Kartingin Jön Türkleri

Güncelleme Tarihi:

Kartingin Jön Türkleri
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2011 00:00

Küçük yaşta önce Türkiye’de piste çıktılar. Karting otomobilinin direksiyonunda hız yapmanın, rakiplerin geçmenin inceliklerini öğrendiler. Şimdi Avrupa’daki karting şampiyonalarında başarı kazanmak uğruna okullarından, özel hayatlarından fedakarlık ediyorlar. İşte üç genç yarış pilotu sürücüsü Kaan Önder, Ayhancan Güven ve Berkay Besler’in hikayesi.

Haberin Devamı

Cıvıl cıvıl, gözleri parlayan üç genç. Çocukluktan çıkmak, artık gençliğe adım atmak üzereler. 12-14 yaşında olduklarına bakmayın, üçü de pistte çok hızlı birer sürücü. Türkiye’de yaşıtları arasında en öndeler. Küçücük birer çocukken oturdukları sürücü koltuğundan bir daha kalkmamışlar. Kaan Önder (14), Berkay Besler (12) ve Ayhancan Güven (13), iki yıldır da artık Türkiye’nin değil, Avrupa’nın hatta dünyanın en hızlılarıyla boy ölçüşüyorlar.
Üçü de çok ufak yaşlarda karting koltuğuna oturup pistin tozunu yutmaya başladı. Öyle ki boyları karting aracına bile yetmiyordu. Sevda Besler’e göre o zaman 7 yaşındaki oğlu Berkay koltukta ufacık kalmıştı: “2006’da Petrolofisi’nin 25 Minik Adam seçmelerini geçti. Ancak, boyu çok kısa kaldığı için ayakları pedala bile yetişmiyordu. Gaza basabilsin diye parça eklemek zorunda kalmıştık.”
Kısa sürede çok yol kat ettiler. Önce Türkiye Şampiyonası kapsamındaki yarışlarda başarı elde ettiler. Ancak, bir nokta geldi ki, Türkiye’deki rakip sayısı artık onlara az geliyordu. Kendilerini geliştirmeleri için Avrupa’daki rakiplerle boy ölçüşmeleri gerekiyordu. Henüz 10 yaşına bile gelmeden Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki yarışları takip etmeye başladılar. Bu sezon da İtalya’daki WSK serisinde birincilik kovalıyorlar.
Ancak, tüm bu çabanın hem gençler hem de aileleri için bir bedeli var. Uluslararası bir kariyerin ilk adımlarını atma uğruna yılın 15-20 haftasını Türkiye’den uzakta geçiriyorlar. Ayhancan Güven’in babası Hakan Güven bu nedenle öğretimlerinin de biraz aksadığını belirtiyor: “Yılbaşından bu yana herhalde 15 haftayı yarışlar ve antrenmanlarda geçirdik. Bu sebeple Ayhancan yaklaşık 75 gün okula gidemedi. Neyse ki hem TOSFED’in verdiği görevli yazısıyla devamsız yazılmadı hem de öğretmenlerinin desteğiyle geri kaldığı derslerini telafi etti.”

Haberin Devamı

En zevkli tarafı bir rakibi geçmek

BERKAY BESLER (12) (2010 DOĞU AVRUPA KÜÇÜKLER ÜÇÜNCÜSÜ)

Babam Mehmet Besler eski Türkiye ralli şampiyonu. Evimizde, motor sporları ekran başında ailece izlenirdi. Ben de sürücü koltuğuna uzak kalamadım. Bu yıl İtalya’daki WSK’da yarışıyorum. Pistte yarışmanın bana en zevkli gelen tarafı bir rakibimi geçmek. Hele geçen yıl Dünya Şampiyonası’nın üçüncü yarışını unutamıyorum. Yarışa dördüncü başlayıp dokuzunculuğa düştüm. Sonra ikinciliğe yükseldim. Tam birinciliğe giderken son virajda rakibin önümü kapatınca ikincilikte kaldım.
Bu yarışların bir de dönüşü var tabii. Pazartesi sabahı 04.00’te eve varıp, 08.00’de okulun yolunu tutuyorum uykusuz halde. Bu yıl Bursa TED Kolej’de ilköğretim altıncı sınıfı bitirdim. Özel ders alıp açığımı kapattım ve teşekkür listesine geçtim. Spor-okul yoğunluğundan yılda en fazla 3-4 gün tatil yapabiliyorum.

