Güncelleme Tarihi:
Kızımın ders notlarını aldım, en üstteki üç defterden, gözüme çarpan birer paragrafı derledim. O kadar. Lütfen sabredin ve okuyun...
*
BİYOLOJİ
(Ne kadar önemli bir alan değil mi, hem “hayatın ne olduğunu” anlamak için, hem de - mesela genetik kadar önemli bir konuya giriş olarak...)
Buyrun kızımın ders notlarından bir iki alıntı:
İnsanın kas dokusunda klorür ve fosfat bulunduğunu nasıl ispatlayabiliriz? Kası, nitrik asit içeren suda kaynama noktasına getiririz, filtre ettiğimiz karışıma gümüş nitrat yani AgNO2 ilave edince AgCl presipitesi ortaya çıktığını görürüz. Bundan ne sonuç çıkarabiliriz? “Elementry, Mr.Watson!” ... Demek ki kas, klorür içerirmiş. Bu kadar basit!
Kas dokusunun klorür içerdiğini bile bilmeden, ot gibi yaşıyorsunuz köşenizde...
Ha sahi, insanın kas dokusu deyince aklıma geldi, kas hücreleri için glükoz hayatî bir maddedir. Bak bunu her Türk vatandaşı bilir! Ama glükoz deyip geçme, glükozun ne güzel özellikleri vardır! Mesela suda erir, mayalamaya tabi tutulabilir (üzüm suyunu şarap ve CO2 olarak ayrıştıran bir redüktördür misal)... Sonra glükozun reaktifi Fehling likörüdür. (Glükozün reaktörü mavidir, unutmayın!) Fehling likörünü ısıtınca tuğla kırmızısına dönerse eğer, hah, ayağını kaldır, glükozu buldun demektir...
Durun gitmeyin, daha hegzozları, pentozları, laktozları anlatacaadık, karpuz keseceedik...
Diholosidlerin ve poliholosidlerin hidrolizle oz verdiklerini bilmeden, ozla azı bile ayırmayı beceremeden, ama bu arada hidrolize tabi tutulan heterositlerin sadece oz değil, ilaveten non-glüsid mineraller de verdiğini bilmeden, hayatta nasıl başarılı olacaksınız peki?
Dersimiz biyoloji, ama anlatılanlardan bir kelime bile anlamadık.
Zaten ezberleyeceksin kızım, bu ders başka türlü öğrenilmez!
*
MİLLİ GÜVENLİK
16 yaşındaki bir öğrenciye Millî Güvenlik hocası soruyor: “Millî hedefin gerçek olabilmesi için gereken özellikler nelerdir?”
“Yavrum, alt tarafı ezberleyeceğin bir iki kelimeden ibaret...”
(1) Tamamen millî nitelik taşımalıdır
(2) Sadece bir siyasal, doktriner, ideolojik veya oligarşik gruba ait olmamalıdır.
(3) Sadece bir liderin, bir hükümdar veya hanedanın hedefi olmamalıdır.
(4) Devletin varoluş nedenine uygun olarak millî menfaatini sağlayacak biçim ve nitelikte olmalıdır.
(5) Hayallere, aşırı heyecanlara kapılmaksızın gerçekçi ve akılcı olarak tespit edilmelidir.
(6) Millete rağmen değil, milletin de benimseyeceği bir nitelik taşımalıdır.
Peki teşkilat ne demektir?
Bir görevin yerine getirilmesinde düzenli bir işbirliği sağlamak maksadıyla birbirleriyle ilgisi olmayan fertlerin karşısındaki fertlerle, grupların karşısındaki gruplarla olan ilişkisini gösteren şema.
Kadro ne demektir o zaman?
Bir görevin yerine getirilmesinde...
Tamam, rahat, uygun adım, yürrüüü ense traşını görelim...
*
DİN
Bu dersler sizi kesmedi mi? Biri çok fennî, diğeri fazla millî mi geldi. Biraz daha uhreviye ne dersiniz?
Din dersi kitabımızın şöyle bir sayfasını açıyoruz. Karşımıza Melekler konusu çıkıyor.
Paragraf başlıkları:
I - Meleklerin varlığı : ...........
II - Meleklerin özellikleri : Melekleri diğer varlıklardan ayıran bazı özellikler vardır.
(a) Melekler Nur’dan yaratılmıştır, bu yüzden yemek, içmek, uyumak, yorulmak, gençlik-ihtiyarlık, kadın-erkek vb insanî özellikleri bulunmadığı gibi, yalan, kin, haset vb olumsuz düşünce ve davranışları da yoktur.
(b) Melekler hiçbir şekilde Allah’ın emrinden çıkmazlar, günah işlemezler.
