Kariyerim "Küçük İbo dizisiyle başladı"

Güncelleme Tarihi:

Kariyerim Küçük İbo dizisiyle başladı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 14, 2008 00:00

"Avrupa Yakası"yla tanınan Levent Üzümcü, "yalansız" tiyatrosunu, televizyondaki işlerini, şöhretten ne anladığını ve "eş" ile "baba" tarafını Eve dergisi ile paylaştı.

Oyunculuk adına her alanda kendini gösteren Üzümcü, "Oyunculukta asıl önemli olan karizmadır. Nice yakışıklı var ama karizmatik değiller" dedi.

İçinde yer aldığınız İstanbul Halk Tiyatrosu, "Yalansız, yalın ve gerçek tiyatro" sloganıyla ne demek istiyor?

- Tiyatro yavaş yavaş bir zümrenin işi olmaya başladı. Sanki halk yok olmuş da tiyatroya sadece teatral beklentisi çok yüksek olanlar gidermişçesine Cihangir’e tiyatro yapılıyor ya da sadece komedi oyunları oynanıyor. Biz, politik söylemi de olan, insancıl yanını kaybetmemiş, yalansız, yalın ve gerçek tiyatro yapma yeteneğine sahip insanlar olarak, bunu neden yapmadığımızı sorguladık ve bir anda giriverdik işin içine.

Tiyatroculuğunuzun yanı sıra siz de bir televizyon figürüsünüz. Televizyonda görünür olmak cazip bir şey mi?

- Artık öyle oldu. Birtakım oyuncu ağabeylerimiz vardır; yıllardır tiyatro sahnesinde yönetmenlik, oyunculuk yapmış ama televizyon ortamı içinde bulunduktan sonra kendine sinemada yer bulabilmiş. Ben, temelde aktörüm, tiyatro sahnesinde de, televizyonda da, beyazperdede de, reklam seslendirirken de aynı işi yapıyorum. Bunu nerede yaptığının çok fazla önemi yok.

Televizyona ilk "Küçük İbo" dizisiyle başlamış olmaktan dolayı pişman mısınız?

- Kesinlikle hayır. Beni bu yere getiren hayatımdaki her şeyin arkasında durabilme yeteneğine sahibim. Belki bir daha o işlerin hiçbirini yapmazsınız ama onlara saygı duymak zorundasınız. Ben "Küçük İbo"da oynadığım 80 bölümden aldığım parayla Amerika’ya gittim. Kesilen burslarımın karşılığı olarak ödemelerimi yapabildim. Hayatımda kariyerim anlamında pek çok şeyin başlangıcı da o dizidir.

Kariyerim Küçük İbo dizisiyle başladı
"Avrupa Yakası" geniş kitlelerce tanınmanızın dışında size ne kazandırdı?

- Hareket kabiliyetimi artırdı. Seçimlerimi daha cesur yapabilme yeteneği kazandırdı. Bir düşünün, hangi yönetmen tiyatroda izler de rol verir oyuncuya? Beni orada gördüler de sinema filmi çektim. Vitrin oldu.

Her aktörün ulaşmak istediği nokta bir sinema filmi midir?

- Her aktörün yapmak istediği şeyler vardır. Ben iyi sinema filmi yapmayı çok istiyordum, fırsat oldu yaptım.

"Beyza’nın Kadınları" ve "Kabuslar Evi"nden sonra yeni bir sinema projesi var mı?

- Gelenler içinde işe yarar hiçbir senaryo yok. Bir tanesinin senaryosu "Beyza’nın Kadınları"nın yarısı kadar iyi olsaydı, çalışırdım.

Bunu neye bağlıyorsunuz?

- Okuması olmayan bir toplumdan nasıl yazar çıkar ki! Dünya çapında yazarlar çıkıyor ama senaryo yazmak başka bir yetenek.

Aynı anda birçok işi yapabiliyorsunuz. Dizi, reklam filmleri, seslendirmeleri, bir ara "Akıl Şampiyonu" adlı yarışmanız vardı... Oyuncular yoğunluktan şikayet ederler ama bir taraftan da yapmaya devam ederler. Neden?

- Oburluktan. Üç ay boyunca gece-gündüz çalışıp bir yarışma programı yapıyorum, reklamda bir günde, kazandığım parayı alıyorum. Niye?

Sizin de çözemediğiniz bir şey, öyle mi?

- Aynen. Sorun para değil. Ben bunu yapabiliyorum, şunu yapabiliyorum diye gösterme isteği.

Kaç yıldır evlisiniz?

- Şubatta 11 yılı dolduruyoruz.

İlişkiyi uzun süre ayakta tutabilmenin bir sırrı var mı?

