarlarla oynuyorsun, biz de yıllarla.Bu yanıtı alan Kastelli, artık cezaevi duvarlarına tanıdık gelen kahkahasını patlattı. Gürsel Çavuş, Kastelli’nin sık başvurduğu bir adresti. Görüşemediği zamanlarda özel isteklerini pusulayla iletiyordu ona. Pusulaların çoğunu komutana göstermiyordu Gürsel Çavuş. Fakat ‘Kardeşim Gürsel’ diye başlayan pusuladaki ‘köfte’ siparişini görünce onay alma gereği duydu. Binbaşı, ‘Olur mu Gürsel? Köfte olur mu oğlum?’ diyerek izin vermedi köfteye.Ama komutan, Gürsel’in Kastelli’ye yakınlığının farkındaydı. Nitekim akşam jeepte eve giderken, gülerek eşine anlattı köfte olayını:- Gürsel’e
haber yollamış, köfte istiyormuş, ben izin vermedim. Köfte de olur mu hanım? Ama hemşehrisi ona kıyak yapmıştır!Binbaşının eşi de gülerek sordu: ‘Gürsel doğru mu, kıyak yaptın mı hemşehrine?’ Gürsel, arkaya dönmeden yanıtladı soruyu. - Olur mu yenge? Binbaşımın müsaade etmediği bir şey içeri girer mi?Gürsel, başını öne eğerken, binbaşı ve eşi gülüyorlardı. Bereket üzerine gitmediler daha fazla.Kastelli’nin istekleri köfteyle sınırlı değildi. İlk duruşma yaklaşırken saçlarını kestirmek istedi. Saçları gerçekten uzamıştı. ‘Gürsel, saçlarımı kestireyim de hiç olmazsa mahkeme gününe kadar yeniden uzasın...’ Gürsel, ‘Peki Cevher bey’ dedi, berber Yusuf’a haber gönderdi. Yusuf, saçlarını istediği şekilde kesti.KASTELLİ’NİN ELBİSESİ ÖZEL OLARAK DİKİLMİŞCezaevi elbisesinden de rahatsızdı Kastelli. Elbisesini düzelttirmek istedi. Gürsel çavuş, terzihanenin şef yardımcısı Vahattin Gök ile dosttu. Vahattin, onu kırmadı. Subay ve astsubaylara binbir mazeret uydurarak geri çeviren Vahattin, Kastelli’nin elbisesini bedenine uygun hale getirdi. Hem de o kadar çok özendi ki, duruşmayı izleyen gazeteciler elbiselerinin özel diktirildiğini yazacaklardı.Kastelli, duruşmaya çıktığında bileklerinde kelepçe yoktu. Sevk komutanı da kelepçe takılmaması ricasını yerine getirmişti. Saçları, giyimi, her şeyi istediği gibiydi. Neşesini kaçıran tek şey, tahliye edilmemesi oldu.Ağabeyi Ali Özden’in mahkemeden çıkarken rahatsızlanıp kalp krizinden öldüğünü ise gecikmeli öğrendi. Haberi alan Gürsel Çavuş, ertesi gün gazeteleri vermedi ona. Eşi, çocukları ve kurmayları öğleden sonra hep birlikte ziyaretine gelerek duyurdular ölüm haberini. Kastelli, çok üzülmüştü. Ağabeyinin cenaze törenine katılmak istiyordu. İzin için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Umutluydu. ‘Gürsel, izin alırsam yanımda yakın muhafız olarak seni istiyorum, korumam sensin’ diyordu. Ama tüm girişimler sonuçsuz kalacak, cenaze törenine gidemeyecekti.Sonunda ‘Kastelli’ye özel muamele yapılıyor’ şikayeti alay komutanına kadar gitti. Gürsel Çavuş’un adı, ‘Kastelli’nin Posta Çavuşu’na çıkmıştı. Alay komutanı, Kastelli’nin yerinin değiştirilip, dolandırıcılık koğuşu B-11’e nakledilmesi talimatı verdi.Burası, Füze bölümünün yedi koğuş ilerisindeydi. 70 kadar mahkumun kaldığı iki katlı bir koğuştu. Mahkumlar günün belirli saatlerinde geniş avlusunda dolaşabiliyorlardı. Kastelli, rahatsız oldu burada kalmaktan. Gürsel Çavuş ile görüşmeleri de zorlaşmıştı. Arada bir mazgaldan konuşabiliyorlardı, o da gizlice.Ancak Kastelli orada çok fazla kalmadı. Bir süre Kastelli’nin yanında gözükmeyen, özellikle de Alay Komutanı geldiğinde ortadan kaybolan Gürsel Çavuş, uygun bir formül buldu. Kastelli, revir koğuşuna taşındı.Revir, elbette ki B-11 koğuşundan daha rahattı. 