(c) Melekler son derece süratlidirler.
(d) Melekler gözle görülmezler çünkü...
(e) Bir kısım melekler tarif edilemez bir güç ve kudretin sahibidirler. Her meleğin bir görevi vardır, şöyle ki...
(f) Melekler Allah’ın emir ve izniyle çeşitli şekil ve kılıklara bürünebilirler...
(g) Melekler de insanlar ve cinler gibi Allah bildirmedikçe gaybı (olacakları, geleceği, bilinmeyenleri) bilemezler.
III - Meleklerin sayısı ve çeşitleri... diye devam ediyor konumuz.
*
Bilgisayar eğitimi mi? Ah, keşke kızım burada olsaydı da, size “bilgisayar” diye verilen dersten örnekler verebilseydim.
Emin olun, bilgisayar kullanımı kadar pratik ve güncel bir konuyu bile “cebir” yahut “analitik kimya” dersine cevirmeyi başarmış, bizim muhterem Millî Eğitim’imiz...
*
Fizik, kimya, matematik, biyoloji, geometri...
Tamam, modern dünyaya hazırlanmak için “temel” dersler bunlar...
Ama “böyle” değil...
Sonra bazı dersler var ki, hadi askerlerin veya dincilerin kalbini kırmayalım... Devlet okullarında, “bu şekilde” okutulması, laikliğe de, demokrasiye, Aydınlanma zihniyetine de aykırı...
Bu okullarda ne imam yetiştiriliyor, ne de asker...
Neyse, geçelim.
*
Benim derdim zaten bu “temel eğitim” dersleriyle değil. Tarih, coğrafya, fizik, kimya, edebiyat, “böyle” öğretilmemeli, diyorum. Ama asıl derdim, eğitimi bile verilmeyen gerçek bilgiler...
(Şimdi “Yapılıyor efendim, çocuklara depremden korunma semineri veriliyor” filan diyeceklerdir, dinlemeyin, hepsi fasa fiso...)
Gazetelerde gördünüz, kız 13 yaşına gelmiş, ilk kez adet kanaması görmüş, başına gelenin ne olduğunu bile bilmiyor, arkadaşlarının takılmasını hazmedemiyor, korkuyor ve ... canına kıyıyor.
2004 yılı Türkiye’sinde...
Emin olabilirsiniz ki, bu kızcağız, enzimleri, glikozları, Kasrışirin Antlaşması’yla düşmana kaç düka altını verildiğini, Paraguay’da hangi madenlerin çıktığını... senelerdir ezberleyip duruyordu.
Ama...
Mesela...
Cinsel hayat, korunma yöntemleri, çocuk bakımı...
Hijyen, sağlıklı beslenme...
Türkiye gibi bir deprem bölgesinde, depremden, tabii afetlerden korunma...
Türkiye gibi insanın başına nerede ne geleceği belli olmayan bir memlekette acil tıp (ilkyardım vs.)
Günlük tamir bakım, güvenlik bilgileri... (Elektriğe kapılmamak, gaz kaçağından ölmemek, mantardan zehirlenmemek için mesela...)
Adam gibi trafik bilgileri...
Zamanı doğru kullanma, planlama vs...
Daha bunlar, aklıma ilk gelenler.
Bunların hiç biri okulda veya okul dışında çocuklarımıza öğretilmez.
JLSS ne kadar haklı değil mi?
Önemli olan hiçbir şey, okullarda öğretilmez!
NOT : Nereden aklına geldi, diyeceksiniz. Şok'ta küçücük bir haberdi, (20 Ocak), maalesef Popstar Bayhan'la kar bora fırtına arasında kaybolup gitti. Prof.Dr.Ahmet Ayhan, "Liselerde teknoloji dersi okutulsun. Bu, ülkenin teknolojide hedeflenen noktaya ulaşması açısından da önem taşımaktadır. Lise 1.sınıftan itibaren gençlere bilim ve teknolojiyi sevdirme ve bu alana yönlendirme, onların analitik düşünceleri ve ufuklarını genişletir. Böylece henüz 15-16 yaşında girişimci ve üretici kesimle tanışacak öğrenciler, geleceğin girişimci adayları olma yolunda önemli bir şans yakalayacaklardır. Ayrıca, öğrencilere bir dönemde en az iki sanayi tesisi gezdirilmelidir..." demiş. Ah Ahmet Hocam ah, teknoloji dersi koysalar, çocuklara bilgisayar şeması çizdirip ezberletir bu kafa! (Sanat Tarihi dersi diye Elhamra Sarayı'nın planını ezberleyeceğim diye az anam ağlamadı benim!)