Haberin Devamı

Okulda oyuncak araba diye dalga geçiyorlar

KAAN ÖNDER (14) 2010 DOĞU AVRUPA GENÇLER ŞAMPİYONU KF3

2006’da İstanbul’daki Formula 1 Grand Prix’sini babamla yerinde izledim. Bu yarış içimdeki motor sporları aşkını artırdı. 2008 Balkan Şampiyonu olarak ilk uluslararası başarımı kazandım. Geçen yıl Güneydoğu Avrupa KF3 kategorisi şampiyonu oldum. Yarışlardaki ilk amacım itilip kakılmamak. Rakiplerin benden korksun istiyorum. Bir yılda 20-25 yarışa katıldığım için, okulda çok ders kaçırıyorum. Buna karşın bu yıl Irmak İlköğretim Okulu’ndan, Onur Belgesi’yle mezun oldum. Okulda kartingi pek anlayabilen yok. Hatta ‘oyuncak araba’ diye dalga geçiyorlar. Aynı zamanda elektro-gitar çalıyorum. Yanımda taşıdığım, yarış ve antrenman aralarında çaldığım bir de küçük gitarım var.

Haberin Devamı

Geçişlerdeki itiş-kakışa bayılıyorum

AYHANCAN GÜVEN (13) 2010 TÜRKİYE KARTİNG ŞAMPİYONU

Babam da zamanında çok farklı kategorilerde yarışmış eski bir sürücü. Yani evde motor sporu, yarış, otomobil kelimelerin duyarak büyüdüm. 2006’da Bulgaristan’daki bir yarışa katıldım. Kendimi yarışçı sanıyordum, orada gerçek rekabeti gördüm. Geçen yıl Romanya’da Balkan üçüncüsü oldum. Yarışlardaki hıza ve geçişler sırasındaki itiş-kakışlara bayılıyorum. Geçen yıl Türkiye Şampiyonası’nın Çorum ayağında Berkay’ı son anda geçip birinci olmuştum. Bu yıl ise İtalya’da 17’nci başladığım yarışta ilk virajda üçüncülüğe çıkışımı da unutamıyorum. Bu yıl İstanbul Kurtköy İlköğretim Okulu 8’inci sınıfa geçtim. Ancak, yurtdışındaki yarışlar için yola çıktığımızda okulun bir haftası güme gidiyor. Hele bazı arkadaşlarım “Yine tatile mi gidiyorsun” deyince, bozuluyorum doğrusu. Neyse ki öğretmenlerim beni destekliyor.

Haberin Devamı

AİLELERİN BİR ŞİKAYETİ VAR

Üç genç sürücünün ailelerinin bir şikayeti var: Gençlerin üçü de normal pasaportla seyahat ediyor. Bu nedenle her üç ayda bir hem onlar hem de ebeveynleri tekrar tekrar vize başvurusu yapmak zorunda kalıyor. Milli sporculara verilen birer gri pasaportun bu sorunu çözeceği kanısındalar. Ayrıca, seyahat ve konaklama masrafları için de TOSFED’den bir destek alamıyorlar. En azından uçak biletleriyle ilgili bir destek beklentileri var.

KASK SEÇMENİN DE BİR RACONU VAR

Pilotlar pistteyken onları diğerlerinden ayırt etmeye yarayan bir numaralı özellik kaskları. Bu yüzden genç pilotlar da kendilerine özgü kasklar seçmeye, rakiplerinden böyle farklılaşmaya büyük önem veriyor. Örneğin Ayhancan Güven birkaç ay önce satın aldığı kaskının tepesine Türk bayrağı deseni yaptırmayı tercih etmiş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!