Güncelleme Tarihi:
Fabrikaya girmiş, bir takım fiziksel ve kimyasal işlemlerden geçmiş, onlarca katkı maddesi eklenmiş, şurup, tablet, kapsül veya draje haline getirilip şişeye konulmuş bir bitkisel ürünün artık “tamamen bitkisel” olmadığını hatırlatan Prof. Dr. Aksoy, şunları söyledi: “Yine bir kısım bitkisel ürünlerin içine etkili olduğunu göstermek için normal kimyasal ilaçlardan konuluyor. Örneğin cinsel performansı artırıcı bitkisel ürünlerde “sildenafil” türü ilaçlara rastlandı. Yine bazı bitkisel zayıflama haplarında “sibutramin” gibi kimyasal ilaçlar bulundu. Ayrıca bitkisel ürünlerin içine konan kimyasal ilaçların dozu normal ilaçlarda olduğu gibi belirli bir standartta olmadığı için zaman zaman ölümle sonuçlanan vakalara yol açmıştı. Yine unutmamak lazım ki bitkilerin kendileri de doğrudan toksik etki gösterebilir. Doğrudan toksik etkiye bağlı karaciğer, böbrek yetmezliği vakaları da bildirilmiştir”.
İNSAN ÖMRÜNÜN UZAMASINDA İLAÇLARIN ROLÜ BÜYÜK
Özellikle son yıllarda ilaçlar ve ilaç firmaları aleyhinde artan yayınlar ilaç sektörüne karşı toplumda bir güvensizlik oluşturdu. Buna karşılık toplumda bitkisel ve doğal ürünlere karşı da bir güven, inanç gelişti. Dolayısıyla insanlar yeterli çalışması olmayan, etkisi ve güvenliği bilinmeyen bitkisel ürünleri 15-20 yıl süren çalışmalar sonrası ortaya çıkan ilaçlara tercih eder hale geldi. Prof. Dr. Aksoy, “Aslında ortalama insan ömrünün, hala tamamen doğal şartlarda yaşayan bazı Afrika ve Avustralya topluluklarında 35-40 yıl iken modern toplumlarda 75-80 yıla ulaştığını göz önüne alırsak toplumdaki kanının pek de doğru olmadığını söyleyebiliriz. İnsan ömrünün bu kadar uzamasında ilaçların ve modern tedavi yöntemlerinin büyük önemi var” dedi.
BİTKİSEL ÜRÜNLERLE GELEN KALP KRİZLERİ VAR
Bitkisel ürünleri ilaçlarla birlikte kullanmak ayrıca tehlikeli olabiliyor. Çünkü bunlar ilaçlarla etkileşime girebiliyor. Prof. Dr. Aksoy, “Bitkisel ürünler ilaçların etkisini artırılabilir veya azaltabilir. Örneğin kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda etkileşim sonucu ilacın kan sulandırıcı etkisinde artış ve buna bağlı beyin kanaması geçiren vakalar bildirildi” diyor. Bitkisel ürünleri tercih edip, reçeteli ilaçlarını kullanmayı bırakan hastalarda ciddi sorunlarla karşılaştıklarını belirten Prof. Dr. Aksoy, “Gerçek ilaçların bırakılması neticesinde kalp krizi geçiren, şeker komasına giren, hatta hayatını kaybeden çok sayıda hastayla karşılaştık” dedi.
Bitkisel ürünlerle ilgili yapılan aldatıcı reklamlar maalesef etkili oluyor. Her derde deva olarak satılan bu ürünler iki-üç bitkinin bir kapsül içine yerleştirilerek ilaç görünümünde pazarlanmasından ibaret. Aynı bitkisel ilacın kalp damarlarını açtığı, felci iyileştirdiği, görme bozukluklarını düzelttiği, MS, Parkinson, Alzheimer hastalıklarını iyileştirdiği, cinsel performansı artırdığı, kısırlığı ortadan kaldırdığı, safra kesesi taşlarını erittiği vs. iddia ediliyor. Reçeteli ilaçlara göre çok daha pahalı olan bitkisel ilaçlar alıcı bulmakta zorlanmıyor. Prof. Dr. Aksoy, “Üç kuruşluk maliyeti olan bu ürünler yüzlerce liralara satılıyor. Maddi durumu olmayıp kredi çekerek, borç bularak, ineğini satarak bu ürünleri alan çok sayıda hasta gördük. İnsanların rağbet etmelerinin en önemli nedeni bu ürünlerin pazarlamasında kullanılan aldatıcı reklam taktikleri. İlacın reklamının yapılması yasaktır. Buna karşılık bu ürünler hastalığı tamamen ortadan kaldıran, artık ilaca yada ameliyata gerek bırakmayan “mucize tedaviler” şeklinde reklam ediliyor. Hastalık psikolojisi zafiyeti içinde olan hastalar bu pembe söylemlere kolayca kanıyor” diyor.