- Biz konuşmayı, paylaşmayı hiç kesmedik Ebru’yla. İki tane çocuk paylaştık. Çocuk paylaşmak özel bir şeydir. Çünkü bir kadın bir erkeği gerçekten seviyorsa ondan çocuk ister. Birbirinden güzel, birbirinden cin iki oğlumuz var. Bunları Ebru’yla yapmış olmaktan da çok mutluyum. Hayatta tanıdığım başka hiçbir kadından çocuk istemezdim. Bu bile çok özel bir nokta.

Sırrınız, sevgi öyleyse...

- Sevgi çok önemli. Sevgiyi törpülemeden parlatabilme özelliği de iki insanda konuşarak, paylaşarak, dertleşerek oluşur. Söylenmeyen söz ağırlaşır. Biz Ebru’yla 14 yıldır birlikteyiz toplamda. Ben unuttum. Neydi biriyle ilişkiye başlamak, elini tutmak, ilk kez öpüşmek nasıl bir şeydi? İhtiyacım olsa hatırlardım belki ama ihtiyacım yok böyle bir şeye hayatta. Onun için ilişkiye yeni başlayanlar için ahkam kesecek gibi hissetmiyorum kendimi.

/images/100/0x0/55eb68fcf018fbb8f8bf4b71
Babalığı nasıl tarif ediyorsunuz?

- Baba ya da anne olmamış kişilerin anlayacağı bir şey değil bu. Kadınlarda annelik güdüsü olduğu söylenir ancak ben beceremeyecek pek çok kadın gördüm; babalığı beceremeyecek insanlar olduğu gibi. Motosiklet kullanmak için bile ehliyet alıyorsunuz. Ama anne-baba olmak için kimse bir şey istemez. O kadar önemli bir mevzuda nasıl insanları bu kadar başıboş bırakırlar, anlamıyorum.

Ne olması gerekiyor?

- Belki anne-babalık kursuna gitmeden hamile kalmamaları gerekiyor insanların. En temel eğitim ailede başlıyor. İnsanların 0-5 yaş arası travmalarını atlatmalarının kolay olmadığını düşünüyorum. Eğer temeliniz iyi değilse yıkılırsınız. Bazen insanlar o kadar vahşi olabiliyorlar ki bunu anlayabilmek için üniversiteler bile yetmez. Bu aile içi eğitimin yanlış alınmasından kaynaklanıyor.

Çocuklarınız için hayalleriniz var mı?

- Hiç yok. Adam olsunlar yeter.

Evde nasıldır Levent Üzümcü? Ev işi yapar mı, mutfağa girer mi?

- Yemek yapmayı seviyorum; ev işi yapmıyorum. Klasik erkeklerden değilimdir. Arabalardan anlamam mesela. Kol saati, takım elbise, kol düğmeleri gibi takıntılarım da yok.

Yakışıklı olmak, televizyon ya da oyunculuk için gerekli mi?

- Kesinlikle hayır. Önemli olan şey, sizin karizmatik olabilmenizdir. Nice yakışıklılar var ama karizmatik değil. Karizmatik olmak bir özelliktir. O, sizin yaydığınız auradır. Duruşunuz, bakışınız, konuşmanız, elinizdeki hareket, karşınızdaki insana hitap edişiniz, rolü nasıl ele aldığınız, sahtelik yapmamanız. Bakın televizyon dizilerine, sahte olan pek çok dizi, pek çok sahte oyunculuk göreceksiniz, sahte olmayanları izledikçe bunu fark edersiniz.

Duygulanma eşiğim çok düşüktür

Sizi ne duygulandırır?

- Vakitsiz ölümler, haksızlık.

Ne üzer?

- Haksızlık, kul hakkı yemek, birinin katledilmesi, hayattan umduğunu bulamamış, hayatın üzerinden silindir gibi geçtiği insanları görmek...

Kariyerim Küçük İbo dizisiyle başladı
Ne ağlatır?

- Her şey. Çok duygusalımdır. Üzüldüm mü direkt gözümden yaş gelir. Hiç öyle saklamam da, gocunmam da... Eşimden bahsederken bazen ağlarım. Kurtuluş Savaşı’yla ilgili bir hikaye okurum, ağlarım. Duygulanma eşiğim çok düşüktür.

Ünlü olmak beni üstün kılmıyor

Tanınmak nasıl bir his?

- Benim tanınıyor olmamı benden fazla önemseyen insanlar var, problem bu. Trafikte polis durdurduğu zaman ona "Dur şimdi, sen beni tanıyorsun" diye pencereyi açmıyorum. Hiç kimseye "Bak şimdi ben burada oynuyorum" diye gitmiyorum. Biz insanlar aynı malzemelerden yapılmışız. Hiçbirimizin diğerine bir üstünlüğü yok aslında.

Tanınmanın avantajını ya da dezavantajını yaşıyor musunuz?

Bir yerde sıra beklerken beni kuyruktan çıkarmalarından rahatsız oluyorum. Sıra bekliyorum, beklerken bir şeyleri kanıtlamaya çalışıyorum aslında; sıradanlığı...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!