Şehriban OĞHAN/soghan@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2011 00:00
Rakım 2500. Rüzgarın da etkisiyle sıcaklık şehre göre 5-10 derece daha soğuk. Kışın eksi 40 dereceyi buluyor. Şehre karayoluyla iki saat uzaklıkta. En yakın mesafede bir İran karakolu var. Bölgenin hassasiyeti çarşı iznini ütopik kılıyor. Kuş uçmaz kervan geçmez hissiyatı uyandıran bu karakolda, terörist de dahil yasadışı tüm geçişleri önleme görevi dışında nasıl zaman geçirir askerler, ne yer ne içer, ne okur ne izler, nasıl eğlenir? Genelkurmay’ın özel izniyle Van’daki bir sınır karakolunda ‘hudut kartalları’yla altı saat geçirdik
‘Sevgilim’ diye başlıyor karakola gelen son mektup. Ayşegül’den. Sözlüsü... İstanbullu Oğuzhan birkaç gün önce aldığı mektubu bana uzatıp “Abla ben beceremem, ağlarım şimdi, sen oku” diyor. Pembe kağıdı elime alıp kimden geldiğine bakıyorum sadece. Gözüm, “Umarım bu sevgi hep sürer” cümlesine takılıyor. Mektubun sahibinin sesiyle doğruluyorum: “Ayşegül’üm beklesin beni, 78 günüm kaldı.”
Van’da bir sınır karakolundayız. Rakım 2500. Rüzgarın da etkisiyle Van’dan neredeyse 5-10 derece soğuk. Kışın eksi 40’ı bulduğu söyleniyor. Karşı dağın ötesi İran. En yakın mesafede de bir İran karakolu var. Cep telefonu çoğu yerde çekmiyor, zaten çekse de er kullanamıyor. Askeri disiplin sınırda da olsa ayrıcalık tanımıyor. Asker, hasretini ankesörlü telefonda gideriyor. Oğuzhan’a gelen bu mektup, “ İstediğimiz zaman telefon açıyoruz, eskisi gibi mektup yazan kalmadı” diyen diğer erleri haksız çıkarıyor.
KIVANÇ DA BİZİM GİBİ YAKIŞIKLIGazinoda bir masanın etrafında karakolda günlerin nasıl geçtiğini konuşuyoruz. Zira şehir, karayoluyla iki saat uzaklıkta. Bölgenin hassasiyeti, sık sık ve tek başına şehre gitmeye izin vermeyince, askerliğin meşhur çarşı izni burada ütopik kalıyor. Cumartesi-pazar günleri diğer günlerden farksız geçince yedi gün 24 saat birlikte yaşanıyor. ‘Hudut kartalları’nın birbirini hudut kardeşi bilmesi bu yüzden.
Başköşedeki büyük LCD televizyon en önemli zaman geçirme aracı. Günlük gazete gelmediği ve internet imkanı da olmadığı için dünyayla tek bağlantıları aynı zamanda. Yanımda oturan 20 yaşındaki askere, “Ne izliyorsunuz” diye soruyorum. Karakola yeni geldiğini belirterek, “Büyüklerimiz ne izlerse” diyor. Televizyon kumandasının karakolun en usta askerinde olduğu ortaya çıkıyor.
En usta asker, terhisine en az kalan ve en yaşlı asker. 26 yaşındaki Salih, karakolun çavuşu. Şafak 60. Akdeniz Üniversitesi’nde bankacılık okurken ekonomik nedenlerle yarım bırakmış. Şanlıurfalı. 11 kardeşin ortancası. “Keşke askerliğimi tecil etmeden, zamanında yapsaydım” ile “Madem bu kadar bekledim, keşke üniversiteyi bitirip gelseydim” pişmanlıkları arasında gidip geliyor. “Dönünce bitireceğim üniversiteyi ve bütün kardeşlerimi de okutacağım” diyor sonra.
“Kumanda sendeymiş, ne izletiyorsun” diye takılınca, “Lig TV olduğu için maçları seyrediyoruz” diyor. Biri ‘Kurtlar Vadisi’ diyor arkadan. ‘Arka Sokaklar’ ismi duyuluyor. Kıvanç Tatlıtuğ’un boksörü canlandırdığı yeni dizisi ‘Kuzey Güney’ de çok tutulmuş karakolda. Salih’in “O da bizim gibi ya, yakışıklı” sözleri gülümsetiyor herkesi.
Salih, karakolun kitap kurdu aynı zamanda. Ayda iki kitap bitirdiğini söylüyor. Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’sını okuyor şimdi. Televizyonun altındaki küçük kitaplığı gösterip “Kitaplarımız iki-üç ayda bir değişiyor. Bizim kitaplar başka bölüğe gidiyor, o bölükteki kitaplar bize geliyor.” diyor. Hemingway’in ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’u, Mehmet Rauf’un ‘Eylül’ü gözüme çarpıyor. En çok sevilen kitaplar Turgut Özakman’ın ‘Çılgın Türkler’ serisi. Arada KPSS kitapları var. İki üniversite mezunu, boş zamanlarını bu testlerle geçiriyor. Peki okur-yazar olmayan var mı takımda? Misafir komutanlarla aramızda mekik dokuyan Karakol Komutanı Eyüp Üsteğmen, “İki kişi” diyor. İkisi de lise mezunu askerlere zimmetlenmiş. Askerlik bitene kadar okuma-yazma öğrenecekler.
