Güncelleme Tarihi:
En son kitap, en iyi kitap mı oluyor?
- 15 tane kitabım var, hiçbirinin çizgisi ve esprisi birbirine benzemiyor. Çizgi ilerliyor, espri ve mizah değişiyor. 20 küsur sene geçince profesyonel hayatta, mesleğine git gide daha çok aşık oluyorsun, daha çok seviyorsun.
Kitaplarınızda eski karikatürlerinizi topluyorsunuz. Neden yenilerini çizmiyorsunuz?
- Yeni bir şey yapmak çok zor... Haftada sekiz-dokuz saat karikatür çiziyorum. Senede 500 karikatür çizebiliyorum. Bana “700 tane çiz” desen çizemem. Çizsem de çizgiler kötüleşir, espriler zayıflar.
Haftalık mizah dergilerinde işlerin hep son dakika yetiştiği söylenir. Siz de son dakikacılardan mısınız?
- Ben öyle yapmıyorum. Pazartesi dergiyi hazırlıyor, çarşamba da basıyoruz. Ben çarşamba gününden diğer sayının esprilerini bulmaya başlıyorum. Pazartesi günü de sabah erkenden kalkıp, çizmeye başlıyorum. Hoşuma giden esprileri ayıklayıp çiziyorum. 10 karikatür çiziyorsam, 20-30 espriden çıkıyor.
Belki saçma bir soru olacak ama; espriler nasıl ortaya çıkıyor? Bunun özel bir tarifi var mı?
- “Heyoo, aklıma geldi!” diye bir şey yok. Olsa da ayda anca iki tane olur. Benim ayda 60-70 espri bulmam lazım ki iyilerini ayıklayabileyim. Ben masanın başına oturup önce konu buluyorum. Konuyu buldum mu, işin yarısı tamamlanmış oluyor. Sonra üstüne düşünmeye başlıyorum, komiğini çıkarıyorum.
SİYASİ KARİKATÜRLERDE MALZEME SIKINTISI VAR
“Ne çizeceğim şimdi ben!” deyip sıkıldığınız zamanlar oluyor mu?
- Bazen oluyor tabii... Dertliyimdir, hastayımdır, “Ne yapacağım ben” diye sıkılabilirim ama sıkıldığımda hemen terapiye başlıyorum. “Ulan Erdil, 20 senedir yapıyorsun bu işi, şimdi mi yapamayacaksın?” diye kendimi kandırıyorum. Rahatlıyorum, eninde sonunda da çıkıyor. Asıl dert, güncel politik karikatürlerde oluyor.
Neden?
- Çünkü sorunumuz hiç değişmiyor; elektriğe zam geldi, doğalgaza zam geldi, öğrenciler dayak yedi, insan hakları ihlal edildi, işçiler ölüyor... Bu konular, ben çizmeye başladığımdan beri hiç değişmedi. Dertlerimiz bizden yaşlı. 60-70 sene öncesine gidiyor sorunlarımız. Bazen “Oo ne güzel, Türkiye gibi yerde karikatür çiziyorsunuz, size malzeme bulmak kolaydır” diyorlar. Malzeme bol ama hiç değişmiyor ki! İşçi ölümleri üzerine Penguen dergisi olarak yaklaşık 200 karikatür çizdik, herhalde çizmeye de devam edeceğiz.
Kendinizi tekrar ettiğinizi düşündüğünüz zamanlar oluyor mu?
- Siyasi karikatürlerde oluyor. Eski Gırgır’ın kapaklarına bakıyorum, al bugünkü dergiye koy, konu yine aynı. Hiçbir şey değişmiyor çünkü. Bu durum Komikaze köşemde olmasın diye elimden geleni yapıyorum.
BEN ÇOK FAZLA ESPRİ YAPMAM
Penguen’de sizi ziyaret eden ya da size karikatürlerini gönderen çok genç oluyordur. Onları nasıl yönlendiriyorsunuz?
- Her derginin genç okurlarıyla bir araya geldiği bir amatör günü vardır. Pazartesileri de Penguen’in amatör günleri. Pazartesi günleri karikatüre yeni başlayanlar, genç çizerler gelir dergiye. O gün çizerlerden kim müsaitse, onunla konuşurlar. Biz de böyle yetiştik, çünkü bunun bir okulu yok. Bizim için çok önemli onlar. Ziyarete yüzlerce kişi geliyor ama üç senede bir kişi dergiye girebiliyor. Keşke daha çok olsa. İyi çizmek, espri bulmak iyi bir şey ama bunu disiplinli bir şekilde her hafta yapabilmek gerekiyor...
