Hakan GENCE hgence@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2008 00:00
Prof. Dr. Yüksek Mühendis-Mimar Bayram Nihat Güner (77), Türk mimarisinin önemli isimlerinden. Şehir düzenlemelerinden otellere, üniversitelerden toplu konutlara hemen her alanda yaptığı binalar var. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Topkapı Eresin Oteli, Ataköy 6. Mahalle bunlardan sadece birkaçı.
Dubai’de Black Pearl Adası’nı, Irak’ta bir toplu konut kompleksini, Cezayir’de bir makarna fabrikasını da yapmış. Bu yıl kariyerinin 50. yılını kutluyor ama yeni projelerinin de sonu gelmiyor. "Genç görünüyorum çünkü öğrenmeye hep açık oldum" diyor.
Mimarlığa bakış açınız nedir?
- Düşünün, doğada çiçekler rengarenk. Arılar, kuşlar bile renk seçiyor. İnsanların doğasında da sanat geni var. Ben mimarlığı bir fonksiyon veya yapı mühendisliği olarak değil, taş ve toprakla yapılan sanat olarak görüyorum. Fakat Türkiye’de mimarlık barınma ihtiyacını karşılamak, uyurken kendini emniyette hissetmek gibi tamamen fonksiyonel bir şey olarak algılanıyor.
Eğitim binalarından, turizm yapılarına kadar pek çok farklı disiplinde çalışmanız var. Bunlardan sizi en mutlu eden hangileri?
- Turizm yapıları. Çünkü apartman projeleri bana çok kolay geliyor ve beni tatmin etmiyor. Ama turizm yapılarındaki her çalışmada yenilikler yaratıyorsunuz. Bu yapılarla Türkiye’ye gelen turistlere hangi ülkede olduklarını hissettirmeyi seviyorum.
Sizce Türk mimarisinde 50 içinde artı ve eksileriyle neler değişti?
- Şehirleşmenin hızına göre binaların şekli değişti. İnsanlar köyden şehre hazırlıksız geldi. Köyden gelenler devlete ait arsalara gecekondular yaptı. Bazıları bahçe içinde ve hatta güzeldi bile. Sonra bunların yerini 3-4 katlı apartmanlar aldı. Bir süre sonra o da yerini 8-10 katlı binalara bıraktı. Tabii 3-5 katlı binalar yapılırken büyük sermayesi olmayanlar, mühendis eli değmeden sağlam olmayan işler ortaya çıkardı. Bunlar depreme dayanıksız konutlar oldu. Şimdiyse arsa değerinin yükseldiği yerlerde rezidanslar çoğalıyor. Bu yapılar çekirdek aile ve tek başına yaşıyan bireylerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik.
Dekorasyon ve mimaride dünyanın daha gerisinde olduğumuz dönemler oldu. Şimdi dünyayla birlikte mi ilerliyoruz?
- Eskiye göre sanatçının değeri artık daha iyi anlaşılıyor. Son 15-20 yılda sanayiyle mimaride ve dekorasyonda dünyayla aynı seviyede gidiyoruz.
İlk toplu konutunuzu 1970’te Bursa’da yaptınız. Bu sene de Eyüp’te bir toplu konut projeniz var. Toplu konutlarda neler değişti?
- İlk yaptığımız toplu konutlar daha fonksiyonel ve modern mimarinin etkisindeydi. Şimdikiler daha post modern. Daha özgürüz.
Galata, Cihangir popüler semtler oldu. Sizce sırada hangi semt var?
- Bunu bilsem oradan arsa alırım zaten!
REZİDANSLARI BIRAKIP YAZLIK EVLERE GİDECEĞİZ
Rezidanslara bakış açınız nasıl?
- Çağdaş yaşam bunu gerektiriyorsa tabii rezidanslar da yapılacak. Bence bu binaları mimari olarak eleştirmek yerine oralara olan ulaşımı konuşmalıyız. Eksikler varsa onları eleştirmeliyiz.
Peki 10 yıl sonra ne olacak? Şehir merkezine uzak alanlarda mahalle konseptli siteler yapılıyor. Mahalle yaşantısına geri mi dönülecek?
- Dik ve yüksek yapıları önce gelir seviyesi yüksek olanlar tercih etti. Bir süre sonra huzursuzluk başladı ve şehir dışına çıkıldı. Yüksek binalara da gettolardaki düşük gelirliler yerleşti. Bu aslında bir döngü. Zamanla dediğiniz gibi mahalle hayatına ve az katlı binalara geri dönüş olacak. Ayrıca Türkiye’deki mevcut binaların yüzde 15 kadarı ikinci konut denen yazlık evler. Bir süre sonra insanlar yazlık binalarına yönelecek.