ANNEDEN YEMEK TÜYOLARI
Ve yemek saati... Bodrum’daki lokantalarda çalışmış Karslı aşçı neredeyse 100 kişilik hazırladığı pilavın sırrını açıklıyor: “İçine şeker atıyorum ki lapa çıkmasın, limon da beyazlatıyor pirinci.” “Kimden öğrendin bunları” sorumuz yine Trabzonlu sempatik karakol komutanında karşılık buluyor: “Benim annemden. En son haşlama tarifi verdi.”
Patlıcan oturtma, pilav, yoğurt ve kavundan oluşan karavana yemeğini yerken biri bahçedeki hobi bahçesinden bahsediyor. Karakolun bir köşesi bu işe ayrılmış. Dikilen söğütler henüz birer fidan. Yanlarında birkaç nohut, birkaç da mısır fidesi.. Öyle görünüyor ki, seneye bu karakol bölgenin en yeşil yeri olacak...
Bahçenin yanında köpek kulübesi var. Karakolun devriye köpeklerinin dinlenme saati. Fuzi 5.5 yaşında bir Alman kurdu. Sekiz yıla kadar görev yapabiliyorlarmış, “Terhislerine daha çok var” deyince eğiticisi gülümsüyor: “Sayılı gün çabuk geçer!”
Helikopter geliyor uyarısıyla, “Hayırlı tezkereler” dileyip ayrılıyoruz askerlerin yanından. Karakola birlikte geldiğimiz 6. Hudut Alay Komutanı Albay İsmail G. ve bu fotoğrafların size ulaşmasını sağlayan arkadaşım Selçuk Şamiloğlu ile birlikte biniyoruz Sikorsky’ye. Bu kez helikopter kalabalık. Yüksekova’dan terhis olan askerlere eşlik ediyoruz. Yorgun, düşünceli ancak bir görevi sağ salim tamamlamış olmanın huzuru içinde, bir elde valiz, ayrılıyorlar yanımızdan.
ARTIK TOPRAK BİTİ YOK
Aktütün ve Dağlıca karakol baskınlarının ardından günün ihtiyaçlarını karşılamadığı ortaya çıkan sınır karakolları yeniden dizayn edildi. Milli Savunma Bakanlığı tarafından projelendirilen karakolların yüzde 88’i TOKİ tarafından yenilendi. Eski karakolların yerini yüksek güvenlikli karakollar aldı. Yeni karakolların çatı ve dış cepheleri havan ve roket atışına karşı özel bir maddeyle kaplı. Büyük bir çoğunluğunun yerleri de değiştirildi. Misafir olduğumuz karakol da onlardan biri. Karakol komutanının verdiği bilgiye göre karakolda su, elektrik ve telefon kesintisi yaşanmıyor. 24 saat kesintisiz sıcak su her gün banyo olanağı sağlıyor. Eski şikayetlerden ‘toprak biti’ artık söz konusu değil. Koğuşlara terlikle girildiği için ayak kokusunun dayanılmaz ağırlığı eskisi kadar duyulmuyor. İnternetle işi olan askerler haftada bir 30 kilometre uzaklıktaki tabura gidiyor. Taburdaki psikolog her gün uğradığı bir karakolda rehberlik ve danışmanlık hizmeti veriyor. Gerekirse alayda görev yapan üç psikologdan da destek alınıyor. Langırt masası, masa tenisi, basketbol sahası olan karakolda, komutanın tek hedefi var: Body salonu açmak.
BEDELLİ VE ŞEHİT HABERLERİPeki şehit haberleri, bedelli askerlik, profesyonel askerlik tartışmaları askeri ne kadar etkiliyor? Karakol Komutanı Eyüp Üsteğmen yanıt veriyor: “Şehit haberleri üzüyor tabii. İki devre arkadaşım şehit oldu en son. Biri Piyade Üsteğmen Süleyman Özoğlu. Askerini korumak için önüne atlıyor. Gazinoda da haberlerden sonra can sıkıntısı oluyor. Hatta arkadaşlar o anlarda operasyona çıkmak istiyor. Birçok arkadaş profesyonel asker olarak kalmak istiyor. Askerliğini uzatmak için vukuat işleyip hapse giren askerlerim dahi oldu. Arkadaşlık ortamı, şikayet etseler bile aranıyor.”
Salih Çavuş ise bedelli askerliğe karşı olduğunu söylerken terhis gününü nasıl geçireceğinin stresini yaşıyor: “Burada aile gibiyiz. Taburda bazen işim oluyor, bir günlüğüne gidiyorum. O gün benim için geçmiyor. Buraya gelince aileme gelmiş gibi oluyorum. Sanki askere yeni gelmiş gibi. Bazı arkadaşlarımız izne gidiyor. İzne gönderirken bile gözlerin yaşarıyor. Tezkereyi alınca nasıl olacak düşünemiyorum. 60 gün sonra eminim ki buradan hüngür hüngür ağlayarak gideceğim. Şu an bedelli askerliğe karşıyım. Herkes bu duyguyu yaşamalı.”