7-8 mahkumun kaldığı B-4 revir koğuşunda her mahkum bağımsız bir odada kalıyordu. İki katlı koğuşun ikinci katında 12 ayak büyük bir buzdolabı, üzerinde bir televizyon ve her tür yemeğin yapılabileceği donanımlı bir mutfak bile vardı. Yemekleri mahkumlardan Mehmet Sağlam hazırlıyordu.GEL GÜRSEL, SÜTLACI KARDEŞ PAYI YAPALIMGürsel Çavuş, akşam yemeklerine kalıyordu bazen. Saatlerce sohbet imkanı buluyorlardı böylece. Bir gün revir gardiyanı Hamdi aradı Gürsel’i. ‘Cevher Bey, akşam yemeğine bekliyor. Sekizde hazır olman lazım’ dedi.Saat tam sekizde gitti Gürsel. Sarılıp yanaklarından öptü Kastelli. Sık sık kahkahalarla şenlenen bir sohbete başladılar. Gürsel, Kastelli’ye bakıp, ‘Ne cesur, ne iradeli bir insan. Koca imparatorluk yok olmuş o hálá dimdik ayakta kaldığını göstermeye gayret ediyor’ diye geçiriyordu içinden.O sırada ‘aşçı’ Mehmet, yemeğin hazır olduğunu söyledi. Kastelli ve Gürsel yanyana oturdular. Öbür sandalyelere de Mehmet, Cemil dayı, yazıcı Hoca oturdular. Yemek sonunda masada bir sütlaç tabağı kalmıştı. Kastelli, ‘Gürsel oğlum, sen al bunu’ diyerek sütlacı Gürsel’e doğru uzattı. ‘Sağolun Cevher Bey’ diye itiraz etti. Kastelli de, ‘Tamam o zaman kardeş payı yapalım’ deyip, sütlacın yarısını yiyerek, yarısını ona bıraktı.Yemek bittikten sonra ikisi birlikte odaya geçip, kahvelerini orada içtiler. Saatlerce sürdü sohbetleri. Vakit geceyarısına yaklaşırken Gürsel, ‘Hayırlı akşamlar Cevher Bey’ diyerek ayrıldı koğuştan.Kastelli’nin revirdeki neşe kaynağı, iki kıza birden tecavüzden yatan 65 yaşındaki Akif dayı idi. Suçu bir türlü kabullenemez, ‘Pil bitmiş, iş bitmiş’ diye savunurdu kendini. Kastelli, mevzuu bu noktaya gelince katıla katıla gülerdi. TAHLİYE OLURSAM KIYAK YAPARSIN MÜCEVHER ABİAkif dayı da böyle zamanlarda ‘Dolandırıcı’ diye saldırırdı Kastelli’ye. Çok geçmeden yumuşar, ‘Tahliye olursam bana bir kıyak yaparsın dimi Mücevher abi’ diye yanaşırdı Kastelli’ye.Sekiz ay sonra Gürsel Çavuş’un terhis günü gelip çattı. 61/3 tertip askerlerin veda gecesi için askeri gazino süslenip hazırlandı. Gürsel Çavuş gelemeyeceğini bilmesine rağmen davet etti. Kastelli, katılamadığı geceye bir mesaj gönderdi: ‘Sevgili
aslan yürekli 61/3 tertip er kardeÅŸlerimiz’ diye baÅŸlıyordu mesaj. Kastelli, ‘Kalbim sizinledir. Ä°dealiniz memlekete sevgi ve hizmet vermek olsun’ öğüdü veriyordu üç sayfalık uzun mesajın devamında.Akif dayının sözünü ettiÄŸi ‘tahliye sonrası’ ile ilgili beklenti, sadece onun aklından geçmiyordu. Erler arasında da bu tarz ümit taşıyanlar vardı. Kastelli’nin mesajındaki birkaç satır o erlerin yüreÄŸini hoplattı: ‘Hayat boyu bir aÄŸabeyiniz olarak sizlere daima yardımcı olmaya hazır olduÄŸumu bilmenizi isterim. Bu da benim vatani görevim sayılır.’Elbette ki, Kastelli’nin o askerlerin hepsine iÅŸ vermesi mümkün deÄŸildi. Ama Gürsel Çavuş’un yeri baÅŸkaydı, Kastelli’nin nezdinde. Ne tesadüf ki, Gürsel Çavuş’un, askerliÄŸe veda ettiÄŸi 24 Mayıs 1983’te Cevher Özden de tahliye oldu. Ä°kisi de aynı gün ayrıldılar SaÄŸmalcılar’dan.Kastelli, cezaevinden çıkışının ardından henüz bir ay geçmeden aradı Gürsel Çavuş’u. Kastelli Ä°nÅŸaat A.Ş’de satış müdürlüğü önerdi. Cezaevinde baÅŸlayan mahkum-gardiyan iliÅŸkisi, bu kez iÅŸ hayatında devam etti yıllarca...YaÅŸam öykünüzü bekliyoruzFax: 0 (212) 677 0 888 e-mail: fbildirici@hurriyet.com.tr Mektup adresi: Anlatsam Roman Olur Hürriyet Medya Towers GüneÅŸli/Ä°stanbul. Web sayfası: www.hurriyet.com.tr/anlatsamÇARÅžAMBA: Ä°NGÄ°LÄ°ZCE’DE I’NiN ÖNEMÄ°Â
button