Rezidanslar insanların sosyal yaşamlarını nasıl etkileyecek?
- Bu yapılarda çok insan oturuyor ama yine pek çok kişi birbirini tanımıyor. Sosyal ilişkileri zayıflıyor.
Loft evler bizde çok talep görür mü dersiniz?
- Loftlar yeni evliler veya tek başına yaşayanlara hitap ediyor. Bizde çok talep olacağını zannetmiyorum. Şimdi rezidans ve loftlarda az nüfuslu aileler var. Çocuksuz veya tek çocuklu yaşam. Ama dediğim gibi bu yalnızlık duygusunu arttırıyor. Bu aileler bu duyguya çok dayanamayacak. İleride bu evlerde onların yerini çoğunlukla öğrenciler alacak. Belki de yurt gibi kullanılacaklar.
Ekolojik evler terimini artık sık duyuyoruz. Bunların Türkiye’de uygulanırlık oranları ne?
- Bu evler tabii ki Türkiye’de uygulanabilir. Ama çok pahalı ve kar getirmiyorlar. Bilimsel olarak daha çok araştırma yapılması gerekiyor, hálá emekleme dönemindeler. Bence asıl yapılması gereken ağaçlandırma ve karbondiyoksit üretmeyecek enerjiyi yaygınlaştırmak. O zaman zaten ekoloji normale döner.
BABİL’İN ASMA BAHÇELERİ’NDEN İLHAM ALDI
Nihat Güner’in 50. yıl projesi Bodrum Kadıkalesi’de bulunan "Gardens Of Babylon". 2009’un mayıs sonunda tamamlanacak olan butik otel - rezidans - villa üçlemesinde Babil’in Asma Bahçeleri’nden esinleniliyor. 40 bin metrekare araziye yayılan inşaatın 102 rezidansından 74’ü deniz manzaralı, 28’i göl villası. Bir de butik otel var. Otelde Roma, Osmanlı, Mısır, Uzakdoğu, İngiliz, Babil ve Hint olmak üzere yedi ayrı dekorasyon tarzı sunuluyor. Rezidanslar da her türlü eşya ve hizmetle donatılıyor.
HER BAHÇEDE EN AZ 10 AĞAÇ OLMALI
Mimaride yapılan büyük hatalar görmüyorum. Ama eksikler var. Mesela ağaçlandırma artmalı, her binanın bahçesinde en az 10 tane ağaç olmalı.
BOĞAZ KÖPRÜSÜ’NÜ GENİŞLETME PROJESİNİ TOPBAŞ’A SUNDU
Nihat Güner Boğaz Köprüsü ile ilgili fikirlerini heyecanla anlatıyor. Projesini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve danışmanlarının beğendiğini, komisyona gönderdiğini söylüyor: "Projemde Boğaz Köprüsü’nün sağına ve soluna iki ilave yol ekleniyor. Boğaz Köprüsü altı şeritli, Anadolu ve Avrupa yakalarından da altı şeritli yollar köprüye bağlanıyor. Ama bu bir aldatmaca. Çünkü bu şeritlere ara yollarla birlikte farklı yollar ekleniyor ve araçların geçişi için sekiz şerit ortaya çıkabiliyor. Ben de köprüdeki şeritleri sağına ve soluna yenilerini ekleyerek şerit sayısını 10’a çıkarmayı öneriyorum. Bu şeritler köprünün halatına değil tek tek taşınarak özel bir teknolojiyle ana köprüye ekleniyor. Ek şeritlerin altında da dört santim boşluklar olacak. Burada kafeler yapılacak, insanlar gezecek. Tam ortasında da bir düğün salonu yapılacak."
ÜNİVERSİTEDEN EMEKLİ AMA BÜROSUNU KAPATMADI
Nihat Güner 1931 Urfa Siverek doğumlu. Diyarbakır’da okuduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ne girdi. Ferruh Narman, Şinasi Gökcan, Ali Mukadder Çizer o dönemde çalıştığı mimarlık bürolarındandı. 1957’de mezun oldu. Bir sene sonra İstanbul’da yapılacak 100 bin kişilik stadyum yarışmasında ilk birinciliğini aldı. 1961’de Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi yarışmasında ödül aldı, 1995’te Bakü Merkez Bankası Genel Müdürlüğü projesiyle dereceler kazandı. Güzel Sanatlar Akademisi’nde asistan, doçent ve profesör olarak 35 yıl çalıştı. 2003’t e Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden emekli oldu. Halen kendi mimarlık bürosunda çalışıyor.