Güncelleme Tarihi:
3D animasyon, hem de uzun metraj... Bu biraz iddialı bir girişim değil mi?
- Uzun yıllar hayalini kurduğum bir şeydi. Yurtdışında çalıştığım zamanlar “Keşke bir gün bu tarzda bir işi Türkiye’de yapsak” derdim. Ama bunlar teknoloji ve bütçe meselesi… Mesela Star Trek’te (Uzay Yolu) yedi sezon çalıştım. Başlangıçta kaptan “Benim güverteme kadın çıkamaz! Benim köprümde zenci çalışamaz” gibi yorumlar yapardı. Kötü kalitenin ötesinde ırkçı ve küstahtı. Ama her seferinde hatalarını düzelttiler, geldikleri nokta ortada. Oysa ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ da tam o dönemlerde yapıldı ve işi öyle yerden yere vurduk ki, bir daha kimse bilimkurgu yapma cesareti gösteremedi.
Film için kaç kişilik bir ekip, ne zamandır çalışıyor?
- Yapım süreci iki seneyi aştı. Üç kişi başladık. Getirdiğimiz son teknoloji Motion Capture sisteminden tutun 4K taramaya kadar her kuruş kendi cebimizden çıktı. Ne yapımcı, ne devlet ne de sponsorluk yardımı aldık. Şimdiye kadar bizimle 29 kişi çalıştı.
Filmin konusu ne?
- Uzayda bir nebulayı araştıran gemimiz bir kara delikten uzaydaki başka bir bölgeye geçiyor. Orada karşılaştıkları gezegenin sakinleri bizim teknolojimizi ele geçirip bize saldırıyor. Gerisi sinemada...
Peki geleceği nasıl kurguladınız? 30. yüzyılda bizi nasıl bir dünya bekliyor?
- Ben insanlığın yok olduğu hikâyeleri sevmiyorum. Bizim kurduğumuz dünyanın insanları gelişmiş, egolarını aşmış bir halde. İstanbul’un kimliğini bozmadık. Ancak gelişmeleri ve teknolojiyi var olan yapılanmayla uyumlu bir şekilde harmanladık. Filmde uçan araçlar, insan taşıyan mekikler görebilirsiniz.
Sizce Türkler 2911’de beraber yaşamayı öğrenebilecekler mi?
- Evet, sadece Türkler değil bütün insanlık bunu öğrenmiş olacak. Her şeyden önce buna mecbur oldukları için. 24. yüzyıldan sonra dünya evrende yanlız olmadığını fark ettiğinde hayatta kalmanın tek yolunun birlikte çalışmak olduğunu anlayacak. Mesela bizim kurgumuzda para, hastalık ve savaş yok.
Sizce gelecekte iktidar-halk-muhalefet ilişkileri nasıl olur?
- Ben yönetmenim. Siyasi eğitimim yok. Bizim kurgumuzda, ‘Federasyon’ dediğimiz bir organizasyon var. Uzay kuvvetleri de bu yıldızlar arası federasyonun bir parçası. Federasyon kararlarını da bir konsey veriyor.
Senaryoya göre ileriki yüzyıllarda polis ve güvenlik sistemi nasıl işleyecek?
- Bizde halk huzurunu sağlayan bir yapay zekâ söz konusu. Yedi milyar işlemcili bu sistem sokakları sürekli olarak tarayarak yasal olmayan hareketleri belirliyor. Suçluyu anında bulunduğu yerden ışınlayarak yargı sistemine aktarıyor. Yani 2911’de suç işlemek pek mümkün değil.
30. yüzyılda kokoreç
Karakterler Türk mü?
- Gemimizin kaptanı Murat Kaptan Türk. Ben kokoreç müptelası olduğum için Murat Kaptan da kokoreç seviyor. Demli çay seviyor. Bunun yanı sıra Tuğba Teğmen de Türk. Taktik analiz uzmanımız Kenji Japon. Pilotumuz Martin Amerikalı.
Peki uzay geminize neden Savarona adını verdiniz?
- 1979’da Heybeliada’da yazlıktaydık. Bir sabah iskeleye indiğimde karşımızda muhteşem bir gemi gördüm. Babam, “Atatürk’ün yatı Savarona” dedi. Her sabah saatlerce Savarona’yı seyrederdim. Bir sabah alevler içinde yanıyordu. O gün, bir yatım ya da uçağım olursa ismini mutlaka Savarona koyacağım diye düşündüm. O isme layık bir yatım olmadı ama kısmet uzaylara açılmakmış.
Matrix ve Spiderman’da çalıştı
İstanbul doğumluyum. 1985’te ailemle Avustralya’ya gittik. Çalışırken bir yandan psikoloji diploması aldım. Bilgisayar grafik işleriyle çok ilgileniyordum. Avustralya’nın büyük kanallarından birinde reklam yapım bölümünde işe girdim. Daha sonra Lightwave 3D adındaki yazılımla 3D animasyon çalışmalarıma başladım. Kanal beni sinema-televizyon eğitimi almam için TAFE (Technial And Further Education) dediğimiz bir koleje yolladı. Bir arkadaşım ‘Babylon 5’ dizisinde efekt yapacak adam aradıklarını söyledi. Proje görsel efekt dalında Emmy kazandı. Ardından Matrix serisi, Spiderman 2, Blade, Star Trek gibi projelerin ekiplerinde yer aldım.