Twitter’a “Birisinden ‘Karikatür çiziyorum ama tek sorunum komik olmuyor’ diye mail geldi. Ben de tek sorunun bu olsun, boşver diyemedim tabii” yazmıştınız. Sizi ziyarete gelenlere de diyemiyor musunuz?
- Demem onu, çünkü hiç belli olmuyor. O an sana gösterdiği karikatür komik olmayabilir ama sonrasında daha iyi işler çıkarabilir. Ben bunun sorumluluğunu almam.
Evde sürekli bir espri yapma durumu var mı?
- Ben çok fazla espri yapmam ama genelde neşeli ve komik olduğumu söylerler. Karikatürlerim benden daha komik.
Bir espri bulduğunuzda, “Bu çok komik oldu” diyor musunuz?
- Çok hızlı bulduysam espriyi şaşırıyorum, gülebiliyorum ben de.
EVLİLİK İYİ BİR ŞEYMİŞ
Damat adayına ilk olarak ne iş yaptığını sorarlar ya, bu konuda karikatüristlere karşı bir önyargı var mıdır sizce? Ve Begüm (Kütük) Hanım’ın ailesinde size karşı bir önyargı var mıydı?
- Karikatürcüler hakkında öğlene kadar uyuyan, sürekli sigara ve içki içen, çok fazla bohem, salaş, düzensiz oldukları gibi bir algı var. Evet, böyle karikatüristler de var ama hepsi böyle değil, ben de değilim. Beni tanıdıklarında da o algı yıkıldı tabii.
Begüm Hanım’la evliliğiniz nasıl gidiyor?
- İyi, çok güzel. Çok mutluyum. İyi bir şeymiş evlilik.
Eşinizle yolda yürürken gazeteciler tarafından görüntülenmek neler hissettiriyor size?
- Ben sıkılıyorum o durumdan. Fiziksel olarak ön planda olmayı seven biri değilim ama Begüm çok tanındığı için böyle şeyler oluyor. Onun mesleği bu, profesyonelce işini yapıyor. Magazin fotoğrafçısı da işine dahil. Ben de o kareyi bozmamak için gülümsüyorum. Röportaj yapıldığında ise oradan uzaklaşıyorum. İsmimi bilsinler ama beni görmeseler de olur.
Düğününüzde elinizde ışın kılıcı vardı. Bunun nedeni neydi?
- Gelinle damat salona girerken bir müzik çalması gerekiyor ya, onu seçerken Begüm “Ben ‘Star Wars’un imparatorluk marşıyla gireceğim” dedi. Ben de “Sen onu çalarsan ışın kılıcıyla girerim” dedim, “Olur” dedi. Bir de ben smokin giyince sıkıldım, bir ışın kılıcı alayım da elime eğlenceli olsun dedim...
VAROL’U KISKANDIM KARİKATÜRCÜ OLDUM
Karikatür çizmeye kuzeninizi kıskanarak başlamışsınız, öyle mi?
- Evet, kuzenim Varol’u kıskandım. Hikâye şöyle: Ben 8 yaşındayım. Varol’lara gittik, İzmir’e. Bu, evde havalı havalı dolaşıyor. “Ne oldu” diyorum, “ne bu havalar?” 13 yaşında Hürriyet’in Ege ekine girmiş, bir tip çiziyor oraya. Sinir oldum! Çocuk dahi. Bütün aile de çok seviyor. “Ne çiziyor ulan bu?” diye baktım; benim çizdiklerimin daha komiklerini çiziyor. “Ben de yaparım” dedim, beni de sevsinler diye onun bir karikatürünü araklayıp aynısını çizdim... Varol’un benim üzerimde emeği vardır.
FIKRADAN NEFRET EDİYORUM
Yeni tanıştığınız kişilerde mutlaka “Bir espri yapsa da gülsek” beklentisi oluyordur...
- Genelde karikatürcü olduğumu öğrenince bana fıkra anlatmaya çalışıyorlar. Ben de fıkradan nefret ediyorum. “E, sen hiç komik değilmişsin” diyenler de oluyor. Ben zaten çok fazla konuşmam, izlemeyi daha çok severim.