Karşılıksız aÅŸkım okyanustan büyük

Güncelleme Tarihi:

Karşılıksız aşkım okyanustan büyük
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 31, 2005 00:00

Bir ÅŸairin bir güftekara duyduÄŸu tek taraflı aÅŸk, satırlara dökülürken, mürekkep yerine gözyaşı kullanılıyordu sanki. Geceler, gündüzleri kovaladı ama bu aÅŸk karşılığını bulamadı. Gerisinde bir tek seven dillere marÅŸ olan ‘Okyanus’u bıraktı.Kadın, belki 20 saati aÅŸan yorucu bir otobüs yolculuÄŸunun ardından, kendisini kalacağı pansiyonun bahçesine zor attı. Elindeki valiziyle ‘Villa Bella’nın salaÅŸ bahçesindeki bir sandalyeye çökercesine oturdu. Aynı anda gözü, sandalyesinde sırtı dönük olarak oturmuÅŸ adama takıldı. Elindeki gazeteden başını kaldıran esmer adam, ‘HoÅŸgeldiniz hanımefendi’ dedi. Yüzündeki ciddi ifadeyi saniyeler içinde sildi, bakışlarında saygının yanında bir tebessüm vardı. Sırtını dayadığı Ä°ÄŸde aÄŸacının yaprakları arasında bulunan çiçeklerin mis gibi kokusu ortalığı kaplıyordu.Adam elini uzatıp, ‘Ben Cemal Safi, buranın sahibiyim’ dedi. Kadın, adamın yüzüne dikkatle bakıp, ismini söyledi: ‘Ben de Nadide Gülpınar, festival için Mersin’den geldim...’Adam o zaman, daha bir samimi, daha bir ilgi ile baktı kadının yüzüne:‘Demek sizsiniz Nadide hanım... Åžiirlerinizden haberim var... Bu akÅŸam diÄŸer konuklarımız, ÅŸair dostlarımız hepsi burada toplanırlar’ diye sürdürdü konuÅŸmasını.KIZIM SEN AÅžK SARHOÅžUSUN Kadın duÅŸ alıp giyinirken, içinde beliren duyguya kendi de ÅŸaşırdı. Ãœzerine bir akÅŸam kıyafeti giyip bahçeye çıktı. Ä°ÅŸte yine oradaydı, iÄŸde aÄŸacına sırtını vermiÅŸti...Adam, adıyla, sanıyla, ÅŸiirleri ve ÅŸarkılara ilham olmuÅŸ güfteleriyle Cemal Safi idi. Nadide Gülpınar, Akçay 2000 Åžiir Festivali’nin devam ettiÄŸi o bir haftada ÅŸiirlerinden çok Cemal beyi düşünür olmuÅŸtu. Bir sabah, tüm konuklar daha kahvaltıya oturmamıştı ki, pansiyonda kendisine çok sıcak ÅŸekilde davranan bir genç kız, usulca bir cümle söyledi: ‘Nadide sen aşık oldun, kime diye sorma! O yanıtı benim yerime sen ver, ismini sen söyle kendine!’Nadide hanım kendi kendine hem güldü, hem de teÅŸhisi koydu:‘Kızım sen ilk defa hayatında içmeden sarhoÅŸ oluyorsun, bunun adı AÅžK SARHOÅžLUÄžUDUR...’ Cemal beyin ÅŸair ruhu, sanatçı ruhu çoktan fark etmiÅŸti kadının duygularını, çoktan çözmüştü. Ama bir ÅŸey söylemiyor, önünü kesmiyordu. O duygularla gelecek, doÄŸacak ve taÅŸacak ilhamlarla kimbilir ne güzel dizeler kaleme alacaktı! Bu oyun bu suskunluk belki iki yıl sürdü. Nadide Gülpınar, Mersin’de 40’larını süren bir kadın deÄŸil de, 15-16 yaşındaki öğrenci bir kız gibiydi sanki... Pembe kağıtlara pembe hayallerle bezenmiÅŸ duygusal ÅŸiirler, mektuplar yazıyordu. Zaman zaman telefonla konuÅŸuyorlar, ama aÅŸk sözcüğü etmiyorlardı, zaten Cemal bey hiç oralarda deÄŸildi! Bir gün aniden kalkıp Ankara’ya gitti. Cemal beyin bürosu ÅŸiir ve müzik dostlarıyla doluydu. Sohbetler yapıldı, anılar anlatıldı, yeni ÅŸiirler okundu. Dönüş vakti geldiÄŸinde kadın, duygu adamından bir ÅŸeyler bekliyordu, en azından ‘Bir dokunuÅŸ, bir öpücük!’ düşlüyordu. Oysa, veda sahnesinde sıradan iki insanın ayrılışı vardı. Kadın gönlü ve onuru zedelenmiÅŸ olarak döndü Mersin’e. Bir gün Ankara’daki o tek taraflı sevilen adam, ‘Kış geçsin, ilkbahara geleceÄŸim, bekle’ dedi.KIBRIS’I BIRAK SÄ°LÄ°VRİ’YE GELKadın Mersin sahillerinde bekledi. Kış da geçti, ilkbahar da, hatta yaz da. Ama o beklenen gelmedi... Onuru zedelenmiÅŸ, gönlünün isyanını sitemini döktü kağıtların üzerine. Dizelere sözcüklerle, kafiyelerle can verirken, karşılıksız aÅŸkının Akdeniz’den de okyanuslardan da daha büyük olduÄŸunu düşünüyordu: ‘Okyanus mu iki ÅŸehrin arasıKaç saatlik yol ki ÅŸunun ÅŸurası O verdiÄŸin ümitlerin süresiHer nedense bitmek nedir bilmiyor...’Şiir baÅŸtan sona sitemdi. Ortak dostlardan CoÅŸkun Bağır gördü ÅŸiiri, okudu ‘Çok güzel’ diye fikrini söyledi ve ekledi: ‘Tanıdığım genç bir kemani bestekar var, ona vereceÄŸim’dedi. O bestekar ÅŸimdi Ä°stanbul Radyosu sanatçıları arasında yer alan, o günlerde Ankara radyosunda çalışan Talat Er idi. CoÅŸkun Bağır, bir gün yine ÅŸiir dostu olan Ergun MaraÅŸlı beye de okumuÅŸtu ÅŸiiri. Bu arada bir yılın yorgunluÄŸunu Kıbrıs’ta geçirmek isteyen Talat Er ile Radyo sanatçısı eÅŸi Ayfer Er, veda etmek için CoÅŸkun Bağır’a gittiler. Ergun MaraÅŸlı da oradaydı. Ergun bey, ‘Bırak Kıbrıs’ta tatili, Silivri’de Klasis Otel’de ben size de yer ayırttım, oraya gidiyoruz’ dedi. Bir ÅŸey daha ekledi:‘Nadide hanımın tam bestelenecek ÅŸiirlerini de yanımıza alıyoruz!’Araba, Ankara’dan Ä°stanbul’a doÄŸru giderken, molalarda ÅŸiire bakmıştı Talat Er... Ä°lhamı hissettiÄŸi an, ÅŸarkıyı bestelemesi zaten zor olmadı. Eser ilk kez TRT’nin Türk müziÄŸi kanalı olan TRT 4 kanalında Ayfer Er’in yorumu ile duyuldu. TRT’nin ilgisi, halkın sevgisi, ÅŸarkıyı zirvelere taşıdı. Åžarkı çalınmaya baÅŸlandıktan sonra Bestekar Talat Er, hem Nadide hanımı aradı, hem Cemal bey’i. Er, Cemal bey’den de ‘Sitem’e karşı bir cevap istedi, ama gelmedi. Bu kez kendisi ‘Uçurumlar’ güftesini yazdı, Okyanus’a yanıt olarak... Okyanus’u, fırsat bulduÄŸunuz zaman deÄŸil, fırsat yaratarak mutlaka dinleyin. Åžarkı çalınırken, gerçekte öksüz bir aÅŸkın, bir sevginin okyanus dalgalarını andıran duygu gel gitlerini, hüznünü sizler de yüreklerinizde hissedecek, hüzünleneceksiniz. OKYANUS (Sitem)MAKAM: Kürdi BESTE: Talat Er GÃœFTE: Nadide GülpınarÄ°lkbahara bekle beni diyordunHiç mi orda Kış, Bahar’ı bulmuyorDüşlerin mi yoksa sen mi deÄŸiÅŸtinAyrılıktan aÅŸka sıra gelmiyorOkyanus mu iki ÅŸehrin arasıKaç saatlik yol ki ÅŸunun ÅŸurası O verdiÄŸin ümitlerin süresiHer nedense bitmek nedir bilmiyorGün kavuÅŸtu ikindiye vakit darBir öpüşten dokunuÅŸtan ne çıkarGüzelliÄŸin aÅŸkım kadar aÅŸikarMazeretin bu gerçeÄŸi silmiyor Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!